Başkalarına Hizmet Forumu
Başkalarına Hizmet Forumu
Ana Sayfa | Bilgilerim | Kayıt Yaptır | Aktif Konular | Forum Üyeleri | Site içi Arama
Kullanıcı Adı:
Şifre:
Beni Hatırla
Şifre hatırlatma servisi

  Forum
 Genel Paylaşımlar
 Felsefe Kulübü
 Din ve Ahlak
 Yeni Konu Aç  Konuya Cevap Ver
Yazar  Mesaj Sonraki Konu  

bozadi


12183 Mesaj Göndermiş

Mesajın Eklenme Tarihi - 10/03/2019 :  19:40:17  Kullanıcı Bilgilerini Görüntüle  Alıntı Ekle
Dinlerin insan ahlakını olumlu yönde geliştirici yönleri olmakla birlikte, egemen güçlerin kontrolünün de etkisiyle, dinler insan ahlakını geliştirmekten ziyade o ahlakın pozitif yönde gelişmesini, güçlenmesini yavaşlatıcı, engelleyici ve hatta negatif yöne saptırıcı etkileri belki de çok daha fazla yapmıştır.

“Dinler şöyle yaptı, böyle yaptı” derken, elbette sömürücü global egemen güçlerin de bu konuda oynadığı rol büyüktür ama bu durum dinlerin, daha doğrusu o dinleri temsil edenlerin/uygulayanların masum olduğu anlamına gelmiyor. Dinleri temsil etme mercilerinde bulunan kişiler arasında elbette pozitif eğilimleri güçlü olanlar, yani gerçekten ahlaken negatiften ziyade pozitif eğilimli olanlar bulunabilir ve dolayısıyla onlar gerçekten pozitif eğilimli olmaları ölçüsünde benim getirdiğim eleştirilerin istisnalarını teşkil ediyor olacaklardır ama yine de, bu olası istisnalara rağmen, sorun olarak gördüğüm şeyi tüm çıplaklığıyla ifade etmeye çalışacağım. Öyle sanıyorum ki, bu mesele basit bir din tartışması olmanın ötesine geçip dünyadaki hayatımızın anlam ve öneminin çıplak gerçekliğine ışık tutmaya çalışacaktır.

İfade etmeye çalışacağım şeyler özü itibariyle hiç de bilmediğiniz şeyler değil, hatta bir bakıma en iyi bildiğiniz şeyler ama yine de egemen KH sistemi tarafından algı odağından en çok kaçırılmaya, saptırılmaya çalışılan şey olduğu için tekrar tekrar gündeme getirilmesi gereken şey olduğuna inanıyorum.

Din… ve ahlak…

Benim mevcut algım ve eleştirim, dinlerin ahlakı desteklemekten ziyade sabote ettiği şeklindedir.

Din dediğimiz şeyler toplumdan topluma veya gruptan gruba değişiyor gördüğümüz, bildiğimiz gibi. Yahudilik, Hristiyanlık, İslam ve diğer dinler… Sayılanlar başta olmak üzere, aralarında ve kendi iç bölünmelerinde üstünlük tartışmaları, savaşları, katliamları, işkenceleri, nefretleri hiç bitmemiş olan din ideolojileri…

Peki ahlak nedir? Ahlak ideoloji ötesi/üstüdür, gerçekten doğal ve evrenseldir, hatta en doğal ve en evrensel olan şeydir. Aslında ahlakı bu forumda çok aşina olduğumuz “Başkalarına Hizmet” ve “Kendine Hizmet” seçim düalitesi olarak ifade edebiliriz kısaca. Pozitiflik ve negatiflik yolları diye de ifade edebiliriz. İyilik ve kötülük yolları/tercihleri diye de. Ama bana öyle geliyor ki, ahlakı ifade etmenin en doğru ve isabetli biçimlerinden biri “Varlık ve Yokluk seçimi” oluşudur. Evet, iyilik, pozitiflik dediğimiz ve benzer pek çok sıfatla nitelediğimiz şey aslında tüm varoluşla birlik farkındalığına sahip olunan ve en nihayetinde “fiilen” tüm varoluşla “mutlak” bir şekilde birleşmeye (7Y) doğru gidilen yoldur. Kötülük, negatiflik dediğimiz şeyse Varlıktan (dolayısıyla herşeyden) nefret edilerek ona karşı adeta savaş açılan, onun “fethedilmeye”, yani bir bireyin veya bireylerin kontrolü altına sokulmaya çalışıldığı ve yol değiştirilmezse nihayeti “yok oluş” olan yoldur, bu da bir tercihtir; Olmak ya da Olmamak, bütün mesele bu.

İşte “ahlak” dediğimiz zaman, Varlık yolunda yürümekle Yokluk yolunda yürümek arasındaki tercihi, seçimi kastediyoruz. “İyilik” ve “kötülük” dediğimiz şeyin özü budur.

İnsanlar ahlak deyince “pozitif” ahlakı kasteder. Örneğin “ahlaklı” ifadesi “pozitif/iyi ahlaklı” anlamına gelirken, “ahlaksız” ifadesi “negatif/kötü ahlaklı” anlamında kullanılır. Hepimiz iyi ahlak derken kastedilen ideal anlamı biliriz: vicdanlılık, iyilik, doğruluk, adil olmak vs. Bu ülkeden ülkeye, milletten millete, dinden dine, ideolojiden ideolojiye değişen birşey değildir. Tam anlamıyla doğal ve evrenseldir. Belirgin, samimi ve çok güçlü bir şekilde iyi veya kötü ahlaka sahip bir insan hangi ülkede, hangi milletin içinde yaşarsa yaşasın, çok muhtemel olarak çevresindeki insanlar tarafından bu pozitif veya negatif “ahlak” özelliği yeterince gözlemden sonra dikkat çekecek ve olumlu veya olumsuz bir tepki çekecektir.

Ahlakın dinden çok daha evrensel, çok daha doğal ve geçerli bir ilke oluşunun çok basit ve etkili bir kanıtını da teşkil etmiş olur bu durum. İnsanı insan yapan din değil, ahlaktır, pozitif ahlaktır.

Dinler evrensel “ahlak” olgusunun telif hakkı kendilerine aitmiş gibi caka satmayı çok severler ama ahlak kavramının içini en çok boşaltan, onu en çok saptıranlar da onlardır belki de.

Devam etmek üzere…

bona fide


542 Mesaj Göndermiş

Mesajın Eklenme Tarihi - 20/03/2019 :  02:38:38  Kullanıcı Bilgilerini Görüntüle  Alıntı Ekle
ahlak kelimesi bana maske takmış ikiyüzlülük çağrışımı yapıyor. birey kimden daha iyi neye göre daha iyi sınırları çizilmiş kavramla herkes için iyilikten bahsedilebilir mi hatta oldukça iki yüzlü buldum şimdi. belirli bir topluma göre ele alınırsa sadece o toplumun değer yargılarını içerecek filan fıstık.politik içi boş kocaman yalanlarla dolu kendini ya da toplumu avutma tekniği ya da telkini herneyse. insanda gerçekten doğştan geldiğine inandığım hatta köpeklerde de görmüştüm belkide hayvanlarda da vardır utanma duygusu yapılan eylemin başkasını rahatsız edeceği üzeceği bir duruma karşı ya da bireyin kendisinin içinde bulunduğu duruma karşı gösterdiği ruhun istemsiz reaksiyonu vardır elinde olmadan gelişen mahçubiyet çekinme utanma adı her neyse işte ben insanı dizginleyen şeyin ahlak ya da din değil o duygu olduğunu düşünüyorum bu tıpkı bir çocuğun ahlak din kavramlarıyla zehirlenmeden önce yaşadığı rahatsız edici durumlara kendiliğinden verdiği tepki ve inanılmaz garip değerli bir özellik bence.saçmalamış olabilirim. birde bu var hangi yaş aralığını kapsar bu ahlaklı olmak di mi??? dinle güdülen kitleye dayatılmış gereksiz kavramlardan biri. kalıp belirleniyor ve ona uygun yaşaması söyleniyor farkı yollar seçenekleri düşünmesi engelleniyor. iyi taktik. astlar üstler soylular asiller beyazlar tanrıya yakın olanlar tanrının daha çok sevdikleri vsvs.
Go to Top of Page

bozadi


12183 Mesaj Göndermiş

Mesajın Eklenme Tarihi - 20/03/2019 :  13:37:19  Kullanıcı Bilgilerini Görüntüle  Alıntı Ekle
Eklenti:
Orjinal Mesajı Ekleyen bona fide

ahlak kelimesi bana maske takmış ikiyüzlülük çağrışımı yapıyor. birey kimden daha iyi neye göre daha iyi sınırları çizilmiş kavramla herkes için iyilikten bahsedilebilir mi hatta oldukça iki yüzlü buldum şimdi. belirli bir topluma göre ele alınırsa sadece o toplumun değer yargılarını içerecek filan fıstık.politik içi boş kocaman yalanlarla dolu kendini ya da toplumu avutma tekniği ya da telkini herneyse. insanda gerçekten doğştan geldiğine inandığım hatta köpeklerde de görmüştüm belkide hayvanlarda da vardır utanma duygusu yapılan eylemin başkasını rahatsız edeceği üzeceği bir duruma karşı ya da bireyin kendisinin içinde bulunduğu duruma karşı gösterdiği ruhun istemsiz reaksiyonu vardır elinde olmadan gelişen mahçubiyet çekinme utanma adı her neyse işte ben insanı dizginleyen şeyin ahlak ya da din değil o duygu olduğunu düşünüyorum bu tıpkı bir çocuğun ahlak din kavramlarıyla zehirlenmeden önce yaşadığı rahatsız edici durumlara kendiliğinden verdiği tepki ve inanılmaz garip değerli bir özellik bence. saçmalamış olabilirim. birde bu var hangi yaş aralığını kapsar bu ahlaklı olmak di mi??? dinle güdülen kitleye dayatılmış gereksiz kavramlardan biri. kalıp belirleniyor ve ona uygun yaşaması söyleniyor farkı yollar seçenekleri düşünmesi engelleniyor. iyi taktik. astlar üstler soylular asiller beyazlar tanrıya yakın olanlar tanrının daha çok sevdikleri vsvs.
Ahlak kavramına dair yaptığın tüm bu eleştirilerin kendisi bizzat “ahlak-temelli” eleştiriler bona fide, farkında değil misin? : ) Bu eleştiriler ahlaki birer değer yargısının ürünleri. Neyin doğru/iyi, neyin yanlış/kötü olduğuna dair gayet net ve kesin bazı yargılarda bulunmuşsun. Ve bu da ahlakın doğallığını, gerçekliğini ve kaçınılmazlığını ortaya koyuyor. Ahlak/etik diye birşeyin varlığını, doğallığını ve gerekliliğini tartışmaya ihtiyacımız yok; sadece ayrıntılarının tartışılması gerekiyor.

K’ların “Hayat dindir” dediği şeyi “Hayat ahlaktır” olarak da düşünebiliriz gibi geliyor bana. Yani din dediğimiz şeyden kasıt ahlaktır. Ama dinler, özellikle de üç büyük dinin azımsanamayacak bir kısmı bu basit-evrensel gerçeği çarpıtacak şekilde yapılandırılmıştır.

İnsanı (ve hatta bazen bir hayvanı) “dizginlediğini” söylediğin o duygu da dindir, ahlaktır.

“Ahlak ve yaş” çok ilginç bir tartışma olabilir.

İyiliğin “üstünlük” veya “yapay hiyerarşi” kurmaya, dayatmalara yönelik bir araç olarak kullanılmasının “iyilik” olmayacağı açıktır. Bu en temel ahlaki tartışma konularından biri. “Yapay hiyerarşi” derken, doğal/gerekli hiyerarşilerin olabileceğini ima ediyorum. Çocuklar, ebeveynler ve büyük ebeveynler arasındaki doğal hiyerarşi gibi.
Go to Top of Page

bona fide


542 Mesaj Göndermiş

Mesajın Eklenme Tarihi - 20/03/2019 :  16:35:57  Kullanıcı Bilgilerini Görüntüle  Alıntı Ekle
bozadi,
bu,
Ahlak kavramına dair yaptığın tüm bu eleştirilerin kendisi bizzat “ahlak-temelli” eleştiriler bona fide, farkında değil misin?
ve bu
İnsanı (ve hatta bazen bir hayvanı) “dizginlediğini” söylediğin o duygu da dindir, ahlaktır.

cümlelerinden hiç bi şey anlamadım her iki cümlende de ne demek istediğini anlatırmısın lütfen. beynim durdu okuyup kendime bozadi bununla ne demek istemiş olabilir diyorum acaba kendimi ahlaklı birey gibi görüp eleştiride bulunduğum varsayımından mı yola çıktı diyorum yok gözlemi eleştiri olarak mı ele aldın ne düşündün. 3 yaşında tanımadığı birinin bakışlarına hedef olan bir çocuğun bakışlarını kaçırması yabancı ortamda komik gelen bir şeye gülümserken başını çevirmesi ya da hayvanların dünyasında kedinin kakasını kapatması tehlikeli durumda saklanması kısaca kurdu kuşu her türlü hayvanın doğada uyguladıkları sistem avlanmaktan doğumdan yavrularını büyütmelerine kadar bilinçli eylemleri insan tarafından oluşturulan kavram "ahlak din" temelli olması bunu kavrayamadım üstteki cümleni de öyle. bu kavram güçlü ve yetkisi olan bireylerle doğup içi doldurulmadı mı? ben ahlak temmelli eleştiriyi ne yaparak yapıyorum? kendimi görmeme yardımcı olmanı rica edeceğim.
Go to Top of Page

bozadi


12183 Mesaj Göndermiş

Mesajın Eklenme Tarihi - 20/03/2019 :  21:07:54  Kullanıcı Bilgilerini Görüntüle  Alıntı Ekle
Anlamlandıramadığını söylediğin ilk cümlemle ilgili olarak:

Yanlış anlamadıysam ahlak kavramına, ahlakçılığa, ahlaki değer yargılarına dair olumsuz bir eleştiri yaptın. Ben de senin “ahlakçılığı” eleştirirken “ahlakçılık” yaptığını, yani olumsuz eleştirdiğin şeyi kendin de ifa etmekten kaçınamadığını söyledim. Ahlakçılığın “kötü” ve/veya “yanlış” olduğunu düşünmek de ahlaki bir yargılamadır, ahlaka/etiğe dayalı bir yargılamadır. Ama senin kastettiğin şeyi yanlış anlamış olabilirim, sazanlık yapmış olabilirim. Belki de sen sadece “ahlak” kelimesinin çağrışımlarına yaptın o eleştirileri. Yani örneğin belki etiğe, etikçiliğe karşı değilsin, hatta destekliyorsun ama özellikle yaygın dinsel bağlamda kullanıldığı şekliyle “ahlak” terimine ve ilk çağrışımlarına karşısın.

İkinci cümlemle ilgili olarak:

Sen şunu söylemiştin:

Eklenti:
insanda gerçekten doğştan geldiğine inandığım hatta köpeklerde de görmüştüm belkide hayvanlarda da vardır utanma duygusu yapılan eylemin başkasını rahatsız edeceği üzeceği bir duruma karşı ya da bireyin kendisinin içinde bulunduğu duruma karşı gösterdiği ruhun istemsiz reaksiyonu vardır elinde olmadan gelişen mahçubiyet çekinme utanma adı her neyse işte ben insanı dizginleyen şeyin ahlak ya da din değil o duygu olduğunu düşünüyorum
işte senin bu açıklamada dikkat çektiğin, hem insanda hem de örneğin köpeklerde olduğunu söylediğin davranışın veya tutumun, aşağı-yukarı pozitif kökenli sayılabilecek ahlaki/etik bir tutum olduğunu düşünüyorum.

Go to Top of Page

bona fide


542 Mesaj Göndermiş

Mesajın Eklenme Tarihi - 23/03/2019 :  01:35:58  Kullanıcı Bilgilerini Görüntüle  Alıntı Ekle
hala bi şey anlamadım dermişim. şaka şaka )).

konuya dair şu cümlende;

İşte “ahlak” dediğimiz zaman, Varlık yolunda yürümekle Yokluk yolunda yürümek arasındaki tercihi, seçimi kastediyoruz. “İyilik” ve “kötülük” dediğimiz şeyin özü budur.

politik ekonomik ve güncel yaşamda kavram içeriği haksızlıklarla sınıflandırmalarla boşaltıldığı için ki pozitif ayırımcılığıda bu haksızlıklara eklemeliyim sonuçta onore edilenin olduğu yerde mutlaka yerilen ve görmezden gelinen vardır. başkası bunu olumlasada ben hazmedemiyorum. nasıl ya ne hakla onlar şöylede bunlar böyle sen kimsin sesleri içimden tabi. ve evrensel demişsin ya yine aslında mega ultra yani yaşam öncesi olduğu, bedenlenmeden önce ruhun yüksek benlikten aldığı alt bilincimizde saklı fark edilmeyi keşfedilmeyi bekleyen perdeyi aralayanların bildiği tüm o bilinçlilik hali ve ruhumuz bilinçsizce reaksiyon gösteriyor erdemsiz herhangi duruma utanma mahçubiyet dediğim şey bu olsa gerek. yüksek benlik bunun erdemsizlik olduğunun farkında zaten uyanmadığımız halde tepki veren otomatik davranış. yoo dostum buna ahlak diyerek küçültmeyelim erdem daha ağır ve saygın durur bence ki oda sistemdeki büyükbaşların ya da bireylerin keyfine göre değil var olan herşeye yaklaşımı kapsar. bazen düşünüyorum tüm yaşayan insanlık bir anda perdeyi aralasa saklanacak delik ararız korkunç bir utanç ve eziklik içinde ki buna rağmen olaylara yaklaşımda ne diyeceğimi bilemez noktasındayım. uykuya yatmadan önce hayıflanan köpek modunda keşke o bana hoşt dediğinde bende ona hav deseydim hatta ne deseydim sayıklamasındayım.
Go to Top of Page

fidelista


746 Mesaj Göndermiş

Mesajın Eklenme Tarihi - 28/10/2021 :  23:34:44  Kullanıcı Bilgilerini Görüntüle  Alıntı Ekle
Din de ne kadar ahlak olduğuna dair bir video dostlar.

Go to Top of Page

bozadi


12183 Mesaj Göndermiş

Mesajın Eklenme Tarihi - 29/10/2021 :  15:20:53  Kullanıcı Bilgilerini Görüntüle  Alıntı Ekle
Genel olarak dinlerin ve özel olarak İslamın yozlaşmış, negatif yönlerini ifşa etme konusunda Yakup Deniz'in çok takdire değer bir çabası olduğunu düşünüyorum. Mesele bazı bakımlardan çok karmaşık ve sorgulama/aydınlanma çabalarından biri de Yakup Deniz'in yaptığı şey. Ama Mevlana ve Yunus Emre gibi son derece pozitif eğilimli nice "Müslüman" insanın mücadelesini de dikkate almak gerek. İslam dinini veya anlayışını pozitif yönde evriltmek için "içeriden" verilmiş büyük mücadeleler de oldu. Ve o veya bu şekilde bu ülkenin ezici çoğunluğu ve dünya genelinde yaklaşık iki milyar insan var bu dine bir şekilde mensup olan. İslamın da Müslümanların da binbir türlüsü var, en pozitifinden en negatifine uzanan. "Kıyamet" kopup da (büyük dönüşüm gerçekleşip de) dünya 4y'ye geçene kadar, İslam dahil olmak üzere "din" ideolojileri bir şekilde devam edecek gibi görünüyor.

İslam da dahil olmak üzere dinsel inançların gayet faydalı yönleri de var bana göre. Bir yanda dinci faşizm ile diğer yanda egemen dünya biliminin ve tıbbının ardındaki materyalist faşizm arasında çok büyük bir fark görmüyorum şahsen.
Go to Top of Page

fidelista


746 Mesaj Göndermiş

Mesajın Eklenme Tarihi - 29/10/2021 :  22:01:47  Kullanıcı Bilgilerini Görüntüle  Alıntı Ekle
Eklenti:
Orjinal Mesajı Ekleyen bozadi

Genel olarak dinlerin ve özel olarak İslamın yozlaşmış, negatif yönlerini ifşa etme konusunda Yakup Deniz'in çok takdire değer bir çabası olduğunu düşünüyorum. Mesele bazı bakımlardan çok karmaşık ve sorgulama/aydınlanma çabalarından biri de Yakup Deniz'in yaptığı şey. Ama Mevlana ve Yunus Emre gibi son derece pozitif eğilimli nice "Müslüman" insanın mücadelesini de dikkate almak gerek. İslam dinini veya anlayışını pozitif yönde evriltmek için "içeriden" verilmiş büyük mücadeleler de oldu. Ve o veya bu şekilde bu ülkenin ezici çoğunluğu ve dünya genelinde yaklaşık iki milyar insan var bu dine bir şekilde mensup olan. İslamın da Müslümanların da binbir türlüsü var, en pozitifinden en negatifine uzanan. "Kıyamet" kopup da (büyük dönüşüm gerçekleşip de) dünya 4y'ye geçene kadar, İslam dahil olmak üzere "din" ideolojileri bir şekilde devam edecek gibi görünüyor.

İslam da dahil olmak üzere dinsel inançların gayet faydalı yönleri de var bana göre. Bir yanda dinci faşizm ile diğer yanda egemen dünya biliminin ve tıbbının ardındaki materyalist faşizm arasında çok büyük bir fark görmüyorum şahsen.




Eskiden ben şöyle düşünüyordum ;İşidçiler,Taliban gibi uç şekilde dini yaşayanlar kendi kafa yapıları gereği dini yanlış kötü yorumluyorlar,şimdi anlıyorumki
en orjinal müslümanlar İşidçilerdir,Taliban üyeleridir bunlar bu açıdan samimi dürüstler.Kuran'ı okuyup ne yazıyorsa uygulamaya çalışıyorlar.Geri kalanlar dinin kendilerine uygun istediği kısımlarını kısmen alıp uyguluyorlar,bu yüzden İşid kafalılar Mevlana'ya Moğol ajanı der ,eşcinsel der gözden düşürmeye çalışır.Hacı Bektaşı Veli ,Mevlana ,Yunus Emre gibi hümanist gelişmiş kişiler batınılik dediğimiz metafizik manada derinleşmiş şeriata takılmamışlardır bazende şeriat dışı davranmışlardır,ama din bu değildir orjinal din bu değildir,örneğin Hacı Bektaşi Veli'nin kadınlara verdiği kıymet orjinal dinde yoktur (öğle olduğunu iddia ederler ama bana göre gerçek değil) .Dindar kimselere özellikle Anadoluda halkın dindarlığına diyecek bir şeyimiz yok onlar yobaz vahşi araplardan aldıklarını kendilerince pozitif yorumlamışlardır,yumuşatmışlar makul hale getirmişlerdir ama günümüzdeki okumuş yazmış siyasal islamcı kesim farklıdır onlar en orjinal öğretiye dönmek istiyorlar bu açıdan haklılar ama orjinal öğretide sıkıntı var.
Radikal islamcılara göre yeryüzünde Allah'ın hükmü sürüp tüm yeryüzü müslüman olacak kabul etmeyen herkes yok edilecek bunu dillerinin altından çoğu çıkarıp açıkça söylemiyor.Anadolu'nun köyünde yaşayan gariban dindar vatandaşımız onların ölçülerine göre müslüman sayılmaz. Zaten şimdiki yönetimin toplumu dönüştürme çabası bundan dolayıdır.
Go to Top of Page

Tgur


1839 Mesaj Göndermiş

Mesajın Eklenme Tarihi - 30/10/2021 :  07:57:36  Kullanıcı Bilgilerini Görüntüle  Alıntı Ekle
Yine aynı şeyi yapıyorum ileride yayınlayacağımdan bir demet,konu üzerine varsayımlar yumağı,


YORUMLAR XII

(L) Tamam. Sıradaki soru: Behe'nin “Darwin'in Kara Kutusu” adlı kitabını okudum, ardından da “The Edge of Evolution” (evrimin sınırı). Peşpeşe okudum. Harika kitaplar! Temel olarak keskin bir jiletle Darwin'in rastgele mutasyon ve doğal seleksiyonla evrim teorisini klinik ve verimli bir şekilde kesip inceliyor. Akıllı Tasarım hakkında konuşuyor, ancak bir tasarımcı hakkında fazla birşey söylemiyor. Yani, tasarımcı hakkında çok şey söylüyor ama türünü, ne ya da kim olduğunu belirtmiyor. Sonuna kadar kesinlikle bilimsel kalıyor. Ancak bunu okurken düşündüğüm şey şu ki, özellikle boyutlar, yoğunluklar, 4B (BH ve KH) gibi kavramları olan Kasyopya kozmolojik perspektifi açısından, kitapta anlatılanlar çok anlamlıydı. Devam eden genetik manipülasyonlar ve bu genetik manipülasyonları yapmak için zamanda ileri geri yapılan yolculukların, 4KH tiplerinin insan ırkı üzerinde kullandığı numaralardan biri olduğunu birçok kez anlattınız. Bu genetik manipülasyonların gerçekleştiği 4B laboratuarların olduğunu söylediniz. Kaçırmanın nasıl yapıldığından, ruh çıkarma gibi yapıldığından bahsettiniz: ruh 4. yoğunluğa alınıyor, 4B “maddesinde” bir beden moleküler olarak yeniden yapılıyor, 4B'deki bu beden üzerinde çalışmalar yapılıyor, sonra bu beden dağıtılıyor ve ruh veya bilinç yoğunluk perdesinden geçirilerek geri gönderiliyor. Bu bilincin taşıdığı manipülasyon modeli, 3B dünyadaki beden içine koyulduğu zaman, içerdiği değişiklikler veya manipülasyonlar gerçekleşiyor. Yani, bunun nasıl olduğu hakkında bir fikrim var ve belki bu sormam gereken bir soru değil, ama... Gerçekten sormam gerekiyor: Bu nasıl oluyor? Bunu nasıl yapıyorlar?!
C: 4B'nin, düşüncenin yaratma gücüne sahip olduğu bir alem olduğunu hatırlayın. Bir zihin, ki burada sizin zihin olarak anladığınızdan çok daha fazlasını kastediyoruz, bir yapı veya yapılması gereken birşey hakkında düşündüğünde, bir bakıma kendisini toplar. Daha sonra bu yapı yoğunluk perdesinden geri gönderildiğinde, “fikir”, sizin gerçekliğinizdeki eşleşen öğeleri kendine çeken bir şablon işlevi görür ve organik montaj süreci gerçekleşir. Cansız maddenin bile minimal bir eşleme bilinci olması sayesinde gerçekleşir bu.
S: (Andromeda) Sanırım bunu birkaç kez okumam gerekecek...
(Artemis) Aynı yöntem soğuk algınlığından kurtulmak için de kullanılabilir mi?
C: Henüz 4B'de değilsiniz.
---------------------------------------------------------------------
C: Üç test vakasının gelişim yollarını dikkatlice düşünün. Önce Yahudilik. Bir kuyruklu yıldız / fırtına tanrısına tapınmaya yönelik geniş çaplı bir kült olarak başladı. Varını-yoğunu kaybetmiş bir halkın ihtiyaçlarını karşılayacak ve aralarında dayanışmayı teşvik edecek şekilde yeniden düzenlendi. Hristiyanlığın ikili bir başlangıcı oldu. Birincisi apokaliptik bir hoşgörüsüzlük ve şiddet kültüydü. İkincisi, merhamet dolu olağanüstü bir adamın hayatına dayalı bir ruhsal dönüşüm mesajıydı. İslam ise bu ikisinin en kötü yönlerinin bir karışımı. Tam bir sahteliğin içinde nasıl herhangi bir pozitif unsur olabilir?

-------------------------------------------------------------------

Birinci bölümde organik maddenin 4B deki yaratma gücü ile hazırlanışı ve onun yoğunluk perdesinden 3Y e gönderidikten sonra şablon olarak kullanılarak bulunulan yoğunluktaki eşleşen öğelerle yeni yaratımlar oluşur,

Bu bölümdeki anlatımla ikinci bölümdeki dinler planlanması ve topluma yerleştirilmesi ne alaka diye sorular gelir,doğaldır,anlatmaya çalışalım ,

Dinlerin Atlantis macerasında Belial oğulların yani KH nın üstün gelip başlangıçta ırksal olanın sonra Birin Oğulları ve Belial Oğulları diye ayrışan halin monoteizm ve dinler başlangıcına dönüşmesini evvelce K.dan aktarımlarla işlemiştik,

Atlantis uzun zaman aralıkları ile 3 defa battıktan sonra dünyanın çeşitli yerlerinde dağılmış veya bulunanlar diyelim, zira Atlantis çok geniş bir bölümde dünyada yayılmış halde imiş, monoteizm ve dinler yukarıdaki ikinci bölümde K.anlatımı ile belirlenen şekil ile oluşmuş halen devam etmekte,

4B deki yaratım gücünü ele alan KH halinin dünyadaki organik madde teşekkülüne benzer yeni sosyal oluşumlarda endike olmasını izah edebiliriz ,

Çünkü KH oluşumu daha üst yoğunluklara ulaşmayı değil dünya zevklerine adapte olmayı ve yaşamı bu zevklerin zaman ve mesafe olgusu içinde devamlı tadılmasını isteyen anlayışın sürmesi üzerine konumlamayı seçmiştir,

Bu KH halinin devamı için birilerini veya bir şeyleri tabulaştırma böylece kişinin esasta parçalı ruh olarak taşıdığı o herşeye kadir gücü yozlaştırma, indirgeme (DNA üzerinde oynayarak tanrıların hizmetkarı haline getirerek ) ve bunu yılan kardeşliği usullerini kullanarak pekiştirmek birbirine düşmanlaştırıp çatışmayı esas alan sosyal halin devamını sağlamak,

Bu çatışmalardan çıkartılan negatif, olumsuz çıkarımları 4B deki KH güçlerine besin olarak kullanarak,

Bu noktada evvelden beri zihnimizi kurcalayan 3B deki bu olumsuz çıkarımlar 4B de KH bölümüne nasıl besin olur cevabını da biraz daha açmış oluyoruz, olayı 3B düşünüşü ile çözemeyiz,

Ancak pozitif veya negatif oluşumların bir taraflardan takviye destek görmesi gerek şeklinde ham düşünceleri sergileyebiliriz ,olumsuz olmak için olumsuz enerjilerin bir taraflardan akması gerek,

Sürülerin çoğunlukla beraber hareket ettiği 2Y davranışını ve buna uyan O.P. lerin ruh havuzundan destek aldıklarını düşünün,

Ve bütün bu hallerin ilkel ruh hareketleri olduğunu düşünerek değerlendirin, yukarıları üst ruh hallerine değil kök noktalara inme isteği, fizikseli istemek ve devamlı onda kalma arzusu,

Buradan da arzulu düşünmeyiniz şeklinde K.larda sık sık belirtilen adeta ağzımıza biber sürmek gibi acı hallerin geleceğini bildiren tavsiyeler, zira çoğunlukla arzularımız fiziksel üzerine,

Üst ruh hallerine dönük olumlu bazda 3Y e ait fiziksel zevk dışı istekler ise arzu değil dua olarak tanımlanıyor onlar direkt 6Y e gider,


Edited by - Tgur on 30/10/2021 08:48:54
Go to Top of Page

bozadi


12183 Mesaj Göndermiş

Mesajın Eklenme Tarihi - 30/10/2021 :  19:08:47  Kullanıcı Bilgilerini Görüntüle  Alıntı Ekle
Eklenti:
Orjinal Mesajı Ekleyen fidelista

Eskiden ben şöyle düşünüyordum ;İşidçiler,Taliban gibi uç şekilde dini yaşayanlar kendi kafa yapıları gereği dini yanlış kötü yorumluyorlar,şimdi anlıyorumki en orjinal müslümanlar İşidçilerdir,Taliban üyeleridir bunlar bu açıdan samimi dürüstler.Kuran'ı okuyup ne yazıyorsa uygulamaya çalışıyorlar.Geri kalanlar dinin kendilerine uygun istediği kısımlarını kısmen alıp uyguluyorlar,bu yüzden İşid kafalılar Mevlana'ya Moğol ajanı der ,eşcinsel der gözden düşürmeye çalışır.Hacı Bektaşı Veli ,Mevlana ,Yunus Emre gibi hümanist gelişmiş kişiler batınılik dediğimiz metafizik manada derinleşmiş şeriata takılmamışlardır bazende şeriat dışı davranmışlardır,ama din bu değildir orjinal din bu değildir,örneğin Hacı Bektaşi Veli'nin kadınlara verdiği kıymet orjinal dinde yoktur (öğle olduğunu iddia ederler ama bana göre gerçek değil) .Dindar kimselere özellikle Anadoluda halkın dindarlığına diyecek bir şeyimiz yok onlar yobaz vahşi araplardan aldıklarını kendilerince pozitif yorumlamışlardır,yumuşatmışlar makul hale getirmişlerdir ama günümüzdeki okumuş yazmış siyasal islamcı kesim farklıdır onlar en orjinal öğretiye dönmek istiyorlar bu açıdan haklılar ama orjinal öğretide sıkıntı var.
Radikal islamcılara göre yeryüzünde Allah'ın hükmü sürüp tüm yeryüzü müslüman olacak kabul etmeyen herkes yok edilecek bunu dillerinin altından çoğu çıkarıp açıkça söylemiyor.Anadolu'nun köyünde yaşayan gariban dindar vatandaşımız onların ölçülerine göre müslüman sayılmaz. Zaten şimdiki yönetimin toplumu dönüştürme çabası bundan dolayıdır.
Bu mesajındaki görüşlerin çoğuna katılıyorum. Kuran'a uyum itibariyle Işid'in "en orijinal Müslüman" olduğu görüşüne pek katılamıyorum çünkü Kuran'da birbiriyle çelişkili pek çok çeşit bilgi/öneri var görebildiğim kadarıyla. Kuran'ın tamamının veya tamamına yakınının şeytani bir terör örgütü mantalitesini desteklediğini sanmıyorum. Evet, bence de negatif içerik doğrudan veya dolaylı şekilde daha fazla ama aşağı-yukarı pozitif olduğu varsayılabilecek şeyler ve elastik denebilecek, her iki kutbiyete çekilebilirliği olan bir sürü “gri” içerik de var bana göre. Senin de belirttiğin gibi iş bireylerin (Müslümanların) kendi kutbiyet eğilimlerine kalıyor en nihayetinde.


Eklenti:
Orjinal Mesajı Ekleyen Tgur


---------------------------------------------------------------------
C: Üç test vakasının gelişim yollarını dikkatlice düşünün. Önce Yahudilik. Bir kuyruklu yıldız / fırtına tanrısına tapınmaya yönelik geniş çaplı bir kült olarak başladı. Varını-yoğunu kaybetmiş bir halkın ihtiyaçlarını karşılayacak ve aralarında dayanışmayı teşvik edecek şekilde yeniden düzenlendi. Hristiyanlığın ikili bir başlangıcı oldu. Birincisi apokaliptik bir hoşgörüsüzlük ve şiddet kültüydü. İkincisi, merhamet dolu olağanüstü bir adamın hayatına dayalı bir ruhsal dönüşüm mesajıydı. İslam ise bu ikisinin en kötü yönlerinin bir karışımı. Tam bir sahteliğin içinde nasıl herhangi bir pozitif unsur olabilir?
-------------------------------------------------------------------
K'ların bu açıklaması bana "şok edici" gelmişti doğrusu ve hala da bir ölçüde öyle geliyor ama doğru olduğunu veya olabileceğini düşünüyorum. Yalnız, İslamın kuruluş şeklinde "tam bir sahtelik" olduğu beyanı, zaman içinde gelişen İslam kültüründe hiçbir doğruluk, hakikat, gerçeklik, pozitiflik olmadığı anlamına gelmiyor. Bu ikisini ayırt etmek gerek. Bu bağlamda örneğin (tek örnek de olmamak üzere) özellikle tasavvuf çemberinde epeyce hakikat bilgisi içeren şeyler ortaya konduğu anlaşılıyor, ki K'ların İbni Arabi'ye yaptığı göndermeleri de hatırlamak gerek bu bağlamda.
Go to Top of Page

bozadi


12183 Mesaj Göndermiş

Mesajın Eklenme Tarihi - 30/10/2021 :  19:24:22  Kullanıcı Bilgilerini Görüntüle  Alıntı Ekle
İslamda veya Müslümanlarda "pozitif" eğilimin sadece tasavvufa özel olduğunu düşünmediğim gibi, tasavvuf adı altında geçen herşeyin pozitif amaçlı olduğunu da düşünmüyorum. "Tasavvufçu" sıfatı taşıyıp gayet şeytani eğilimlere sahip olunabileceği gibi tasavvuftan hiç hoşlanmayan Müslümanlar arasında genel itibariyle pozitif eğilimli denebilecek bireyler olduğundan şüphe duymuyorum. İslam da dahil olmak üzere "dinsel inançların" gayet pozitif bazı etkilerinin de olduğu görüşümü tekrarlamak istiyorum. K'ların da dediği gibi, bir yönden "tüm inançlar" faydalıdır.
Go to Top of Page

Tgur


1839 Mesaj Göndermiş

Mesajın Eklenme Tarihi - 31/10/2021 :  09:52:04  Kullanıcı Bilgilerini Görüntüle  Alıntı Ekle
S: (L) Şamanistik öğretilere göre bir kişinin hayvan ruhları veya rehberleri olabilir. Bu doğru mu?
C: Kısmen. Eğer bunlara sahip olduğunuza inanırsanız sahip olursunuz.
S: (L) Eğer bunlara inanmak bunu gerçek kılıyorsa, bu inanç faydalı mı?
C: Tüm inançlar bir seviyede faydalıdır.
S: (L) Nasıralı İsa hayvan ruhlarına veya totemlere inanıyor muydu?
C: Hayır.
S: (L) Bu yalnızca New Age’in bir batıl inancı tekrar calandırması mı?
C: Şamanizm subjektiftir ve sınırlar. Kertenkele telkini.

----------------------------------------------------------------------

S:(B) Dünya’nın çeşitli yerlerinde Bakire Meryem’in görünmesi olaylarının herhangi birinin ardında Kertenkeleler var mı?
C: Evet. Hepsi.
S:(B) Bunun ardındaki sebep nedir?
C: Bilginin parçalanmasına yönelik saptırma ve dezenformasyon yayılıyor ve böylece daha fazla kişi saldırıya açık hale geliyor.
S:(L) “Eski dinlerdeki” cehennem veya araf inancı gibi inançların propagandası insanları çok savunmasız bir noktaya sürüklüyor, çünkü bu durumda insanlar suç ve günah düşüncelerine ve böylece de düşünce kontrolü ve şiddete daha açık hale geliyor.
C: Evet.

----------------------------------------------------------------------

S: (L) F ’nin zihni programlandı mı?
C: Evet.
S: (L) Kim tarafından?
C: Biz.
S: (L) Başka bir defasında Griler tarafından da programlandığını söylemiştiniz...
C: Evet.
S: (L) Ne için?
C: Kendini yok etmesi için.
S: (L) Kanal olmaya devam etmesi bu yüzden mi önemli?
C: Evet.
--------------------------------------------------------------------
S: (L) Kanallama yaptıklarını sanan pek çok kişinin aslında sadece dünyevi ruhlarla temas kurduklarını düşünmekte haklı mıyım
C: Bazen.
S: (L) Işığa gitmiş olan ölülerle iletişim kurmak mümkün mü?
C: Bazen.
S: (L) Sorular sorabilmeleri için başka insanlar buradayken bunu yapmamız mümkün olabilir mi?
C: Evet.

----------------------------------------------------------------------

Evvela hiç bir kimse veya kanal ,otorite, güç her şeyi bilen değildir, bunu sınırsızlığını, bilinmeyenin genişliğini tarif etmek mümkün değildir, evvela bunu vurgulamalıyım, bir yerlerde saplanıp kalıp olaylara bakan anlamaya çalışan hali o perspektife göre sabit açılar altına sokmak kişinin zihni gelişimini durdurur,

Yukarıda podbori tarzında aktarımlar sundum ,Bozadi dostumun hatırlattığı K.ların "bütün inançlar faydalıdır" sözü üzerine ,

Takıntı değil ama bazı bilgilerin doğruluğu üzerine sabitlenip var oluşu sorgulama bilgi yolunda gidenlerin serüveni içinde asli bir yoldur,

Bilgilenme macerasında bir çok yollara girip kendimizi o yönden güçlendirmeye çalışmışızdır ,bu yollarda dezenformasyonlar aldatılar olanları ve bunlara bağlı çarpık değerlendirmeler mutlaka olmuştur,

Yukarıda dinlerin doğuşu ve üzerinde olanlar hakkında çok şey söylemeye çalıştık ve kıymetli dostlar yorumlarını sergiledi,

Olayın kanal işi etrafında şekillendiğini görmekteyiz, üst yoğunluklarla irtibat olmadan yaşadığımız bu 3Y de nasıl paranormal bilgiler denilen ve çoğunlukta yaklaşılmaya korkulan bilgileri almaya özümsemeye çalışırız,

İzahı bu işte hemen hemen her şeyin mevcut alıcı antenleri var insandaki alıcı verici antensel işlerin proteinlerin antenlerinden başlayıp beyindeki özel "von oconoma" hücrelerin yapısına kadar bol bol inceledik ,kısaca her şey antenlerini senkronize ettiğinde üst yollara bağlanabilir,

Bu işe insan bazında iken kanallama diyoruz ve onun hakkında da çok konuştuk, uzatmadan kanal her ilgilenen tarafından kullanılabilir burada BH nın olduğu kadar KH nın da rolü var yani her ikisi kendi emellerine uygun kullanabilirler ve bu işi "denge" denen o harikulade fenomen veya gerçeklik üzerinde mütalaa etmeliyiz,

İşte bu yoğunluktaki insanlar üzerinde yani burayı seçmişler üzerinde bu iki kutup rahatça girip çıkarlar, işin özeti bence budur,

Bir tarafta bu fiziki alemi devam ettirip ebedi olarak yaşamı yapıştırma yolunda olanlarla bunu her şey olmadığını anlatmaya yönelik sadece bilgi vererek 6Y den seslenen BH unsurları var ,KH tarafından lanse edilen ve pek tutan dinler programında her iki taraf da endike yani etkin olmayı tutturmuşlardır,

Konu bu işi fark etmeye doğru uzanır ,bazı peygamberler gurular v.s. yoluyla açılan kanallarda her iki taraf amiyane tabir ile at koşturmuşlardır, onun için bazılarının sufilerin monoteizmi de pek sarsmadan ama bazen onu da boş veren çıkarımları olmuştur,
"Enel hak" "Vahdedi Vücut" "Bir ben var benden içre" "Panteizm""Her ne ararsan kendinde ara" ilh.

Diğer yandan K. celselerini bizlere kazandıran Laura ve ekibinin başlangıçta ruh seansları ile oldukça uzun zamanlar geçirdiklerini hatırladım ,o nedenle en son bahsettiğim bazı kıymetli dostların önerdiği "Kardec" filmi üzerinde ve onun kahramanının sipitritualizmi belirli ve anlaşılan üniversitelerde kürsü sağlayan bir konuma sokmaya çalışma gayretlerinin gayet yerinde olduğunu vurgulamak için ,kanal işinin detayları hakkında dokunmak için en son aktarımı yaptım,

Neticede uğraştığımız konular ve gerçeği bulma çabalarımız yerinde ve insanı ruhen yücelten tavırdadır..


Edited by - Tgur on 31/10/2021 12:49:19
Go to Top of Page

STT


23 Mesaj Göndermiş

Mesajın Eklenme Tarihi - 26/07/2022 :  17:00:40  Kullanıcı Bilgilerini Görüntüle  Alıntı Ekle
Din ve ahlak ikisi de birbirinden tamamen farklı kavramlar. Dolayısı ile ikisinin de bir bütünü tamamladığını düşünmek hatalı olur.
Go to Top of Page
   Mesaj Sonraki Konu  
 Yeni Konu Aç  Konuya Cevap Ver
Forum Seç:
Başkalarına Hizmet Forumu © Celse veya diğer içerikleri farklı ortamlarda paylaşırken lütfen kaynak belirtiniz Yukarıya git
Snitz Forums 2000
Bu sayfa 0,11 saniyede oluşturuldu.