Yazar |
Mesaj  |
|
bozadi
    
12286 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 07/12/2022 : 19:58:17
|
Konuyla ilgili Ra Bilgileri'nde geçen açıklamalardan bazıları:
Eklenti:
RA: Yüksek Benlik ise üçüncü yoğunluk derecesi deneyimlerinden süzülüp gelenleri (bu deneyimlerin sağladığı öz bilgiyi) inceler ve daha ileri deneyimleri programlar. Bu aynı zamanda dördüncü, beşinci ve altıncı yoğunluk dereceleri için de geçerlidir.
Varlığın tüm deneyimleri toplamının idrakinde olan Yüksek Benlik, gerektiği biçimde öğrenilmemiş deneyimleri düzeltmeyi başarması ve -sizin de dediğiniz gibi- daha sonraki yaşam deneyimlerini programlaması konusunda varlığa yardımcı olur.
SORU: O halde Yüksek Benlik, bizim anladığımız şekliyle gelecekte bulunuyor ve oradan fonksiyon görüyor. Yani, benim Yüksek Benliğim, benim “gelecek” olarak kabul ettiğim bir noktada bulunuyor ve oradan iş görüyor. Öyle mi?
RA: Sizin uzay/zaman’ınız açısından doğrudur.
SORU: O zaman, Yüksek Benliğim benim için gelecekte neler olacağını bildiği için, şimdi neye gereksinim duyulduğunu bilme açısından çok büyük bir avantaja sahip. Öyle mi?
RA: Bu doğru değil, çünkü böylesi özgür iradenin ortadan kaldırılması olurdu. Yüksek Benlik, altıncı yoğunluk derecesinde öğrenilen derslerin bilincindedir (bu yoğunluğun bilincine sahiptir). Varlığın tekâmül hızı da, onun (Yüksek Benlik) tarafından oldukça iyi anlaşılmaktadır. Yüksek Benliğe erişmek için yapılması gereken seçimler akıl/beden/ruh bileşiminin kaynağında zaten vardır.
Bunun için Yüksek Benliği, ulaşılacak yeri (hedefi) gösteren bir haritaya benzetebiliriz; yollar ise çok iyi bilinmektedirler, bu yolları sonsuz zekâ, zeki enerji vasıtasıyla çizmiştir. Ama, Yüksek Benlik sadece dersleri -ve eğer isterse önceden hazırlanmış birkaç kısıtlayıcı koşul- programlayabilir. Kalanı ise tamamen her varlığın özgür iradesiyle yaptığı seçimlerdir. Bilinenle bilinmeyen arasında kusursuz bir denge vardır.
RA: … Yüksek Benlik, altıncı yoğunluk derecesi içinde oldukça ilerlemiş, yedinci yoğunluk derecesine doğru gitmekte olan bir varlıktır.
SORU: Her varlığın Yüksek Benliği altıncı yoğunluk derecesinde midir?
RA: Evet. Bu yedinci yoğunluk derecesine yaklaşırken her varlığın kendine karşı bir onur/görev’idir.
SORU: Bunu doğru anladığımdan emin olmak istiyorum. Biz belli bireylerden söz ettik. Örneğin, daha önceki bir temasımızda George Patton’dan söz etmiştik. O halde, yaklaşık kırk yıl kadar önce kendisi burada enkarneyken, onun Yüksek Benliği altıncı yoğunluk derecesinde bulunuyordu, öyle mi?
RA: Evet. Bu noktada, her varlığın, gerektiğinde kendisini içsel olarak desteklemeleri için yardıma çağırabileceği birkaç varlığa sahip bulunduğunu kaydetmemiz gerekiyor. Bunların herhangi birini varlık, akıl/beden/ruh bileşimi bütünlüğü olarak kabul edebilir. Ama durum böyle değildir. Akıl/beden/ruh bileşimi bütünlüğü, olabilecek her şeye ait idrakin (sınırları) belirsiz bir toplamıdır. Yüksek Benliğin kendisi de zaten akıl/beden/ruh bileşimi bütünlüğü’nün bir projeksiyonu ya da tezahüründen ibarettir. Bu tezahür, bir devrenin enkarne olunmadığı bölümünde (madde ötesi alemde) veya enkarnasyon sırasında, akıl/beden/ruh ile iletişim kurabilir; kurabilir diyoruz, çünkü bu ancak akıl ağacının köklerine giden uygun yollar ya da kanallar açıksa mümkün olabilir.
SORU: Bu kanallar meditasyon yoluyla açılabilir ve yoğun kutuplaşma da buna yardım eder. Doğru mu?
RA: Kısmen doğrudur. Yoğun kutuplaşma mutlaka bir varlıkta Yüksek Benliği’yle temas kurma isteği ya da gereksinimi geliştirmez. Her yaşam deneyimi yolu kendine özgüdür. Ama eğer kutuplaşma varsa, istek de büyük oranda artar; ya da bunun tam tersi olur, yani kutuplaşma yoksa, istek de büyük oranda azalır.
SORU: Bir örnek olarak Himmler adıyla bilinen varlığı ele alalım. Sizin verdiğiniz bilgiye dayanarak, Himmler’in Yüksek Benliği’nin altıncı yoğunluk derecesinde bulunduğu sonucunu çıkarıyoruz; ama Himmler’in negatif yolu seçtiği söylendi. O zaman Himmler’in Yüksek Benliği de altıncı yoğunluk derecesinin negatif konumunda mı bulunuyordu? Bu kavramı biraz daha genişletebilir misiniz?
RA: Yüksek Benlik aşamasına (tezahürüne) erişebilmiş hiçbir negatif varlık yoktur. Bu (Yüksek Benlik olarak) tezahür, altıncı yoğunluk derecesinin sonlarına doğru yaklaşmış bir akıl/beden/ruh bileşimi bütünlüğü’nün onur/görevi’dir. Negatif eğilimli akıl/beden/ruh bileşimleri bu açıdan büyük bir zorlukla karşı karşıyadırlar ve bizim bildiğimiz kadarıyla, bu zorluğu aşan negatif eğilimli bir varlığa daha hiç rastlanmamıştır. Bu zorluk, beşinci yoğunluk derecesini bitiren varlıkların artık bilgelik kazanmaları (bilgeliği kullanabilir duruma gelmeleri), ancak daha ilerleyebilmek için, bu bilgeliği eşit ölçüde bir sevgiyle birleştirmeleri zorunluluğundan kaynaklanmaktadır. Eğer negatif yolu izlemekteyseniz, bu sevgi/ışığı birleştirmeniz, birlik içinde kazanmanız çok ama çok zor bir şeydir. Bu yüzden, altıncı yoğunluk derecesinin başlarında, negatif eğilimli toplumsal bileşimler bu yönelimlerinden vazgeçerek altıncı yoğunluk derecesinin pozitif eğilimli yoluna atlamayı seçerler.
Onun için de, böylesi bir yardıma hazır olan herkese idrakini sunan Evrensel Ruh (Yüksek Benlik), daima pozitif yolu gösterir. Ancak, bireyin özgür iradesi her şeyden üstündür ve Yüksek Benliğin sunacağı her türlü rehberlik, bir akıl/beden/ruh bileşiminin kendi tercihine bağlı olarak, negatif ya da pozitif kutbiyette görülebilir.
SORU: O halde yine Himmler’i örnek olarak alırsak, 1940’ larda burada enkarneyken, onun Yüksek Benliği altıncı yoğunluk derecesinde pozitif eğilimli olarak mı bulunuyordu?
RA: Evet.
SORU: Himmler, 1940’lı yıllarda burada enkarne haldeyken, kendi Yüksek Benliği ile herhangi bir biçimde temas kurmuş muydu?
RA: Size burada negatif yolun ayrılıkçı bir yol olduğunu anımsatmak istiyoruz. İlk ayrılık nedir: Benliğin benlikten ayrılması… Himmler adıyla bilinen varlık, kendi iradesinin güçlerini ve kutuplaşmasının yeteneklerini kullanarak herhangi bir kaynağın rehberliğini aramak yerine, bu yaşamında edindiği ve önceki yaşamlarında kazandığı eğilimler tarafından da desteklenen, bilinçli güdülerinin gösterdiği yola gitmeyi tercih etti.
SORU: O halde Himmler altıncı yoğunluk derecesi negatifine eriştiğinde, Yüksek Benliği’nin pozitif eğilimli olduğunu keşfedecek ve böylece altıncı yoğunluk derecesi pozitif yoluna bir atlama mı yapacaktır?
RA: Dediğiniz doğru değildir. Altıncı yoğunluk derecesi negatif varlığı son derece bilgedir. Bu varlık kendisinin altıncı yoğunluk derecesi birliğini ifade edemeyişinden kaynaklanan ruhsal entropiyi görür ve gözlemler. Yaratan’ı sever ve bir noktada, Yaratan’ın sadece öz-benliği değil, aynı zamanda diğer benlikler (diğer varlıklar) de olduğunu idrak eder ve bilinçli olarak ani bir enerji uyumlaması yapar (enerjisini öteki kutba yönlendirir); böylece tekâmülüne devam edebilir.
SORU: Geçen celsede şöyle dediniz: “Benlik eğer oruç tutma katalizörünün nasıl çalıştığının ve programlama tekniklerinin yeterince farkında ve bilincindeyse, iradesini yoğunlaştırmak ve iman etmek sayesinde, oruç tutma, diyet ve diğer benzer bedensel disiplinlere gerek kalmaksızın da yeniden programlama yapabilir.” Üçüncü yoğunluk derecesi varlığının istenen dersleri öğrenmesini -ya da öğrenmeye çalışmasını- garanti etmek için Yüksek Benliğin kullandığı programlama teknikleri nelerdir?
RA: İrade ve imanın gelişmesi ya da beslenmesi için tek bir teknik vardır. O da dikkatini bir noktaya odaklamaktır. Sizin çocuk dediğiniz varlıkların dikkatlerini toplayabilme süreleri kısadır. İnsanlarınızın çoğunun ruhsal dikkat yoğunlaştırma süresi de bir çocuğunki gibidir. Onun için de, insanın her şeyden önce, dikkatini toplayarak istenen programlama üzerinde tutabilmeyi istemesi (bunun için irade sarf etmesi) gerekir. Bu sürekli yapıldığında iradeyi güçlendirir. Bütün bu faaliyetler ancak iman (inanç) var ise yapılabilir ve ancak o zaman bu disiplinden bir sonuç almak mümkün olabilir.
SORU: Altıncı yoğunluk derecesi ortalarından daha aşağı düzeylerde bulunan bütün akıl/beden/ruh bileşimlerinin altıncı yoğunluk derecesi ortalarında birer Yüksek Benlikleri vardır. Doğru mu?
RA: Evet.
SORU: Bu durumu şöyle açıklayabilir miyiz: Bir bireyin Yüksek Benliği, akıl/beden/ruh bileşimini bir dereceye kadar yönetir, yani onu deneyim kazanmak amacıyla daha aşağı yoğunluk derecelerinden geçirir; sonunda bu deneyimleri altıncı yoğunluk derecesinin ortalarında bulunan Yüksek Benliğe aktarır ya da bu (altıncı) yoğunluk derecesinde söz konusu deneyimleri birleştirir (sentez yapar). Doğru mu?
RA: Dediğiniz doğru değildir. Yüksek Benlik geçmiş benliklerini yönetmez (manipüle etmez). Mümkün olduğunca korur, istendiğinde rehberlik eder ama aslolan özgür iradedir. Özgür irade ile kaderciliğin görünürdeki aykırılıkları, gerçek eşzamanlılık (aynı zamanda değişik düzeylerde varoluş) diye bir şeyin varlığı kabul edildiğinde yok olur gider. Yüksek Benlik, o noktaya gelinceye kadar akıl/beden/ruh bileşiminin geçirdiği bütün deneyimlerin ve tekâmülünün bir sonucudur (nihai ürünüdür).
SORU: O halde karşımızda bütün yoğunluk derecelerinden geçerek sonuçta altıncı yoğunluk derecesinin ortasına varan uzun bir deneyimler yolu var ve bu yol tamamen özgür iradenin bir fonksiyonudur ve altıncı yoğunluk derecesi ortalarında Yüksek Benliğin bilincine varılması ile sona erer. Ama zaman bir illüzyon olduğuna ve zamanın ve uzayın birleşmesi ya da zaman olarak düşündüğümüz şeyin ortadan kalkması söz konusu olduğuna göre, Yüksek Benliğe erişilmesi ile sonuçlanan tüm bu deneyimler, bu tekâmül vuku bulduğu sırada mevcutturlar. Hepsi eşzamanlıdır, aynı zamanda vuku bulmaktadır. Doğru mu?
RA: Metafizik varoluş kavramlarını idrak etmenin büyük zorluk içerdiğini bildiğimiz için bu açıklamanın doğruluğu yanlışlığı üzerine konuşmaktan sakınmak zorundayız. Ancak, nasıl uzay/zaman’da sizin coğrafyanızda aynı anda bütün kentler, köyler fonksiyon görüyorlarsa, işlerini yapmakta olan varlıklarla dolu ve faal haldelerse, aynen zaman/uzay ‘da da tüm zamanlar aynı anda cereyan ederler. Yani benliğiniz için uzay/zaman ne ise zaman/uzay da odur.
|
|
bozadi
    
12286 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 07/12/2022 : 21:26:04
|
Ra'nın "Yüksek Benlik" kavramının, Maharaj'ın açıklamalarında "İçteki Guru" ve "Sadguru" şeklinde geçtiği görülüyor:
Eklenti:
M: Sizin öz varlığınız en yüce öğretmendir (sadguru). Dıştaki öğretmen (guru) yalnızca bir kilometre taşıdır. Sizinle birlikte hedefe yürüyecek olan ancak içteki öğretmendir; çünkü o hedefin ta kendisidir.
S: İçteki öğretmene kolayca erişilmiyor.
M: Madem ki o sizin içinizde ve sizinledir, bu ciddi bir zorluk olamaz. İçinize bakın, onu bulacaksınız.
S: Ben içime baktığım zaman, duyular ve algılar, düşünceler ve duygular, arzular ve korkular, anılar ve beklentiler buluyorum. Sonuçta, bir bulut içine gömülüyor ve hiçbir şey göremiyorum.
M: İşte bütün bunları gören de hiçbir şey görmeyen de içteki öğretmendir. Sadece o vardır, diğer her şey var gibi görünürler. O sizin özünüzdür (swarupa), sizin umudunuz ve özgürlük güvencenizdir o; onu bulun, ona sarılın, o zaman kurtulacak ve emin ellerde olacaksınız.
M: ... En büyük Guru sizin iç benliğinizdir (öz varlığınızdır). Gerçekten, o en yüce öğretmendir. Yalnız o sizi hedefinize götürebilir ve yalnız o, yolun sonunda sizi bekler. Ona güvenin, dıştaki bir Guru'ya ihtiyacınız olmayacak. Fakat yine onu bulma arzunuz güçlü olmalı ve engeller yaratacak ve kendinizi geciktirecek hiçbir şey yapmamalısınız. Acınma ve pişmanlıklarla enerji ve zaman yitirmeyin. Hatalarınızdan ders alın ve onları yinelemeyin.
M: ... Her zaman dışta bir Guru bulunmasa da, her zaman sadguru, içteki Guru vardır; içten doğru yol gösterir ve yardım eder. "Dış" ve "iç" sözcükleri görelidir, sadece bedene göredir; gerçekte hepsi birdir, dıştaki varlık sadece içtekinin projeksiyonudur.
M: Gönülde sükûnetle ve ebediyen parlayan en içteki ışık, gerçek Guru işte odur. Diğerleri sadece yolu gösterirler.
S: Ben içteki Guru ile değil, sadece yolu gösterenle ilgileniyorum. Guru olmadıkça Yoga'nın ulaşılmaz olduğuna inanan insanlar var. Onlar sürekli bir Guru'dan diğerine giderek doğru Guru'yu arıyorlar. Böyle Gurular'ın değeri nedir?
M: Onlar geçici, zamana bağımlı Gurulardır. Siz onları hayatın bütün yollarında görebilirsiniz. Sizin herhangi bir bilgi ya da hüner edinmek için onlara ihtiyacınız vardır. Zamana bağımlı Guru ebedi değildir. O amacını yerine getirir ve yerini bir sonrakine bırakır. Bu çok doğaldır ve buna bir kusur da bulunamaz. "Dıştaki" geçicidir, en içteki ise - kalıcı ve değişmezdir, ama yine de görünüm ve eylemiyle daima yenidir.
S: Dıştaki Guru'ya olan ihtiyacı kesinlikle anlıyorum; dikkatimi kendime ve kendi hakkımda ivedilikle bir şeyler yapma gerekliliğine çekmek için ona ihtiyacım var. Ve iş, bendeki derin bir değişim konusuna gelince, onun (Guru'nun) ne kadar çaresiz olduğunu da anlıyorum. Fakat burada siz sadguru'yu, içteki Guru'yu gündeme getiriyorsunuz, başlangıçsız, değişimsiz, varlığın-kökeni, hazır bekleyen vaat, emin hedef. O bir kavram mıdır, bir gerçek mi?
M: O tek gerçektir. Başka her şey gölgedir, beden-zihin (deha-buddhi) tarafından zamanın yüzüne yapılan gölge. Elbette bir gölge dahi gerçeğe ilişkindir, fakat o kendi başına gerçek değildir.
S: Ben bildiğim tek gerçeğim. Sadguru; ben onu düşündüğüm sürece oradadır. Realiteyi ona aktarmakla ne kazanmış olurum?
M: Kaybınız kazancınızdır. Bir gölgenin yalnızca gölge olduğu görüldüğünde onu izlemeyi bırakırsınız. Döner ve her zaman orada, arkanızda durmakta olan güneşi keşfedersiniz!
S: İçteki Guru da öğretir mi?
M: O sizin içte ve bütün görüntülerin ötesinde, ebedi, değişmez, gerçek-bilinç-sevgi olduğunuz kanısını size bahşedendir.
S: Guru değiştirmek doğru mudur?
M: Neden değiştirmeyesiniz? Gurular kilometre taşları gibidirler. Birinden diğerine ilerlemek doğaldır. Her biri size yönü ve mesafeyi bildirir. Sadguru, yani ebedi Guru ise yolun kendisidir. Hedefin yol olduğunu ve sizin de her zaman yolda olduğunuzu, hedefe varmak için değil, fakat onun güzelliğinin ve bilgeliğinin tadına varmak için yolda olduğunuzu bir kez idrak ederseniz; hayat bir görev, bitirilmesi gereken bir iş olmaktan çıkar, doğal ve sade bir hal alır, başlı başına bir vecit hali olur.
|
 |
|
gerçek tosun paşa
    
1258 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 08/12/2022 : 12:21:23
|
Evet "yüksek benlik" sıkça cümle içinde kullandığımız bir terim aslında. Bu konunun olması oldukça faydalı olmuş teşekkürler bozadi. |
 |
|
sybleman
    
596 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 08/12/2022 : 12:59:59
|
Çok teşekkürler bozadi. K'lar sanki oktav tarzı boyutlar arasında bir geçiş yok demişti. Öyle mi hatırlıyorum. Yani 6bh ın oktavları gibi. Ben mi yanlış hatırladım acaba? Ra'da bu var.
Bir de yoğun kutuplaşmadan kasıt nedir? Pozitif kutupluluk üzerinde yoğunlaşmak anlamında mı?
Maharaj
S: İçteki Guru da öğretir mi?
M: O sizin içte ve bütün görüntülerin ötesinde, ebedi, değişmez, gerçek-bilinç-sevgi olduğunuz kanısını size bahşedendir.
Yani üst benlikten bir yardım isteyebiliriz ama onun vereceği bizim bilinç sevgi olduğumuz kanısı mı olacaktır?
Sanırım üst benlik yol gösterme değil de destekleme şeklinde midir?
|
 |
|
bozadi
    
12286 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 08/12/2022 : 14:25:25
|
Eklenti: Orjinal Mesajı Ekleyen gerçek tosun paşa
Evet "yüksek benlik" sıkça cümle içinde kullandığımız bir terim aslında. Bu konunun olması oldukça faydalı olmuş teşekkürler bozadi.
Beğenmene sevindim gtp. Konunun benim en çok ilgimi çeken yönü şu: Yüksek Benliğim beni herşeyimle görüyor. Ve tüm çevremi de. Biz mevcut koşullarda ciddi anlamda karanlıkta hareket ediyoruz. Ve Yüksek Benliğimiz bize yol göstermek için var.
Hani, sürekli "ne yapsam acaba?" duygusu vardır. Ne yapsam iyi olur? Ne yapsam bana ve benimle bağlantılı olanlara gerçekten faydalı olur? Seçimler, olasılıklar vs. Biz bu konuda genelde epeyce şüphe, belirsizlik, karanlık içindeyiz günlük yaşam sürecinde. Düzenli olarak YB'yle zihinsel olarak bağlantı kurup bize sezgiler yoluyla yol göstermesini, ipuçları vermesini isteyebiliriz.
Zihinsel, ruhsal, fiziksel bir sürü rahatsızlıklarımız var. Şifa için YB'den yardım istenebilir. O zaten yardım etmek için var. Ama biz onun doğru dürüst farkında bile değiliz. Onu düzenli olarak hatırlamaktan çok büyük fayda göreceğimize inanıyorum. YB hepimizin bireysel Allah'ı gibi birşey bana göre. Küçük bir çocuk için anne-babası neyse, YB de hepimiz için o. |
 |
|
bozadi
    
12286 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 08/12/2022 : 14:46:46
|
Eklenti: Orjinal Mesajı Ekleyen sybleman
K'lar sanki oktav tarzı boyutlar arasında bir geçiş yok demişti. Öyle mi hatırlıyorum. Yani 6bh ın oktavları gibi. Ben mi yanlış hatırladım acaba? Ra'da bu var.
K'ların, Ra Bilgileri'nde çok vurgulu ve tekrarlı bir şekilde şekilde kullanılan "oktav" kavramıyla ilgili itirazı "8. yoğunluk" kavramıyla ilgili sanırım. "7 yoğunluk" kavramını esas olarak kullanan Ra zaten. Yani 7 yoğunluk var, 8 değil. Ama Ra'da bir ara, belki de alıcı gruptaki bir lineer düşünce sorunundan kaynaklı bir sapmanın etkisiyle, Ra sanki "8. yoğunluk" diye ayrı bir yoğunluk düzeyi var diyormuş gibi göründü. K'lar buna itiraz ediyor, "kesinlikle 8. yoğunluk diye bir yoğunluk yok" diyorlar yani. 8 tane nota yok, 7 tane var. 8 tane ana renk yok, 7 tane var. Ama elbette o 7 nokta ve 7 renk sonsuz notalara ve renklere bölünebilir.
Ra'da her yoğunluk seviyesinin de kendi içinde 7'ye ayrıldığı (o alt yoğunluk düzeylerinin de kendi içlerinde sonsuza kadar 7'ye bölünmeye devam ettiği) söylenmişti, ki bu bana normal, makul görünüyor. Şimdi örneğin 3. yoğunluk kendi içinde 7 alt yoğunluktan oluşuyor. Bu durumda 3. yoğunluğun 7. alt yoğunluğunu da tamamlarsan, 4. yoğunluğun 1. alt yoğunluğuna geçmiş olursun. Ama Ra'da, bu geçişin, 3. yoğunluğun "8. alt yoğunluğu"na geçmek şeklinde de ifade edilebileceği söyleniyor sanırım. Bu ifade şekline gerçekten ihtiyaç var mı, bu mantıklı mı, bu ifade şekli "sapmış" (yanlış) bir bilgi mi, bilmiyorum.
Ra'daki tartışmalı "8. yoğunluk" meselesi, biraz da alıcı ekibin şöyle bir korkusu veya çıkmazıyla ilgili olabilir: 7. yoğunluk son yoğunluk olduğuna göre, ondan sonra yok mu olunuyor? Veya 1'e mi dönülüyor (ceza gibi? veya kısır döngü gibi?) Bununla ilişkili bir kafa karışıklığı, korku veya benzeri birşey nedeniyle, alıcı ekip kendi doğal "lineer/doğrusal" düşünce şekli nedeniyle, yoğunlukların 7 taneyle sınırlı olmasını anlamakta, sindirmekte bir zorluk çekerek "8. yoğunluk" kavramıyla ilgili bir açıklama yapılmasını zorlamış olabilir gibi görünüyor. E 8 varsa, 9 niye olmasın, 10 niye olmasın, bu niye sonsuza kadar gitmesin... O zaman Ra'da o kadar önemle, o kadar tekrarlı bir şekilde "7 yoğunluk" diye bir kozmoloji anlatılmasının ne anlamı kaldı? K'lar buna itiraz ediyor. "8. yoğunluk" diye bir yoğunluk yok. 7'ye ulaşıldığında tüm varoluşla bir olunuyor. Enerji tüm yoğunluklarla birleşiyor. Birle bir olunuyor. Nitekim Ra da bunu söylüyor. Ama bizim 3KH düzlemindeki egosal anlayışımız, bunu "korkulacak" birşey gibi algılamamıza neden oluyor. Daha önce forumda tartışması geçmişti bu konunun birkaç kez. Bu konuyu tartışmaya devam edecek olursak, bu tartışmanın geçtiği başlıklardan birini tespit edip oradan devam edebiliriz.
|
 |
|
bozadi
    
12286 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 08/12/2022 : 14:51:24
|
Eklenti: Orjinal Mesajı Ekleyen sybleman
Bir de yoğun kutuplaşmadan kasıt nedir? Pozitif kutupluluk üzerinde yoğunlaşmak anlamında mı?
Evet, "kutuplaşma"dan kasıt, kutuplaşma düzeyinin artırılması. BH veya KH kutbiyetini, bu kutbiyetin yüzdesini artırmak.
Eklenti: Orjinal Mesajı Ekleyen sybleman
Yani üst benlikten bir yardım isteyebiliriz ama onun vereceği bizim bilinç sevgi olduğumuz kanısı mı olacaktır?
Sanırım üst benlik yol gösterme değil de destekleme şeklinde midir?
İkisi de bence. Ama bu ilgili bireyin "özgür iradesine" bağlı tabi ki. |
 |
|
bozadi
    
12286 Mesaj Göndermiş |
|
sybleman
    
596 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 09/12/2022 : 20:15:10
|
Ergül arıkdal'ın da içinde olduğu sadıklar planını duymuş muydun bozadi?
Buna bir iki kez bakmak istedim, siteleri çok karışık sayfa sayfa pdf lemişler vs.
Bazı kavramlar benziyor gibi ama tamamen okudum ve anladım diyemem.
Şimdi yüksek bilinç konusunu irdelerken burada da anlatıyor ona rastladım.
http://www.bilgikitabi.net/07.htm http://www.bilgikitabi.net/18.htm
Uzun uzun alıntı yapmak istemedim. Ama bir kaç yeri yazmak istiyorum.
Eklenti:
Yüksek Benlik : Allah 'ın - Yaradan 'ın - Tanrı 'nın bir tohumudur. Bu tohum, Tanrısal Enerjiye - Yaratıcı Enerjiye - Evrensel Bilince sahiptir. Evrensel Yasalar çerçevesinde Var edebilir. Yok edebilir. Sonsuz Şuur sahibidir. Can verir. Diriltir. İhya eder. Yeniden kurabilir. Yeniden çözebilir.
Yüksek Benlik : Evrensel Bir Varlıktır. Çok seyyal - akıcı - yüksek frekanslı bedene sahiptir. Gerçek anlamda Ölümsüzdür. Bildiğimiz -Bilmediğimiz Bütün boyutlarda hareket serbestliğine sahiptir.
Derin - Parlak - Açık ve Sonsuz Şuur Alanı vardır. Hür Düşünceye - Hür Vicdana ve ÖZ Bilgi ve Bilince sahiptir. Kendi varlığının sebep-netice zincirleri hakkında Bütün Bilgilere sahip olduğu gibi, Tüm Kainatın içersinde seyrettiği Bütün EVRENSEL YASALARI bilmekte ve icaplarına uymaktadır. Bütün geçmiş ve gelecek onun için An' dır.
Yüksek Benlik veya Yüksek Benlikler Sahip olduğu Kudret ve Kuvvetle yarattıkları kaba Madde ortamlarına haiz oldukları Yüksek Enerji ve Seyyaliyet nedeniyle giremezler.
Yüksek Benlikler, Kaba madde ortamlarını tanımak, Maddeyi kontrol etmek, Maddeyi yönetmek ve Kendilerine has tecrübeler edinmek için , kabiliyet ve güçlerinin bir kısmı ile varlık bedenleri içersinde, Kaba madde ortamına Enkarne olurlar. İnsan Bedenlerine veya diğer varlık bedenlerine bağlanırlar.
Yüksek Benlik, çok geniş kapsamlı bir varlık olduğu için , Genelde Kuvvet ve Kudretinin küçük bir kısmı ile enkarne olur. Yani 360 derecelik bir Şuur Alanına sahip bir Yüksek Benlik, 20-25 derecelik Şuur Alanını İnsan Bedenine aktarır.
Yüksek benliğin farklı varlıkları farklı zamanları ve boyutları aynı anda deneyimlemesi olarak tanımlamış. Ama burada sanırım K'lardan farklı olarak insanın içinde ruh yoktur, bir kukladır. Uzaktan kontrol edilmektedir gibi bir sonuç çıkıyor.
Yüksek bir seviyedeki varlığın ruhununun bir kısmını aktarması konusu vardı sanırım Ra da veya K'larda. Tam olarak hatırlayamadım.
Buradaki benzer mi diye düşündüm. Üst düzey bir varlık olan halimizse, zamansız bir şekilde, hepsini aynı anda deneyimliyor diyebiliriz sanırım.
Eklenti:
Dolayısıyla YÜKSEK BENLİĞİMİZ aslında Kendi Parçası olan ama değişik bir Şahsiyete bürünerek kendini unutan Bizim, Her an Sevgi dolu, Huzurlu, Mutlu, Neşeli ve sıhhatli olmamızı istemektedir.
Çünkü Kendisi Öyledir. Çünkü Kendisi bizatihi Sevgi, Huzur, Neşe ve Mutluluk doludur. O Korku bilmez-tanımaz çünkü Korku bilmemekten kaynaklanır. Yüksek Benlikler, Tüm geçmişi-Tüm geleceği bildiği gibi, bildiğimiz-bilmediğimiz-bilemeyeceğimiz Tüm Bilgilere ve Tüm Evrensel Gerçeklere (Hiçbir zaman değişmeyecek Hakikatlere) de vakıf bulunmaktadır.
Biz ise Aslımızı-Kaynağımızı unuttuğumuz için Bilgiden de yoksunuz. Biz' deki, Bilgi ve Sevgi noksanlığının yerini Bilinmezlik diğer adıyla KORKU doldurmuştur. Yani KORKU, Evrensel Gerçekleri bilmeyen-Nizamın Şuurunu idrak edemeyenlere ait bir duygu'dur. YÜKSEK BENLİĞİMİZ, Bizim her zaman Sevgi, Neşe, Mutluluk ve Huzur dolu olmamızı, Sevgi ve Mutlulukla, EVRENİ ve KENDİMİZİ geliştirmemizi, Aradaki Perdeyi kaldırıp KENDİMİZİ yani KENDİSİNİ tekrar tanımamızı istemekte, beklemekte ve bunun için uğraşmaktadır.
Bizim Görevimiz, En Yakın Dostumuz, Mayamız, Aslımız, Özümüz, Sırdaşımız olan YÜKSEK BENLİĞİMİZ' le, olan BİR' liğimizi ve BAĞIMIZI kavramak, Aslımızı-Özümüzü idrak etmeye çalışmaktır.
Eklenti:
Mutlu, Huzurlu, Sevinçli, Bereketli Dolu Dolu bir yaşam için ne yapmamız gerektiğini Dostça, Arkadaşça, İnançla kendisine sormaktır. Aslında kendi kendime soruyorum zannettiğiniz, Suallerin cevabı, yine Sizin düşünceleriniz arasına kendiliğinden gelecektir. Zihninize gelen cevapları, Akıl ve Gönülle irdeleyip tatbikata aldığınızda Huzur ve Mutluluk hissediyorsanız, Yaptıklarınız Sevinç, Bolluk, Bereket ve sıhhat getiriyorsa, Yaptıklarınız başkalarına zarar vermiyor, Toplum ve Doğa için fayda yaratıyorsa YÜKSEK BENLİĞİNİZ' i algılıyorsunuz demektir.
Eklenti: Madden ve Manen, Üzüntülü, Yetersiz, Mutsuz, Sıhhatsiz ve Bilinmez bir arayış içindesiniz. Bilin ki, YÜKSEK BENLİĞİNİZ' den gelen Dürtüleri-Düşünceleri alamıyorsunuz. VE "Arzu edilen, Planlanan-İstenen ortamların, Olayların, Aktivitelerin çok dışındasınız" demektir. Dostça, Arkadaşça, İnançla, YÜKSEK BENLİĞİNİZ' e sorun. Ne yapmalıyım. Ne yapmamı istiyorsun? Ne yapmam gerekmektedir? Sonra kendinizi relaks bırakın. Mutlu-Huzurlu-Bereketli ve Sevgi dolu ortamları düşünün.
Bilin ki cevap, mutlaka ama mutlaka arka arkaya gelecektir. Cevapları Algılayın, İrdeleyin, Radikal kararlar bile olsa tatbikata alın. Tatbikattan, Sevinç, Mutluluk, Huzur duyuyorsanız, Doğru zamanda, Doğru yerde, Doğru faaliyettesiniz demektir.
|
Edited by - sybleman on 09/12/2022 20:17:08 |
 |
|
fidelista
    
769 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 09/12/2022 : 22:04:02
|
Bilgi kitabı sağlam bir kaynak değildir . |
 |
|
sybleman
    
596 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 09/12/2022 : 22:25:41
|
Yapı olarak çok tuhaf geldi bana. Çok anlamlandıramadım. Özellikle BH anlamına uymayan düzeyde bir yapılanma istenmiş anladığım kadarıyla, ve emir tarzı istekleri var.
Çok uymuyor bence de BH durumuna. Bazı bilgiler ortak gibi ama çok pozitif bulmadım ben de.
Mesela bu yüksek benlik anladımda ruhu insanda olmayan uzaktan yönlendirilen kukla gibi anlatmış. |
 |
|
bozadi
    
12286 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 09/12/2022 : 23:36:58
|
fidelista'nın belirttiği gibi, Bilgi Kitabı'nın güvenilirliğiyle ilgili şüpheliyim. Çok uzun zaman önce biraz göz attığımı ve Ra-Kasyopya gibi kaynaklarla karşılaştırılabilir / benzetilebilir nitelikte olmadığı izlenimi edindiğimi hatırlıyorum. Belki de müsait zamanımda tekrar bir gözatıp daha kesin bir sonuca varmaya çalışsam iyi olur.
Bu arada, Ergün Arıkdal'ın bu Bilgi Kitabı'yla ilgili olumlu ("yüksek") görüşleri olduğuna dair açıklamalar var Bilgi Kitabı sayfasında. İncelemek gerek.
Alıntılarda geçtiği şekliyle, Yüksek Benlik hakkında anlatılan şeylerde ciddi bir anormalliğe rastlamadım. Ayrıntılar sorgulanabilir ama genel itibariyle makul göründü bana.
|
 |
|
sybleman
    
596 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 10/12/2022 : 23:01:39
|
Bedri ruhselman'nın kasyopya celselerinde de farklı bir yaklaşım var bozadi. Onu görmüşmüydün?
Burada yüksek benlik kavramı farklı sanki değil mi? Bir yerde bir yüksek benlik var, ama bu yükselme ile ulaşılmış bir seviye değil gibi algıladım. Sanki ilk oluşumda bu yüksek benlik oluşuyor ve kendi ruh parçalarının uzantılarını farklı varlık boyutlarıyla aynı anda deneyimliyor gibi algıladım. Yani bu anlatımda o şekilde.
K'ların anlattığı o şekilde değil anladığım kadarıyla. Yani 7.boyut bir varlık gibi algılamalıyız değil mi onu? bu durumda aslında önceki seviyeleri bir şekilde geçmiş ve 7.boyuta ulaşmış bir ruh olarak.
Bu durumda zaten bunları yaşayıp gelmiş bir varlık durumda. Zaten yaşamış. Tekrar bunları deneyimleme ihtiyacı yok.
Yanlız K'ların da bahsettiği bazen ruhun parçalı olarak farklı paralel evrenlerde veya farklı gezegenlerde farklı varlık boyutlarında bulunabileceği ile ilgili konuşmalar geçmişti. Buradan bakarsak da bir benzerlik de mevcut gibi. |
 |
|
bozadi
    
12286 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 11/12/2022 : 09:40:00
|
Eklenti: Orjinal Mesajı Ekleyen sybleman
Bedri ruhselman'nın kasyopya celselerinde de farklı bir yaklaşım var bozadi. Onu görmüşmüydün?
Burada yüksek benlik kavramı farklı sanki değil mi? Bir yerde bir yüksek benlik var, ama bu yükselme ile ulaşılmış bir seviye değil gibi algıladım. Sanki ilk oluşumda bu yüksek benlik oluşuyor ve kendi ruh parçalarının uzantılarını farklı varlık boyutlarıyla aynı anda deneyimliyor gibi algıladım. Yani bu anlatımda o şekilde.
K'ların anlattığı o şekilde değil anladığım kadarıyla. Yani 7.boyut bir varlık gibi algılamalıyız değil mi onu? bu durumda aslında önceki seviyeleri bir şekilde geçmiş ve 7.boyuta ulaşmış bir ruh olarak.
Bu durumda zaten bunları yaşayıp gelmiş bir varlık durumda. Zaten yaşamış. Tekrar bunları deneyimleme ihtiyacı yok.
Yanlız K'ların da bahsettiği bazen ruhun parçalı olarak farklı paralel evrenlerde veya farklı gezegenlerde farklı varlık boyutlarında bulunabileceği ile ilgili konuşmalar geçmişti. Buradan bakarsak da bir benzerlik de mevcut gibi.
Ruhselman'ın yaptığı celselerde yüksek benlik kavramına rastladıysan, alıntı yapabilir misin sybleman? İncelemeye çalışalım.
K celselerinde yüksek benlik kavramından az bahsedilmiş. K bilgilerinin öncülü olarak kabul edilen Ra'da yeterince geçtiği için muhtemelen. 6Y'nin ortalarında bulunduğu söylenen yüksek benlik de oraya önceki yoğunluklardan mezun olarak geliyor tabi ki. Ama doğrudan belirli bir yoğunluk düzeyinde var olan veya var edilen varlıklar da olabiliyor sanırım. Örneğin Grilerin Kertiş yapımı çok gelişmiş biyolojik robotlar olduğu anlatılmıştı. Ama az sayıda da olsa, BH'ye geçebildikleri söylenmişti. Bu da onların artık kendi ruhlarına/varlıklarına sahip olduklarına işaret eder. Özel bir işlev gereği doğrudan üst yoğunluklarda var olan varlıklar da olabilir gibi bir izlenim edindim. Belki Ra'da veya diğer kaynaklardan birinde buna dair birşeyler söylenmiş olabilir.
|
 |
|
|
Mesaj  |
|
|
|