Yazar |
Mesaj  |
|
bozadi
    
12286 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 01/10/2018 : 10:47:03
|
30 Eylül 2018
Yoksa o şarbon oradan mı geldi: Gürcistan’daki Pentagon laboratuvarı Hüseyin Vodinalı

Hangi birini sayayım; teröre destek mi, seyreltilmiş uranyum mu, kimyasal silahlar mı, teröristlere kimyasal silah verip çocukları katlettirmek bir de üstüne suçu düşmanına atmak mı, masum ülkeleri işgal edip, kadın çocuk demeden katletmek mi?
Uluslararası hukuku tanımamak, gözüne kestirdiğine terörle, ekonomik olarak veya darbe tezgahlayarak saldırmak, daha dünyada kimsede atom bombası yokken elindeki yeni yaptığını Japon sivillerin üzerine atmak mı?
Yoksa Vietnam’da köylerin kasabaların üzerine boşalttığı Monsanto yapımı oranj gazından mı söz etsek?
Ya da tüm dünyaya kakaladığı GDO’lu zehirli gıdalar mı mevzu bahis?
Irak’taki küçük kıza nasıl tecavüz edip öldürdüğünü bira içerken anlatan (twitter’de mevcut) bir asker soğukkanlılığıyla yaptı bunların hepsini.
Evet bildiniz, bir haydut devletten söz ediyorum.
Terörist de denebilir aslında.
PKK’ya verdiği silahlar, maddi yardımlar zaten ortalık yerde.
Filistinli çocukları acımadan katleden İsrail’in hamisi.
Yahut da 12 Eylül işkencehanelerinde ölen binlerce gencin dolaylı katili.
IŞİD ve Usame Bin Ladin’in biyolojik babası!
11 Eylül saldırıları öncesi dönemin CIA Başkanı Dubai’deki hastanede böbrek diyalizine giren Usame Bin Ladin ile ne görüştü?
Fransız gazeteciler anlatsın size.
Ya da “Kanlı Gina” lakaplı yeni CIA Başkanı Haspel söylesin.
GÜRCİSTAN’DA ŞARBON ÜRETEN PENTAGON LABORATUVARI
Amerikan emperyalizmi için tek değer onu yöneten finans mafyasının kazancıdır.
Bunun için de aklınıza ne gelirse, neyi silah olarak kullanabilirse onu kullanır.
Hollywood filmleri veya haber kanalları dahil.
Ben, çok söz edilmeyen bir başka yöntemi dikkatinize sunacağım.
Biyolojik savaşı.
Yenidoğanları sakatlayan Zika ve et yiyen Ebola virüslerinin patenti kimde bilin bakalım.
Amerikan hükümetinde o patent.
Peki Zika’nın patenti kimin?
Rockefeller Vakfı’nın.
Afrika ve Brezilya’da patlak veren zika ve ebola salgınları, Çin ve Güney Doğu Asya’daki kuş ve domuz gribi virüsleri, hatta şarbon, veba, hepatit gibi diğer virüs ve mikroplar Pentagon’a bağlı laboratuvarlarda savaş unsuru olarak üretiliyor.
RICHARD LUGAR HALK SAĞLIĞI MERKEZİ?!
Bunu 16 Eylül 2018 tarihli yazımda şöyle anlatmıştım:
“Suriye’yi kendi tezgah ve kumpaslarıyla sürekli kimyasal silah kullanmakla suçlayan ABD’nin Gürcistan’da bir biyolojik silah tesisi olduğunu biliyor muydunuz?
Resmi adı, Richard Lugar Halk Sağlığı Araştırma Merkezi olan bu tesis, 2002’de ABD Ajanı Saakashvili dönemindeki anlaşmayla kuruldu.
Bu tesiste denek olarak kullanılan çok sayıda kişinin hepatit yüzünden öldüğü bizzat eski Devlet Güvenlik Bakanı İgor Giorgadze tarafından açıklandı.
Giorgadze, 2015 ve 2016’da bu tesiste deneylere katılan ve hepatit yüzünden ölen kişilerin listesini Moskova’daki basın toplantısında açıkladı.
Rusya Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Nikolay Patruşev de ABD’nin eski Sovyet Cumhuriyetleri’nde buna benzer tesisler kurduğunu 2015’te açıklarken Richard Lugar Merkezi’ni özellikle örnek vermişti.
ABD’nin dünya genelinde 25 ülkede yasadışı biyolojik savaş tesisi bulunuyor.
2013’te Çin Hava Kuvvetleri’nden Albay DaiXu, Amerikan ordusunun Çin’e karşı yeni bir kuş gribi saldırısı yaptığını ileri sürmüştü. Dai’ya göre Amerikan ordusu H7N9 isimli kuş gribi virüsünü Çin’e karşı biyolojik savaş unsuru olarak sahaya sürmüştü.
Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin bilgilerine sunulur.”
İşte bu tesis ile ilgili bir kadın gazeteci çok detaylı bir haber yaptı.
Dilyana Gaytandhzieva isimli Bulgar asıllı kadın gazeteci Tiflis’e gitti ve bu tesisi yerinde araştırdı.

Lübnan’ın El Mayadeen Televizyonu’nda ve kendi blog sitesinde tüm belgeleriyle açıkladı.
Gaytandhzieva’nın haberine göre, Amerikalı diplomatlar bu tesise kan ve virüs örneklerini diplomatik dokunulmazlıklarından yararlanarak taşıyorlardı.
Zaten tesisteki “uzmanların” neredeyse hepsi diplomat olarak görünüyordu.
Bunun belgesini de çıkarmış Dilyana.


Bu tesiste hepatit, şarbon ve veba gibi salgın hastalıklar üzerinde çalışılıyordu.
Çevrede oturanlar tesisten geceleri havaya zehirli dumanların karıştığını ve pek çok kişinin bundan rahatsızlanarak hastaneye kaldırıldığını anlattı.

Hatta tesiste çalışan 4 Filipinli’den ikisi bir gece ağızları köpürerek ölmüştü.
Gürcistan genelinde bu tesiste denek olarak kullanılan 100’den fazla kişinin de öldüğü belirtiliyordu.
Tesisi bir ay boyunca gece gündüz izleyen ve görüntüleyen, tesisteki sözde diplomat ve bölgedeki görgü tanıklarıyla konuşan Dilyana, gerçekten çok önemli bir araştırmacı gazetecilik başarısına imza atmıştı.
Ancak her nedense bu çok önemli haber ancak Zero Hedge gibi muhalif batılı haber sitelerinde kendine yer bulabilmişti.
SİVRİSİNEK DRONU PATENTİ
Dilyana’nın ortaya çıkardığı önemli belgelerden biri de Amerikalı uzmanlarca geliştirilen ve (aynı Zika ve Ebola virüsleri gibi) patenti alınan bir sivrisinek yayma dronu oldu.


Zehirli sivrisinekleri yayma dronu patentinin sahibi Amerikalı S. Mill Calvert’in biyolojik savaş yöntemleriyle ilgili daha bunun gibi 42 patenti vardı.
Richard lugar tesisinde ayrıca Rusların rna örnekleri de toplanıyordu özel bir amaç için.
Hani Oktar Babuna’nın 2000’li yıllarda “kanserim ayağına” toplandığı Türk kan örnekleri gibi.
Bu tesiste yapılan özel araştırmalardan biri de Rusya’ya özgü şarbon (anthrax) geliştirilmesi üzerineydi.

Bu da akıllara daha geçen aylarda Türkiye’de gündeme gelen şarbon salgınını getiriyordu.
Acaba o şarbon da bu tesisten mi sızmıştı?
Burada butik yani ırka özel biyolojik savaş unsurları geliştiriliyordu besbelli ki.
AVRUPA DA KÖR VE SAĞIR KALDI
Soruşturmaları sırasında otel odasına da kimliği belirsiz kişilerce girilen Dilyana hanım, tüm bilgi, görüntü, kayıt ve belgelerini Brüksel’deki Avrupa Parlamentosu’nda sorgulamak istedi.
Amerikalı Sağlık Bakan Yardımcısı Robert Kadlec’in basın toplantısı sırasında Dilyana araştırdığı bu Richard Lugar merkezini sormak istedi ancak görevliler tarafından salonun dışına çıkarıldı.
Merak edenler için tüm bu haberin, bilgi ve görüntülerin olduğu linki burada paylaşıyorum:
https://www.zerohedge.com/news/2018-09-16/us-diplomats-involved-trafficking-human-blood-and-pathogens-secret-military-program
Burada olan bitene bakacak olursak, sandığımızdan çok daha büyük bir saldırı tehlikesi altındayız.
Kaynak: Aydınlık
|
|
Dionysos
    
3054 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 02/04/2022 : 13:19:40
|
Sputnik haber sitesi Avrupa IP leriyle açmıyor. Türkiye Avrupa altyapısını kullandığı kendi internet altyapısı olmadığı için yasaklamasa da açmıyor VPN le Asya Moskova ya da Güney Amerika gibi seçenekler.
Pentagon ve ABD ordusu İran da terör örgütü ilan edilmiş...
Eklenti: DSÖ: Bir sonraki salgın böceklerden kaynaklı virüslerden çıkabilir
Dünya Sağlık Örgütü, bir sonraki pandeminin böceklerden çıkan patojenlerden kaynaklı olabileceğini söyledi. Daily Mail'de yer alan habere göre, Zika, sarı humma, deng humması gibi arbovirüsler genellikle sinekler ve kenelerden insanlara bulaşıyor. Özellikle de tropikal ve subtropikal bölgelerde bu tarz virüsler yaygın olabiliyor. DSÖ Küresel Bulaşıcı Hastalıklar Hazırlık Ekibi direktörü Dr. Sylvie Briand, "İki yıl boyunca Kovid-19 salgınından geçtik ve bu tür etkili olaylara hazırlıksız olmanın neye mal olduğunu zor yollarla öğrendik" dedi. Briand, "Bir sonraki salgın, çok büyük bir ihtimalle, yeni bir 'arbovirüs' sebebiyle çıkabilir. Ayrıca riskin arttığına dair bazı sinyaller var" dedi.
https://tr.sputniknews.com/20220401/dso-bir-sonraki-salgin-boceklerden-kaynakli-viruslerden-cikabilir-1055245023.html
|
 |
|
Dionysos
    
3054 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 02/04/2022 : 21:17:44
|
Bu aşağıdaki ekli yazıdaki kahverengi böcek -ben çocukken- genelde yeşil olurdu.
Arayıp buldum https://www.facebook.com/arsin.mesohor.atayurt.basdurak/photos/f%C4%B1nd%C4%B1k-toplay%C4%B1p-da-bu-b%C3%B6ce%C4%9Fi-bilmeyen-varm%C4%B1-bilenler-ismini-yazs%C4%B1n-bakalum-/10159883068887932/)
Bir gün kardeşimle fındık toplayacağız. Çocuğuz. Babam yaylaya arı götürmüş. Kardeşim çalışmak istemiyor. O an bu böceği gördüm ve onu bahçede tutabilmek için birden: "a bak dedim ne ilginç deseni var". Dikkatini çekti. Onun da hoşuna gitti. O gün akşama kadar 30 dan fazla böcek yakaladık ve her birinin deseni bambaşkaydı.. Bildiğim kadarıyla hiçbiri aşağıdakine benzemiyordu. Bunun kahverengi olanını ilk kez bir kaç yıl önce gördük..
Aşağıda ekleyeceğim yazıda anavatanı Çin diyor. Ben bu yazıyı bulana kadar Gürcistan sanıyordum çünkü halk arasına bu ya da benzer bir kaç fındık zararlısının Gürcistandan geldiği bunun biyolojik savaş (tarım ilacı satmak için vs) olduğu inancı ve düşüncesi yaygındır oldukça da konuşulur. Her neyse bu böcek için ilginç olan şu. Sonbahar kış geldiğinde evlere hücüm ediyor. Yüzlercesi, binlercesi.. Bunu düşünüp durdum yani neden? Yani bildiğin kışın evlere giriyor, girmeye çabalıyor. Bu hayvanın geçmişinde laboratuvar gibi kapalı bir ortam olduğu anlamına gelebilir mi? Bilmiyorum.
Eklenti:
Karadeniz’de yeni tehlike: Kahverengi kokarca Dünyada ve Türkiye'de büyük paniğe neden olan corona virüs salgınından sonra Çin'den gelen kahverengi kokarca da tarlaları tehdit ediyor. Anavatanı Çin olan 'kahverengi kokarca' böceği Karadeniz'de fındık tarlası sahiplerinin başına bela oldu. Prof. Dr. Celal Tuncer, "Kaliteyi ve verimi yüzde 50 düşürüyor. Hasarlı fındık oranı yüzde 20´yi buldu, ekonomiye ise 1 milyar dolar zararı var" dedi. Kahverengi kokarcanın zararlarını bertaraf etmek adına İstanbul'da geniş katılımlı bir konferans düzenlendi.
Karadeniz Bölgesi´nde fındık başta olmak üzere 300´den fazla ürüne zarar veren `kahverengi kokarca´ diye bilinen zararlı böcek hızla yayılmaya devam ediyor. Uzmanlar, anavatanı Çin olan zararlıyla mücadele için samuray arı türünün kullanılması gerektiğini söylüyor. Prof. Dr. Celal Tuncer, “Kaliteyi ve verimi yüzde 50 düşürüyor. Hasarlı fındık oranı yüzde 20´yi buldu, ekonomiye ise 1 milyar dolar zararı var” dedi.

https://www.sozcu.com.tr/2020/ekonomi/karadenizde-yeni-tehlike-kahverengi-kokarca-5594804/
Eklenti: Test alanı olarak Gürcistan
Lugar Center, Georgia'daki Pentagon biyo laboratuvarıdır. Başkent Tiflis'teki ABD Vaziani askeri hava üssüne sadece 17 km uzaklıktadır. Askeri programla görevlendirilenler, ABD Ordusu Tıbbi Araştırma Birimi-Gürcistan'dan (USAMRU-G) biyologlar ve özel yüklenicilerdir. Biyo-güvenlik Seviyesi 3 Laboratuvarına yalnızca güvenlik izni olan ABD vatandaşları erişebilir . Savunma işbirliğine ilişkin 2002 ABD-Gürcistan Anlaşması uyarınca diplomatik dokunulmazlığa sahipler.
ABD Ordusu, Lugar Center'daki Pentagon biyo-laboratuvarına 17 km uzaklıktaki Vaziani Askeri Hava Üssü'ne konuşlandırıldı.
ABD-Gürcistan anlaşması, Gürcistan'daki Pentagon programında çalışan ABD askeri ve sivil personeline (diplomatik araçlar dahil) diplomatik statü veriyor.
ABD federal sözleşmeler sicilinden elde edilen bilgiler, Lugar Center'daki bazı askeri faaliyetlere açıklık getirmektedir - bunların arasında biyolojik ajanlar (şarbon, tularemi) ve viral hastalıklar (örn. gelecekteki deneyler
Pentagon müteahhitleri diplomatik koruma altında biyolojik ajanlar üretiyor
Savunma Tehditlerini Azaltma Ajansı (DTRA), askeri program kapsamındaki çalışmaların çoğunu, Kongre'ye karşı sorumlu tutulmayan ve daha özgürce hareket edebilen ve hukukun üstünlüğü etrafında hareket edebilen özel şirketlere dış kaynak sağladı. Lugar Center'da çalışan ABD sivil personeline diplomat olmasalar da diplomatik dokunulmazlık verildi. Bu nedenle, özel şirketler, ev sahibi devletin - bu durumda Gürcistan Cumhuriyeti'nin doğrudan kontrolü altında olmadan ABD hükümeti için diplomatik koruma altında iş yapabilirler. Bu uygulama genellikle CIA tarafından ajanlarına koruma sağlamak için kullanılır. Üç özel Amerikan şirketi Tiflis'teki ABD biyo-laboratuvarında çalışıyor – CH2M Hill, Battelle ve Metabiota. Pentagon'a ek olarak, bu özel müteahhitler CIA ve diğer çeşitli devlet kurumları için araştırma yapıyor.
CH2M Hill, Pentagon'un Gürcistan, Uganda, Tanzanya, Irak, Afganistan, Güney Doğu Asya'daki biyo-laboratuvarlar programı kapsamında 341,5 milyon dolarlık DTRA sözleşmeleriyle ödüllendirildi. Bu miktarın yarısı ( 161.1 milyon dolar ), Gürcistan sözleşmesi kapsamında Lugar Center'a tahsis edilecek. CH2M Hill'e göre, ABD Şirketi biyolojik ajanları güvence altına aldı ve Lugar Center'da eski biyolojik savaş bilim adamlarını istihdam etti. Bunlar Gürcistan'daki askeri programa dahil olan başka bir Amerikan şirketi için çalışan bilim adamları - Battelle Memorial Enstitüsü.
Battelle, Lugar Center'da 59 milyon dolarlık bir taşeron olarak, biyo-ajanlar üzerine araştırma konusunda geniş deneyime sahiptir, çünkü şirket, ABD Ordusu ile önceki 11 sözleşme kapsamında (1952-1966) ABD Biyolojik Silahlar Programında zaten çalışmıştır.
https://stratejikguvenlik.com/2020/05/09/biyolojik-savas-dosyasi-pentagonun-bio-silahlari-ingilizce/
|
Edited by - Dionysos on 02/04/2022 21:23:44 |
 |
|
Dionysos
    
3054 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 14/04/2022 : 14:01:53
|
Eklenti: Orjinal Mesajı Ekleyen bozadi
2013’te Çin Hava Kuvvetleri’nden Albay DaiXu, Amerikan ordusunun Çin’e karşı yeni bir kuş gribi saldırısı yaptığını ileri sürmüştü. Dai’ya göre Amerikan ordusu H7N9 isimli kuş gribi virüsünü Çin’e karşı biyolojik savaş unsuru olarak sahaya sürmüştü.
Çin'in Şangay ve ondan önce bir kentteki daha tutumuna bakılırsa yönetici takımda biyolojik saldırı histerisi var gibi |
 |
|
bozadi
    
12286 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 14/04/2022 : 14:19:10
|
Şangay'daki durumla ilgili haberlerden bazılarının tıpkı Suriye, Ukrayna ve pek çok başka yerde olduğu gibi ABD merkezli bir dezenformasyon sağanağının bir parçası olduğu kesin:
https://www.aydinlik.com.tr/fotogaleri/cinin-sangay-kentinde-karantinadakiler-yardim-cigligi-atiyor-videosunun-yalan-oldugu-ortaya-cikti-310394
Ama evet, Çin bu hastalık bulaşma meselesinde olağanüstü katı tedbirler uyguluyor gibi görünüyor. "Vatandaşlara işkence olsun" diye psikopatça bir amaç güttüğünü sanmıyorum. Bazı biyolojik saldırıların hedefi olmaları da çok muhtemel. Bize medya yoluyla görünenden çok daha fazla şey bildikleri kesin. Bulaşmaları önlemeye yönelik tedbirlerin katılığı konusunda "abartıya" kaçıp kaçmadıklarını bilmiyorum. Olabilir de, olmayabilir de.
|
 |
|
gerçek tosun paşa
    
1258 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 14/04/2022 : 17:16:35
|
Tam tersi Çin son derece bilinçli işkenceleri kendine adet olarak gören bir ülke bence. Dijitalizmi bir faşizan unsur olarak kullanmaya başlayan ve tasarlayan ülke ayrıca. Her ne kadar günümüzde buna yine sosyal devlet anlayışı vs. adı altında propaganda malzemesi yapılmaya çalışılsa bile inanılmaz bir özgür iradeye müdahale söz konusu. Sistem birini işaretlediği zaman ki sistem akıllı bilgisayarlar, algoritmalar, robotlar vs. o kişinin hayatı kararıyor. Hatta toplumsal kontrol mekanizmalarında batının Çin'i örnek alması gerektiğine dair çok fazla incelemeler ve makaleler yayınlandı.
Kısacası ben Çin'in yükselişinin altında batıdan kayan küresel güçlerin olduğuna inanıyorum. Çin'in bu orta ve alt sınıfı koruma politikasının bile halk için olmadığına eminim. Bu tamamen üretici kesimin motivasyonunu kaybetmeden hayatlarına devletin her türlü faşizan unsuru katmalarına rağmen devam edebilmeleri için tasarlanan basit bir taktik aslında. Yine bu durumu bir örnekle izah etmem gerekirse; Avrupa paranın ve datanın aktığı konum olarak nasıl kendi insanını yönlendirebilmek için ekonomik refahın topluma yayılmasına ihtiyaç duyduysa bu görüş de aynıdır. Çünkü içerde otorite kuramayan hiç bir devlet dışarıda kalıcı kök salamayacaktır. Tarih bunun örnekleriyle doludur. İnsanlar aç ve yoksul kaldıklarında devletin gücünü, ortak bir amaç ve ülküyü ya da herhangi bir ideali asla benimsemeyecekleri gibi sürekli sorun çıkmasına sebep olacaklardır. Fakat karnı doyan ve zor da olsa belirli şeylere sahip olabilen bir toplumu idame etmek çok daha kolaydır. Hareket alanı ve kabiliyeti yaratır. |
Edited by - gerçek tosun paşa on 14/04/2022 17:19:55 |
 |
|
bozadi
    
12286 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 14/04/2022 : 20:50:41
|
GTP, Çin'in kendi halkına karşı "bilinçli/kasıtlı işkenceleri bir adet olarak gördüğüne" dair somut örnekler verebilir misin? İlle "öyle birşey yoktur" demiyorum. Çin'in "özgürlükler ülkesi" olduğunu düşünüyor değilim ama kendi halkına tamamen keyfi bir şekilde işkence etmekte olduğunu da düşünmüyorum. Ama o yönde somut (ve genellenebilir) örnekler görürsem fikrim değişebilir tabi ki. |
 |
|
Dionysos
    
3054 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 14/04/2022 : 21:18:19
|
Eklenti: Orjinal Mesajı Ekleyen bozadi
Şangay'daki durumla ilgili haberlerden bazılarının tıpkı Suriye, Ukrayna ve pek çok başka yerde olduğu gibi ABD merkezli bir dezenformasyon sağanağının bir parçası olduğu kesin:
Şangay da olduklarını söyleyen kimi hesaplar inceledim. Mesela bir Türk şunu yazmıştı. Tamam sosyal medyadaki pek çok şey yalan ama bu gerçek (Zincirlenmiş apartman kapıları) Orada bir kaos var.
Ayrıca diğer öneride anlamadığım için linklemediğim Çinli bir twit dizisi vardı. Anlamadım ama anladığım kadarıyla twitter gibi bir Çin sosyal ağında ÇKP ve Çin yönetimini eleştiren bir hasthag gündemde ilk sıradaydı ve henüz sansüre tabi tutulmamıştı. Bazıları bunu ÇKP nin halkın gazını alması bazıları batılı ABD li muhalif ajan işi felan sanırım diyordu emin değilim |
 |
|
gerçek tosun paşa
    
1258 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 17/04/2022 : 13:59:58
|
Eklenti: Orjinal Mesajı Ekleyen bozadi
GTP, Çin'in kendi halkına karşı "bilinçli/kasıtlı işkenceleri bir adet olarak gördüğüne" dair somut örnekler verebilir misin? İlle "öyle birşey yoktur" demiyorum. Çin'in "özgürlükler ülkesi" olduğunu düşünüyor değilim ama kendi halkına tamamen keyfi bir şekilde işkence etmekte olduğunu da düşünmüyorum. Ama o yönde somut (ve genellenebilir) örnekler görürsem fikrim değişebilir tabi ki.
Çin ne kadar küresel ekonominin belki de en önemli aktörü olsa bile hala bir çok konuda kapalı bir ülke. Özellikle tarafsız duruşunun arkasında büyük bir gözlem ağının yattığı bir gerçek. IMF'ye alternatif olarak geliştirdiği fonlama sistemleri, Afrika bölgesinde yayılmacı teknikler geliştirmeye çalışmasıyla ileriye dönük olarak bir güç elde etmeye çalışıyor olmasını normal karşılamak gerek.
Fakat bazı teknolojik gelişmelerde aynı batı gibi halkının yararına adım atıyormuş gibi görünüp ileri derece baskıcı faaliyetlerini öğrenen bilgisayarları aracılığıyla uygulamaya 2019 dan itibaren geliştirerek başladı.
Örneğin dijital kimlik projesiyle vatandaşların sadece izin verilen bölgelere izin verilen saatlerde gidebilmesini kontrol ettiği gibi kişilerin her an nerede ne yaptığı blockchain tekonolojileriyle kayıt altında tutuluyor.
https://bctr.org/cin-sehirler-icin-kimlik-tanima-sistemini-baslatiyor-12325/ https://fintechistanbul.org/2022/03/24/cin-ulke-genelinde-dijital-kimlik-kartlari-dagitacak/ https://www.haberturk.com/wechat-uygulamasi-cinin-resmi-elektronik-kimlik-sistemi-olacak-1772454-ekonomi
Bunun gibi çok fazla uygulama var ve tüm bu verileri işleyen bir akıllı sisteme sahipler.
Bu sistemin amacı bir sosyal vatandaşlık kredi sistemi oluşturmak. İsmine de sosyalizm, sosyal vb. hak hukuk ve özgürlüğü çağrıştıran yakıştırmalar yapılsa bile sadede gelirsek bu basitçe Dijital Totalitarizmdir.
Bu sistem iyi bir vatandaşın aldığı krediden tut (finansal kredi, devlet desteği vs.), devletin ön gördüğü yerlerde dolaşıp, uygulamalara katılmasıyla, aldığı gıdadan parasını harcadığı şeylere, trafik ışıklarına uymasından tut, yılda hastaneye ne kadar giriş yaptığına, nerelerden hangi hesabına (dijital tokenlar dahil) ne kadar giriş olmuş ve maddi gelir nerelere ne sürede harcanmış gibi korkunç boyutlara varacak bir data toplama çalışması. Hatta bu uygulamalar şu an genel olarak pilot uygulamalarla destekleniyor. Atıyorum köpek görüntüsünde bir robot sokakta dijital kimlikleri check edip online veriyi anlık olarak blockchainlere işliyor.
Bu vatandaşlık kredisi düşük olan kişiler ileride bazı bölgelere girememe, bazı ürünleri satın alamama, sosyal haklardan yararlanamama, sağlık hizmetlerinden yararlanamama, hapse atılma vs. gibi çok ciddi yaptırımlara maruz kalacak gibi görünüyor. Yani senin hangi işi kurup kuramayacağına bile akıllı robotlar karar verecek gibi düşünebilirsin ve bu asla abartılı bir ifade değil.
https://www.ankasam.org/dijital-totalitarizm-cinin-sosyal-kredi-sistemi/
Çin'in pandemi sonrası açılmayı gerçekleştirmemesi, ham madde ve çip krizi, Çin ve enerji kaynaklarıyla ilgili stratejileri, Çin'in dünya genelinde inşaa ettiği yol, ray, liman, köprü vs. yapılar üzerinden yaptığı fonlama ve kiralama sistemlerini araştırarak küresel güçler doğuya geçmiştir ifadesini neden kullandığımı aşağı yukarı anlayabilirsin.
Şu an aklıma gelmeyen çok vurucu detayların olduğuna eminim dilersen rastladıkça onları da paylaşırım ve konuşabiliriz.
|
 |
|
gerçek tosun paşa
    
1258 Mesaj Göndermiş |
|
bozadi
    
12286 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 20/04/2022 : 12:05:54
|
GTP, yanlış algılamadıysam bu örneklerin hepsi "dijital totaliterlik" konusu hakkında. Ayrıntılı araştırmadım ama evet, bu veya buna benzer bir teşebbüsü var gibi görünüyor Çin'in. Lakin bu tam olarak "vatandaşlarına keyfi olarak işkence etme alışkanlığı" denebilecek birşey değil gibi. Kontrolü "aşırı" sıkı tutuyorlar ve bunun pek çok olumsuz çağrışımı var elbette ama egemen global güçlerin tıpkı Rusya gibi Çin üzerinde de oynamakta oldukları bir sürü oyunlar var ve Rusya vatandaşlarına Çin'den daha yumuşak, daha demokratik davranıyor diye başına gelmeyen kalmadı, kendi vatandaşlarının ciddi bir bölümü devlete düşmanlığa sevk edildi. Çin'in korkunç bir nüfusu var ve bu nüfusun global şeytanların oyunlarıyla anarşi ve hükümet yıkımına kadar gidebilecek süreçlere meyletmesini önlemeye yönelik tedbirlerin bir parçası olarak da görülebilir Çin'in "totaliterlik" izlenimi veren girişimleri. Egemen güçlerin özellikle sosyal medya operasyonlarını çok etkili kullandığı da göz önünde bulundurulmalı.
Çin konusunda bir sonuca varırken mümkün olduğu kadar kendi vatandaşlarının genelinin izlenimlerine, samimi duygu ve düşüncelerine ulaşmak, bunları değerlendirmek gerekir diye düşünüyorum. Belki gerçekten korkunç bir baskının pençesindeler, belki sandığımız kadar berbat bir durum yok, belki o "şeytani" görüntü tamamen değil ama büyük ölçüde egemen güçlerin yaratmaya çalıştığı bir algıdır. Kuzey Kore hakkında yapılan haberleri düşün. Elbette Kuzey Kore masumiyet abidesi değil ama çok abartılı haberler yağmur gibi yağdırılıyor.
|
 |
|
Dionysos
    
3054 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 20/04/2022 : 13:12:48
|
Çindeki sorun ne gerçekten bilmiyorum ama kapanma nasıl bir hızda yapıldı ise yani insanlara 1 aylık yiyecek stoklamaları bile istenmmiş gibi Yani atıyorum İstanbul gibi bir Türk kenti düşünelim çoğunun (%80 felan) evinde stok stok bulgur makarna kuru bakliyat mercimek bir şeyler olur Bunlar sanırım sanırım sürekli taze sebze tüketiyorlar Orada en büyük sorun yiyecek sorunu ve açlık deniyor. Aslında stok vücut yağı olan biri kırk gün çok kolay aç kalabilir. Mesela bu da iletişim bilgi problemidir yani anlatmalısın Hiç ölüm olmadığı söyleniyor. Bu beni düşündürdü. Yani bir şüphe ,istihbarat ya da başka bir şey mesela gerçekten üretimi durdurarak dünyaya gözdağı verme ya da kiminle uğraştığını gösterme
|
 |
|
gerçek tosun paşa
    
1258 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 20/04/2022 : 13:50:55
|
Yok ben Çinle ilgili büyük ölçüde eminim bozadi. Sanırım sen Şangay'da aç susuz dayak yiyen insanların videolarını izlemedin ya da insanların evlerine kilitli attığı çığlıkları duymadın diye düşünüyorum. Tabi bu durumu sadece bu olaylara bağlamak da saçma. Şangay'ın ne ürettiği nereye sattığına da bakınca küresel krizin izlerini görüyoruz. Çin asla kendi başına bu yapılanmayı yapabilecek bir ülke değildi. Şu an kimlere uşaklık ettiği bana göre gayet açık. İleride gerçek yüzünü daha net göstereceklerdir. |
 |
|
bozadi
    
12286 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 20/04/2022 : 14:16:51
|
Eklenti: Orjinal Mesajı Ekleyen gerçek tosun paşa
Yok ben Çinle ilgili büyük ölçüde eminim bozadi. Sanırım sen Şangay'da aç susuz dayak yiyen insanların videolarını izlemedin ya da insanların evlerine kilitli attığı çığlıkları duymadın diye düşünüyorum. Tabi bu durumu sadece bu olaylara bağlamak da saçma. Şangay'ın ne ürettiği nereye sattığına da bakınca küresel krizin izlerini görüyoruz. Çin asla kendi başına bu yapılanmayı yapabilecek bir ülke değildi. Şu an kimlere uşaklık ettiği bana göre gayet açık. İleride gerçek yüzünü daha net göstereceklerdir.
Şangay'da oldukça abartılı boyutlara varan bir salgın hastalık kapanması olduğuna dair haberlere rastlıyorum. Ama bu durum zamandan ve mekandan bağımsız olarak tüm Çin devleti ve yönetimi için kesin ve şiddetli bir olumsuzluk, kötülük, psikopati olarak genellenebilir mi, bundan emin değilim. Belki de öyledir, umarım netleştirebiliriz.
"Şangay'ın ne ürettiği, nereye sattığı, Çin'in şu anda kimlere uşaklık ettiği" konularındaki bilgini, sezgini paylaşırsan sevinirim.
|
 |
|
memed
    
242 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 20/04/2022 : 23:25:19
|
Yukarda ki konuyla ilgili oldugunu düsünüyorum .
'' Tüm dünya devletleri bütündür .'' İlüzyonun parcalarından birisi budur .
Ama Rusya sonucta ABD nin Ukrayna 'da ki biyolojik askeri virüs labaratuarlarını vuruyor .
??? Bence güzel bir tartısma konusu :) |
Edited by - memed on 20/04/2022 23:27:14 |
 |
|
gerçek tosun paşa
    
1258 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 21/04/2022 : 11:25:15
|
Çin ile ilgili bir diğer ilginç durum yoğun miktarda buğday ve ayçiçeği gibi ürünlerin stoklarını yapması. Savaştan aylar ve hatta yıllar önce bu stoklamayı başlatmış ve bitirmiş.
Bazı teknolojilerin gelişimi için ihtiyaç duyulan çiplerin dünya genelinde karşılandığı yer genel olarak Çin. Eğer çipi Çin'den almıyorsanız büyük ihtimal bir hammaddesini almak zorunda kalıyorsunuz. Çin'in dünyanın geri kalanını zor durumda bırakmak isteyen küresel güçlerle birlikte hareket ettiğine dair çok net göstergeler bunlar. Çünkü Çin bu global ticaret sistemine katkısını pandemi dolayısıyla kıstı. Şu an yaşanan ve giderek şiddetlenmesi beklenen olası krizlere karşı Çin'in önceden önlem aldığını da görebiliyoruz.
Şangay çok büyük bir şehir. Bir limana sahip ve ekonomik patlamanın en önemli merkezlerinden biri. (Çin Ekonomik Gelişiminin) Şanghay'nın en büyük altı endüstrisi – yani perakendecilik, finans, bilgi teknolojisi, gayrimenkul, makine imalatı ve otomotiv imalatı – şehir GSYİH'sının yaklaşık yarısını oluşturur.
Yani bu bahsettiğim hammadde ve çip teknolojisi için son derece önemli bir kent. Dünyanın tek başına %3'ünü karşılayabiliyor. Şimdi ordaki kapanmanın ülkenin milyonerlerine de verilen bir göz dağı olması da ilginç geliyor bana. Çünkü orada yaşayan zengin sayısı da çok fazla.
Tabi küresel ticarete ve düzene darbe indiren tek nokta burası değil. İşin özü Çin üzerinden müthiş bir oyun dönüyor dikkatli takip etmekte fayda var.
|
 |
|
bozadi
    
12286 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 21/04/2022 : 13:44:57
|
Eklenti: Orjinal Mesajı Ekleyen memed
Yukarda ki konuyla ilgili oldugunu düsünüyorum .
'' Tüm dünya devletleri bütündür .'' İlüzyonun parcalarından birisi budur .
Ama Rusya sonucta ABD nin Ukrayna 'da ki biyolojik askeri virüs labaratuarlarını vuruyor .
??? Bence güzel bir tartısma konusu :)
Tüm dünya devletlerinin aynı kontrol altında olduğu, en eski celselerden bazılarında vurgulanmıştı ama bunun her zaman böyle olacağına dair birşey söylenmedi; hatta bu durumun değişeceği farklı şekillerde ifade edildi. Örneğin Rusya'nın, Putin Rusya'sının bozuk dünya düzenini dengelemeye (tek kutupluluktan çok kutupluluğa) yönelik öncü bir rol oynamakta olduğu defalarca vurgulandı.
Yani şu anda tüm dünya devletleri aynı faşist gücün kontrolü altında değil. Muhtemelen hiçbir devlet %100 özgür de değil ama bağımsızlık yönünde, egemen KH güçlerine direnç anlamında bazı ülkelerin bağımsız tavır alma yüzdesinin giderek yükselmekte olduğu söylenebilir, ki bizim ülkemizin de bunlardan biri olduğu kesin bence. Özellikle ABD'nin truva atı Fethullah'ın aldığı büyük darbe ve Rusya'yla geliştirilen kritik önemdeki yapıcı işbirlikleri bu sayede oldu. AKP'yi tamamen aklama namına söylemiyorum, bir sürü şiddetli eleştirim de var ama gerçekten bu ülkenin devlet ve ordu mekanizmasındaki ABD-İsrail kontrolünün epeyce kırıldığı söylenebilir ve çok ama çok sevindirici, muhteşem bir gelişmedir bana göre.
Henüz Rusya kadar bağımsız, güçlü ve kararlı olamadığımız için egemen global faşist güçlere karşı almamız gereken net tavrı alabilmiş değiliz ama bunun zamanının da hızla yaklaşmakta olduğunu düşünüyorum. Bu konuda muhalif kesimin de ağır suçları olduğunu düşünüyorum. Yani egemen faşist güçlere karşı tavır alma konusunda.
|
 |
|
bozadi
    
12286 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 21/04/2022 : 13:58:26
|
Tekrar etmek istiyorum; global şeytanlarla anladıkları dilden (gerektiğinde diplomasi, gerektiğinde silah, reste rest) konuşma konusunda henüz Rusya kadar güçlü ve bağımsız değiliz ama bu durumun hep böyle devam edeceğini düşünmüyorum. Zamanı geldiğinde tıpkı Kurtuluş Savaşında olduğu gibi ve hatta çok daha güçlü şekillerde Rusya'yı geçebiliriz de ve inşallah öyle de olur. Bu düşmanca değil dostane bir rekabet olabilir ancak. Yeter ki gerçekten iyilik, adalet peşinde olunsun.
Geçmişte, tüm devletler aşağı yukarı aynı şeytani gücün kontrolü/baskısı altında olsa da, bu devletler kendi aralarında mücadele ettiklerinde, savaştıklarında, bu bir egolar savaşıydı hemen her durumda. Ama şu anda Rusya'nın yürütmekte olduğu mücadele ve savaşlar bir ego savaşı değil bence, yani Rusya, Putin Rusya'sı sadece kendi bencil çıkarları için mücadele etmiyor, gerçekten genel insanlık kitlesi üzerindeki ABD-merkezli faşist cenderenin kırılması için mücadele ediyor. Yani mevcut şartlar açısından düşünülecek olursa, "iyilik" için mücadele ediyor. Ama çoğu insan bunun farkında değil çünkü böyle birşeye hiç alışık değiller. Biraz da kendi durumlarından, kendi bencilliklerini aşamıyor olmalarından dolayı, "diğerkam" mücadelenin varlığına inanmakta zorlanıyorlar veya inanmak "istemiyorlar".
Egemen güçler, çoğu durumda devirmek istedikleri iktidarları, liderleri "şeytanlaştırma" kara propagandası yapıyorlar yoğun bir şekilde ve Rusya'yı, Putin'i şeytanlaştırmaya, şeytan gibi göstermeye yönelik olarak da tek kelimeyle "şeytani" nitelikte bir kara propaganda çalışması yürütülüyor.
|
 |
|
bozadi
    
12286 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 21/04/2022 : 14:21:20
|
Eklenti: Orjinal Mesajı Ekleyen gerçek tosun paşa
Çin ile ilgili bir diğer ilginç durum yoğun miktarda buğday ve ayçiçeği gibi ürünlerin stoklarını yapması. Savaştan aylar ve hatta yıllar önce bu stoklamayı başlatmış ve bitirmiş.
Bazı teknolojilerin gelişimi için ihtiyaç duyulan çiplerin dünya genelinde karşılandığı yer genel olarak Çin. Eğer çipi Çin'den almıyorsanız büyük ihtimal bir hammaddesini almak zorunda kalıyorsunuz. Çin'in dünyanın geri kalanını zor durumda bırakmak isteyen küresel güçlerle birlikte hareket ettiğine dair çok net göstergeler bunlar. Çünkü Çin bu global ticaret sistemine katkısını pandemi dolayısıyla kıstı. Şu an yaşanan ve giderek şiddetlenmesi beklenen olası krizlere karşı Çin'in önceden önlem aldığını da görebiliyoruz.
Şangay çok büyük bir şehir. Bir limana sahip ve ekonomik patlamanın en önemli merkezlerinden biri. (Çin Ekonomik Gelişiminin) Şanghay'nın en büyük altı endüstrisi – yani perakendecilik, finans, bilgi teknolojisi, gayrimenkul, makine imalatı ve otomotiv imalatı – şehir GSYİH'sının yaklaşık yarısını oluşturur.
Yani bu bahsettiğim hammadde ve çip teknolojisi için son derece önemli bir kent. Dünyanın tek başına %3'ünü karşılayabiliyor. Şimdi ordaki kapanmanın ülkenin milyonerlerine de verilen bir göz dağı olması da ilginç geliyor bana. Çünkü orada yaşayan zengin sayısı da çok fazla.
Tabi küresel ticarete ve düzene darbe indiren tek nokta burası değil. İşin özü Çin üzerinden müthiş bir oyun dönüyor dikkatli takip etmekte fayda var.
Çin'in Rusya kadar açık ve dürüst oynamadığını düşünüyorum ama global şeytanlarla işbirliği içinde olmadığını (zaman zaman öyle görüntüler oluşsa da), hatta Rusya'nın en önemli potansiyel veya aktif müttefiki olduğunu düşünüyorum.
Egemen faşist güçler çok açık ve net bir şekilde kendilerine yönelik başlıca tehdidin Rusya ve Çin olduğunu ifade ediyorlar (sıralama değişebiliyor) ve buna dair beyanlarda insanlığı aldatma amacı olduğunu düşünmüyorum, çıplak gerçeği ifade ediyorlar bu konuda: "Napçaz?!" diye birbirlerine soruyorlar :))
|
 |
|
gerçek tosun paşa
    
1258 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 21/04/2022 : 21:27:23
|
Eklenti: Orjinal Mesajı Ekleyen bozadi
Tekrar etmek istiyorum; global şeytanlarla anladıkları dilden (gerektiğinde diplomasi, gerektiğinde silah, reste rest) konuşma konusunda henüz Rusya kadar güçlü ve bağımsız değiliz ama bu durumun hep böyle devam edeceğini düşünmüyorum. Zamanı geldiğinde tıpkı Kurtuluş Savaşında olduğu gibi ve hatta çok daha güçlü şekillerde Rusya'yı geçebiliriz de ve inşallah öyle de olur. Bu düşmanca değil dostane bir rekabet olabilir ancak. Yeter ki gerçekten iyilik, adalet peşinde olunsun.
Geçmişte, tüm devletler aşağı yukarı aynı şeytani gücün kontrolü/baskısı altında olsa da, bu devletler kendi aralarında mücadele ettiklerinde, savaştıklarında, bu bir egolar savaşıydı hemen her durumda. Ama şu anda Rusya'nın yürütmekte olduğu mücadele ve savaşlar bir ego savaşı değil bence, yani Rusya, Putin Rusya'sı sadece kendi bencil çıkarları için mücadele etmiyor, gerçekten genel insanlık kitlesi üzerindeki ABD-merkezli faşist cenderenin kırılması için mücadele ediyor. Yani mevcut şartlar açısından düşünülecek olursa, "iyilik" için mücadele ediyor. Ama çoğu insan bunun farkında değil çünkü böyle birşeye hiç alışık değiller. Biraz da kendi durumlarından, kendi bencilliklerini aşamıyor olmalarından dolayı, "diğerkam" mücadelenin varlığına inanmakta zorlanıyorlar veya inanmak "istemiyorlar".
Egemen güçler, çoğu durumda devirmek istedikleri iktidarları, liderleri "şeytanlaştırma" kara propagandası yapıyorlar yoğun bir şekilde ve Rusya'yı, Putin'i şeytanlaştırmaya, şeytan gibi göstermeye yönelik olarak da tek kelimeyle "şeytani" nitelikte bir kara propaganda çalışması yürütülüyor.
Bu söylediklerine kesinlikle katılmakla beraber ben de Çin'in ama o niyetle ama değil batının düzenine bozmada önemli rol oynadığını ve bu rolün kapsamının değişeceğine inanıyorum.
Ayrıca dediğin gibi bu oyunların karşısında durma konusunda ülkemizin tarihini de göze alınca rolünün çok önemli olacağına ve bu millete bu duruşun yakışacağına kesinlikle inanıyorum. |
 |
|
|
Mesaj  |
|
|
|