Yazar |
Mesaj  |
bozadi
    
12286 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 17/05/2023 : 11:37:48
|
Celse Tarihi: 13 Mayıs 2023
Tabla başındakiler Laura ve Andromeda
Pierre, Joe, Gaby, Ark, Possibility of Being, Chu, Scottie, Niall, Kedi Pikabu
Zoom üzerinden katılan FOTCM Üyeleri:
3DStudent, A Jay, Adobe, Aeneas, aimarok, Alana, Alejo, Altair, Ana Huitzil, Anamarija, anartist, Andrian, Anthony, Approaching Infinity, Aragorn, bluefyre, Bobo08, brandon, Breton, cassandra, cinnamon, ClaudiaYG, Cosmos, Deliverance, dugdeep, Eboard10, Ellipse, fabric, Fallen735, finduilas495, France, Gawan, genero81, Glenn, goyacobol, grini, herondancer, Hesper, hesperides, hlat ve eşi, iamthatis, irjO, itellsya, Jacques, JeanneT, JEEP, Jefferson, Jenn, jess, Josi, Juba, Kenlee, keyhole, KJN, Konstantin, korzik18, laurentien2, Lilou, logos5x5, Loreta, LQB, Luc, m, Maat, Maiko, Mari, Mariama, Mark7, Mikkael, Mililea, mkrnhr, Mr.Cyan, Mrs. Peel, msante, Navigator, NewEngland Seeker, Nicholas, nicklebleu ve eşi, Nienna, Obi, Ollie, OrangeScorpion, Oxajil, Pecha, PERLOU, Pophistorian, Puma, RedFox, Redrock12, Regulattor, rrraven, Ryan, Rylek, Ryu, Saman, Sariade, seek10, seeker2seer, Sinapi, Stoneboss, sToRmR1dR, T.C., Terran, thorbjorn, Timótheos, Tristan, Tuatha de Danaan, Ursus Minor, voyageur, whitecoast, will01, williamsj, Windmill Knight, Yas, Ysus, Z, Zar
S: (L) Tamamdır. Kayıt cihazı çalışıyor.
C: Kasyopya’dan Niolonya hizmetinizde.
S: (L) Bugünün 13 Mayıs olduğunu söylemeyi unuttum. Tanrım. Evet. 2023. Ve olağan şüpheliler burada. [Mevcudun gözden geçirilmesi.]
S: (L) Üyelerimizden biri olan NewEngland Seeker hakkında acil bir sorumuz var. Şu anda melanom tedavisi görüyor. Ve görebildiğimiz kadarıyla serum tedavileri ve benzeri tüm mutlak doğru şeyleri yapıyor. Ama yaptığı herşey göz önüne alındığında, durumunun olması gerekenden biraz daha agresif olmasına neden olan birşey var gibi görünüyor. Ona yardımcı olabilecek herhangi bir öneriniz var mı?
C: Sor.
S: (L) Tamam. Damardan C vitamini alıyor ve bunun bir sorun mu yoksa yardımcı mı olduğunu sordu.
C: Damardan yüksek dozda C vitamini almaktansa biraz daha yüksek dozda lipozomal C vitamini almak daha iyidir.
S: (L) Neden?
C: Yüksek dozlarda C vitamini bazı sistemlerde şekerin yerini alabilir.
S: (L) Tamam. Eğer biraz daha yüksek dozda lipozomal alacaksa, bu biraz daha yüksek doz ne olabilir?
C: Günde 5 ila 10 veya saat başı bir gram, infüzyon sırasında.
S: (L) 5 ila 10 derken gram mı demek istiyorsunuz?
C: Evet.
S: (L) Pekala. Başka birşey var mı?
(Joe) Yani, infüzyonlar iyi bir fikir değil mi?
C: Hayır.
S: (Joe) Bu yüzden günde beş ila on gram lipozomale geçmesi iyi olacak.
C: Oral.
S: (L) Tamam. Başka birşey var mı?
C: Hiperbarik terapiniz de faydalı. Günde 90 dakika.
S: (L) Günde 90 dakika Pierre için de iyi olur mu?
C: Evet.
S: (L) Başka herhangi birşey?
C: Diğer birçok hususta durumu iyi ama D ve K vitamini artışı faydalı olacaktır. Zaman kısıtlı yemek de.
S: (Gaby) D vitamini günlük yaklaşık 30.000 mi olacak?
C: Evet.
S: (L) NewEngland Seeker, zaman kısıtlı yemek uygulaması yapıyor musun?
(Joe) Aralıklı oruç mu?
(NewEngland Seeker) Kalorileri azaltıyorum ve yavaş yavaş kilo veriyorum. Bu sayılır mı?
(L) Hayır.
(Joe) Aralıklı olması lazım.
(NewEngland Seeker) O halde pazar günleri oruca başlıyorum.
(L) Hayır, bu da değil. Bununla ilgili bir video yayınladım, muhtemelen bu konudaki en iyi video. Peki hangi başlığa koymuştum?
https://www.youtube.com/watch?v=9tRohh0gErM
https://cassiopaea.org/forum/threads/all-about-fasting.5882/post-1101942
https://cassiopaea.org/forum/threads/cancer-as-metabolic-disease.53388/
(Joe) Aralıklı oruç konusunda araştırma yap.
(Gaby) Sanırım aralıklı oruç başlığıydı.
(L) Oruç başlığına mı koymuştum? Bağlantıyı paylaşırız. Sonuç olarak, tüm gün oruç tutmuyorsun. Yemek yeme zamanını dar bir aralığa indiriyorsun ve bunun belirli nedenleri var. Hepsi videoda açıklanıyor. Yeme süreni kısaltıyorsun ama bu süre zarfında temel olarak istediğin ve ihtiyacın olan herşeyi yiyorsun, doyuyorsun; bilirsin, doyuyorsun, her neyse. Ve iki öğün yiyebilirsin, biri orucun başında ve diğeri sonuna doğru ve hepsi bu .
(Andromeda) Sekiz saat, değil mi?
(Joe) İdeal olarak en az sekiz saat. Örneğin sabah saat 10’da ya da 8’de kahvaltı edersin ve sekiz saat sonra son öğününü yersin ya da sekiz saat sonra son öğününü bitirmiş olursun. Yani iki yemek arasında sekiz saatlik bir zaman dilimi var. Diyelim ki sabah saat 10’da kahvaltını yapıyorsun, sonra öğleden sonra saat 4’te büyük öğününü yiyorsunuz. Ve büyük bir kahvaltı yapabilirsin...
(L) Bu kadar.
(Joe) Hepsi bu kadar. Ondan sonra da öğleden sonra saat 4’ten ertesi sabaha kadar su dışında birşey yok. Yani 16 saat boyunca yemek yemiyorsun, bu da sisteminin her türlü harika sihirli şeyi yapmasına ve kendini iyileştirmesine olanak tanıyor.
(NewEngland Seeker) Evet. Şaşırtıcı olan şey, benim yıllardır yaptığım şeyin bu olması. Sadece yatmadan önce birşeyler atıştırıyorum. Yani atıştırmayı kesmem gerekiyor.
(L) Evet, çünkü atıştırmalıklar seni tam açlık durumundan çıkarır.
(Joe) Ve açık olmak gerekirse, bunu altı saatlik bir zaman diliminde yapabilirsen daha da iyi olur.
(NewEngland Seeker) Oldukça değişen tek şey Glikoz Keton İndeksi (GKİ) dediğimiz şey. Onlu rakamlardaydım, şimdi yüksek ketoz seviyesindeyim; terapötik ketoz. İnfüzyon başladığından beri bunun oranı çok değişti.
(L) Katı ketoz konusunda çok fazla endişelenmene gerek olduğunu sanmıyorum. Endişelenmen gereken şey, vücudunun hassas olduğu hiçbirşeyi yememek. Dolayısıyla, gıda hassasiyetleri konusunda herhangi bir test yaptırmadıysan, bunları yaptır ve ardından sadece izin verilen gıdalardan ye. Asıl önemli olan bu. Ama dengeli birşeyler ye derim. Ve biraz karbonhidrata ihtiyacın olacak ve benim için en iyi karbonhidratın pişirilmeden önce iyi yıkanmış pirinç olduğunu gördüm.
(NewEngland Seeker) Evet. Benim yaptığım ya da bir süredir yaptığım şeye çok yakın. Metabolizma değişikliği hakkında bahsettiğim şey, diyette değişiklik olmadan gerçekleşti.
(L) Tamam. Evet. Pekala. Bakalım ne olacak... NewEngland Seeker için bu konuyla ilgili başka birşey var mı?
(Joe) Peki ya hiperbarik?
(L) Hiperbarik tedaviye erişimin var mı?
(NewEngland Seeker) Evet, biliyorum. Oksijenle egzersiz yapmakla hiperbarik egzersiz yapmak arasında bir fark var mı?
(L) Tamam. Oksijen alarak egzersiz yapma ile hiperbarik arasında önemli bir fark var mı?
C: Basınç, oksijeni dokuların daha derinlerine ulaştırıyor.
S: (Joe) Evet. Bunu biliyoruz. Elinizdeki tek şey buysa oksijen kullanmak iyi ama hiperbarikte basınç sayesinde oksijen alımı daha yüksek. Sadece egzersiz ve oksijende basınç oluşmuyor.
(NewEngland Seeker) Elimdeki kaynak sadece 1,3 ya da kabaca iki kilo ekstra basınca çıkıyor. Bunun için 90 dakika yeterli olur mu?
(L) Evet. Muhtemelen ne kadar yüksek basınç alabilirsen o kadar iyi olur ve o kadar hızlı itiş olur. Eğer 1,5’lik bir hazneye erişebilirsen bu daha iyi olacaktır.
(Joe) 1,3 basınçlı bir haznen mi var?
(NewEngland Seeker) Natüropatın hiperbarik haznesi var ama bizim yaşadığımız küçük evde yerim yok. Sınırlama bu.
(Joe) Her gün gidebiliyor musun?
(NewEngland Seeker) Haftada beş gün. Hafta sonları kapalılar.
(L) Talep edecekleri fiyat göz önüne alındığında, bir tane edinmek ve 1,5 basınçlı bir hazne almak için yatırım yapmak muhtemelen buna değer. Yani, az önce bunun için yerin olmadığını söylediğini biliyorum ama bu koşullar altında, yer açmak... ve eğer portatif bir hazneyse, bilirsin, katlanabilir ve çok fazla yer kaplamaz ve itilerek ayak altından çekilebilir. Ama her neyse, bunu bir düşün. Tamam mı?
(NewEngland Seeker) Hepinize çok teşekkür ederim.
(L) Tamam. Seni dua listesinde tutacağız ve sanırım neler olacağını göreceğiz ve bence daha iyi olacak.
(NewEngland Seeker) Bu konuda çok olumluyum, bu yüzden teşekkür ederim.
(L) Tamam, şimdi Egregorlar. Peki ya sizin sorularınız, millet? Bakalım burada neler varmış.
(L) Kardeşimiz L nasıl?
C: Grubun etkisi ve dualar sayesinde çok iyi. Kamp yapıyor!
S: (L) Yani orada ormanların olduğu bir yer var.
C: Evet.
S: (L) Bolca doğa.
C: Evet.
S: (L) Pekala. Sıradaki soru. Tamam, Whitecoast demiş ki:
(Whitecoast) O varlığın mucitleri, o varlığın başka bir şekilde kanallama yaparak değil de tamamen hayal güçlerinden geldiğini nasıl kanıtlayabilirler, merak ediyorum.
(L) Philip vakasından bahsediyor. Bu celseyi yayınladığımızda, o vakanın özetini de ekleyelim. Belki sen hazırlayabilirsin, Approaching Infinity, böylece celseye koyabiliriz. Tamam. Philip vakası iddia edildiği gibi bir varlık yaratma vakası mıydı çünkü arka planı yarattılar, ismi yarattılar, herşeyi yarattılar ve sonra onunla konuşmaya başladılar ve sonra onunla konuştular. Gerçekten de olan bu muydu?
C: Hayır.
S: (L) Joe’nun tahmin ettiği gibi, ölmüş birinin eterik alemdeki ruhu fırsatçı bir şekilde zıplayıp “Oo, bu benim! Bu şekilde enerji elde edebilirim.” mi dedi?
C: Aşağı yukarı. Astral alemlerde böyle pek çok varlık var.
S: (L) O yüzden ne istediğinize dikkat edin. [gülüşmeler]. O zaman bu beni bir sonraki soruya götürüyor: Alexandra David-Néel kendine ait bir düşünce varlığı yarattı mı?
C: Hayır.
S: (L) Neydi o?
C: Doğa yaratığı gibi birşey olan elemental bir varlığa enerji ekledi.
S: (L) Bu da tabi ki bir sonraki soruyu gündeme getiriyor: Yapışık ruh temizliği yaparken, gerçekten tuhaf bir sürü şeyle karşılaşıyoruz. Yani, gelip yapışan düşünce formları ve hatta bireyin kendisi tarafından yaratılan düşünce formları gibi. Bu düşünce formları zekaya, bağımsızliğe ve sürekliliğe sahip ayrı varlıklar gibi mi?
C: Bazıları öyle. Bazıları ise enerji kaynağıyla bağlantısı kesildikten sonra “ölür”.
S: (L) Tamam. Bir bireye gelip bağlanan düşünce formu tipi bir yaratıkla karşılaşırsak, bu yaratık, zaman zaman rastladığımız türde, başka bir birey tarafından yaratılmış birşey midir?
(Andromeda) Bir düşünce döngüsü veya güçlü bir duygu ve/veya kişiliklerinin bölünmüş bir parçası tarafından yaratılmış gibi mi?
C: Bazıları evet. Bazılarıysa bir yerin veya nesnenin toplanıp yoğunlaşmış enerjileridir.
S: (L) Yer ya da nesne. Yani diyorsunuz ki nesneler... Ne tür nesneler?
C: Ağaçlar, örneğin.
S: (L) Yani doğal nesneler?
C: Evet.
S: (L) Yani doğal nesneler enerjiyi bir düşünce formu oluşturacak şekilde yoğunlaştırabilir mi?
C: Evet.
S: (L) Tamam. Ve yerler de mi?
C: Evet. Ve bazı yerler insanların ve 2Y canlıların faaliyetlerine tepki verir.
S: (Joe) Lethbridge gibi, değil mi?
(L) Yani bir yer, o yerdeki insanların eylemleri nedeniyle bir enerji yoğunluğu kazanabilir mi?
C: Evet.
S: (L) Peki aynı şey 2Y varlıkların eylemleri için de geçerli mi?
C: Evet. İkincisi daha az.
S: (L) Yani hayvanların enerjisel izleri insanlarınkinden daha mı az yoğun?
C: Evet.
S: (Ark) Büyülerin bununla ilişkisi nedir? Birisi büyü yaparken, bu da bir tür düşünce formu mudur?
C: Evet.
S: (L) Yani insanlar büyü yaparken düşünce formları yaratabilir mi?
C: Evet. Ayrıca zaten serbest halde yüzmekte olan ve frekansı eşleşen enerjileri de çekebilirler.
S: (Ark) Kendimizi bu tür şeylere karşı nasıl koruruz?
C: Bilgi korur. Farkındalık ve psişik hijyen önlemleri genellikle yeterlidir. Bir sonraki savunma düzeyi ise grup eylemleridir.
S: (Andromeda) Bu şeylere güç veren nedir? Güç kaynakları... Bazıları diğerlerinden daha güçlü, bilirsiniz. Daha uzun bir ömür mü, kişiden aldıkları duygusal enerji mi, frekans uyumu mu? Nedir?
C: Kilit husus duygusal enerji.
S: (L) Yani sevgi, öfke, hayal kırıklığı, nefret, umutsuzluk, üzüntü, keder gibi güçlü duygular mı?
C: Evet.
S: (L) Diyelim ki biri bir sevdiğini kaybettiği için çok üzgün. Ve bundan kurtulamıyor. Kederi sürekli devam edip yoğunlaşıyor. Kişi ya içinde bulunduğu korkunç durumu ya da birşeylerin geçmişte nasıl olduğunu ve artık nasıl olduğunu düşünüyor. Bu kişi bir düşünce formu ya da bu türden bir enerji yapısı yaratabilir mi?
C: Evet.
S: (L) Peki, bu enerji yapısının kendi bağımsızlığına sahip olma ve kaynağından ayrılma olasılığı var mı?
C: Evet.
S: (L) Ve bu enerji bir noktada mutlaka söner mi?
C: Her zaman değil.
S: (L) Yani, kalıcı olabilir...
C: Evet.
S: (Joe) O halde bu tür şeyler her zaman yaratılıyor olmalı.
C: Evet. Tam bir cangıl.
S: (L) Tamam. Pekala, sorulara bakalım.
(L) Z’nin sorusunu sormayacağım çünkü şu anda konuyu değiştirmek istemiyorum. Kanser sorularına belki sonlara doğru geri döneriz.
(L) Tamam.
(Navigator) Stavish’in tanımladığı gibi “egregorlar” var mı? Bir grup insanın düşünceleriyle yaratılan, daha sonra kendi bilincine sahip olan ve zaman zaman beslenmesi gereken, olumlu ya da olumsuz bir varlık.
(L) Tamam. Stavish’in egregorlarla ilgili yaptığı temel tanım bu.
(Andromeda) Grup yapışık varlığı gibi.
C: Bunun genellikle yukarıdan aşağıya gerçekleşmesi dışında, Stavish’in tanımı gerçeğe yakın. Yani, bir varlık bir grup insanı belirli eylemlerde bulunmaları için etkilemek suretiyle kendisi için bir beslenme havuzu oluşturabilir.
S: (L) Tamam. Ama sonuçta insanlar Stavish’in tarif ettiği gibi bir varlık yaratabilir mi?
C: Pek sayılmaz. Böyle bir yaratım daha ziyade FRT’nin bir işlevidir ve grubun dağılmasıyla birlikte yok olur.
S: (L) Ama bir süreliğine grup içinde enerjiyi çekip kullanan birşey var, öyle mi?
C: Evet.
S: (L) Ama kalıcılığı ya da bağımsızlığı yok...
C: Hayır.
S: (L) Peki, Stavish’in bahsettiği daha uzun süreli bazı vakalarda söz konusu enerji değişiyor, talepkar olmaya başlıyor ve hatta bir bakıma isyan ediyor gibi görünüyor. Bu nedir?
C: Genelde 4Y KH beslenmek ve 3Y’ye fikirler aşılamak için bir grup insanı kullanıyor. Bu tür gruplarda perde arkasındaki asıl gücün genellikle bir psikopat olduğuna dikkat edin ve şekil değiştirmenin nasıl işlediğini anlamak için güncel çalışmaları okuyabilirsiniz.
S: (L) Bir grup içindeki psikopatların grubun yönünü, fikirlerini ve sonra ideolojisini nasıl değiştirebildiklerini anlatan Lobaczewski’ye mi atıf yapıyorsunuz?
C: Evet.
S: (L) Pekala. Tamam.
(Navigator) Peki ya “kişisel” egregorlar? Stavish neden bu fenomenin sadece grup yönüne odaklanıyor? Egregorun varlığının birden fazla kişi tarafından “kabul edilmesi” gerektiği için mi?
C: Kötü soru. Kişisel egregorlar yoktur.
S: (L) “Stavish neden bu işin sadece grup boyutuna odaklanıyor?” Belki de bu şekilde gözlemlendiği içindir. Tamam.
(Navigator) Kitabın eklerinden birinde Stavish, bir ezoterik grubun üstadı öldükten sonra ya da öldüğü sıralarda grubun yaşadığı amansız bir hastalığı anlatıyor. Stavish bu olayda suçlunun grup egregoru olduğunu düşünüyor, gerçekten öyle miydi?
C: Astral yapışık varlıklar yoluyla çalışan 4Y KH beslenme hattı.
S: (L) Tamam. Bu da başka bir soruyu gündeme getiriyor: 4Y KH insanları negatif bir şekilde etkilemek için astral varlıkları, ölüleri, enerji yoğunlaşmalarını ya da varlıkları veya elementalleri ve benzerlerini kullanıyor mu?
C: Evet, evet, evet.
S: (L) Tam bir cangıl. Pekala.
(T.C.) Sanırım o gruptaki pek çok insan bir tür kan bozukluğu yaşamış.
(L) Hı hı.
(Joe) Muhtemelen viral kökenli.
(L) Muhtemelen viral mi? Bu şart değil. Sanırım bir çeşit kan hastalıkları vardı. Viral olabilir mi?
C: Evet.
S: (Joe) Peki virüsler ve yapışık varlıklar hakkında ne biliyoruz?
(L) Evet. Tamam.
(Ze Germans) Egregorlar sadece farklı ölçeklerdeki kolektif bilinçdışı mıdır?
C: Hayır.
S: (Ze Germans) Tüm egregorların etkisinden tamamen kurtulabilir miyiz?
C: Teorik olarak evet ama uygulamada zor.
S: (L) Peki…
(Andromeda) Ama bu, Stavish’in bahsettiği anlamdaki egregorların etkisinden tamamen özgür olma anlamında.
(Joe) Aynen. Demek istediğim, bu adamın egregorlar hakkında söyledikleri tam olarak doğru değil. Umarım insanlar bunu anlıyordur.
(L) Evet...
(Andromeda) Sadece etki ya da limbik rezonans gibi şeylerden bahsediyor.
(L) Evet, herşeyi sepete atıyor.
(hesperides) Büyük Üstadın öldüğü sırada M. Stavish’in ani fiziksel acı yaşamasının gerçek nedeni neydi?
C: Besleme tüpünden ayrılış.
S: (L) Yani onunla bu kişi arasında psişik bir beslenme tüpü mü var?
C: Evet.
S: (Eboard10) Stavish, Gül Haçlıların Ruh Katedrali’ni “önce düşüncede yaratılan ve sonra düşünce tarafından desteklenen ve sürdürülen hayali, eterik bir Katedral” ve “ruhani düşüncelerin yoğunlaşmasından kaynaklanan ruhani bir yaratım” olarak tanımlıyor. Bu, yapışık ruh temizleme hayali alemindeki kır evine herhangi bir şekilde benziyor mu?
C: Evet.
S: (L) Yani hayal dünyamızda bir kır evi yarattık. Gül Haç Katedrali işlevsel bir eterik yapı mı?
C: Evet.
S: (L) Peki bizim kır evimiz işlevsel bir eterik yapı mı?
C: Evet. Ama siz bilginiz nedeniyle kendi yaratımınızı farklı nitelikte yaptınız.
S: (L) Evet, çünkü bunu astral birşey olarak değil, bir noktada geçiş yapabileceğimiz 4Y bir gerçeklik veya alternatif bir gerçeklik için bir model olarak düşünüyoruz.
(Andromeda) Aynı zamanda zaten ortak bir amacı olan ve birbirini tanıyan herkes için. Anladığım kadarıyla bu, canı isteyen herkesin girip hayal kurup istediğini elde edeceği bir yer değil.
(L) Evet. Etrafı koruyucu bir kalkanla çevrili ve biz bunu onların kendi katedralleriyle yaptıklarından çok farklı bir şekilde kullanıyoruz...
(Joe) Bir katedralin arketipini alıyorlar. Bir katedral, bir Hıristiyan katedrali. Bu biraz ayrımcı, anlıyor musunuz?
(L) Evet. Yani, bizimki ayrımcı olmayan bir kır evi, bilirsiniz... Tamam, bekleyin. Herşeyi bekletin lütfen... Tamam. Egregorlar... Egregor kelimesini kullanıyoruz çünkü Stavish bunu kullandı. Devam etmeden önce bu soruyu sormama izin verin. Tamam. Stavish’in kullandığı şekliyle egregor... sanırım Aramice ya da her neyse, gözcüler anlamına gelen kelimenin Yunanca çevirisinden almış. Ve ben her zaman bu gözcülerin, Enok kitaplarında bahsedilen şu düşmüş meleklerin, 4. yoğunluk varlıkları gibi olduklarını düşünmüşümdür. Peki gözcüler nedir?
C: 4Y varlıklar!
S: (L) Tamam, yani Stavish’in kullandığı “egregor” kelimesi büyük oranda yanlış. Bu konuda haklı mıyım?
C: Evet.
S: (L) Yani teknik olarak egregor olmadığı halde neredeyse herşeye egregor mu diyor?
C: Evet.
S: (Joe) Ve dedikleri gibi, herşeyi aşağıdan yukarıya, insanlar tarafından yaratılmış gibi gösteriyor, oysa çoğunlukla öyle değil.
(L) Çoğunlukla yukarıdan aşağıya.
(Joe) Aşağıdan yukarıya doğru gelen herşey geçicidir ve çok uzun sürmez.
(L) Aşağıdan yukarıya doğru gelen şeyin geçici olduğu ve çok uzun sürmediği doğru mu?
C: Evet.
S: (L) Tamam.
(nicklebleu) Egregorlar olumlu bir etki yapabilir mi, yoksa çoğunlukla ya da her zaman olumsuz mudurlar?
(Chu) Eğer üst boyut varlıklarıysa...
(L) Eğer bunlar üst boyut varlıklarıysa, eğer gerçekten egregor ise her zaman negatiftirler. Bu doğru mu?
C: Evet.
S: (L) Tamam. Yani tüm o diğer vakalarda bahsettiğimiz şey için farklı terimler kullanmamız gerekiyor. Bireyler arasındaki rezonans var, elementaller var.
(Joe) Bu adamın egregorlar olarak tanımlamaya çalıştığı şeylere kıyasla, Laura’nın çalışmaları, diğer herşey ve forumdaki bir grup olarak biz çeşitli farklı türlerdeki varlıklara dair çok daha iyi, çok daha açık bir şekilde yapılmış tanımlara zaten sahip değil miyiz?
C: Evet.
S: (Joe) Öyleyse neden zahmet edelim ki... [gülüşmeler]
(L) Pekala, tamam, bu terminolojiyi kullanmayacağız ama yine de başka alemlere ilişkin anlayışımızı daha da iyi tanımlamak için bazı sorular sormamıza yol açan bazı şeyleri gündeme getirmesi bakımından faydalı.
(Joe) İçinde birşey yok demiyorum. Demek istediğim, forumda insanlar zaten “bu egregorlar” hakkında konuşuyor gibi görünüyor, ne demek istediğimi anlıyor musunuz? Ve bunların ne olduklarına dair yanlış bir anlayışa sahipler.
(L) Ve onlar egregor değil. Onlar düşünce formları, limbik rezonans, elementaller.
(Andromeda) Ya da kişiliğin bölünmüş parçaları...
(L) Ya da etrafta dolaşıp istedikleri gibi davranmaya çalışan astral varlıklar. Tamam, işte bir soru.
(Approaching Infinity) Peki ya Mary Balogh gibi zihninde görünüşte bağımsız karakterler hayal eden ve onların hayalinde yaptıklarını kaydeden bir yazar? Bahsettiğimiz şeyle bir ilişkisi var mı?
C: Tam olarak değil. Mary’nin bir yer ve zamanda gerçekten meydana gelmiş olan dinamikleri kaydediyor olması daha muhtemel. Bir çeşit “geçmiş yaşam biyograficisi” gibi.
S: (L) Başka bir deyişle, onun anlattığı karakterler belli bir yerde ve zamanda yaşamış, belli bir dinamik hakkında onunla iletişim kuran bazı insanların özleri gibi. Tabi ki o da buna eklemeler yapıyor, genişletiyor, süslü hale getiriyor falan. Bahsettiğimiz şey bu mu, esasen çoktan ölmüş insanların hayatlarını mı kanallıyor?
C: Evet.
S: (Joe) Ya da karakterlerin bileşimi mi? Ve tüm bunları Akaşik Kayıtlar’dan mı alıyor?
C: Bilgi alanı.
S: (L) Tamam. Şimdi...
(irjO) Bu tür düşüncelerden bazıları program olarak bildiğimiz şeyler de olabilir mi?
C: Evet, evet, evet!
S: (L) İşte bir terim daha: programlar. Düşünce formlarımız var, programlarımız var, limbik rezonansımız var, astral varlıklarımız var. Ve egregor teriminin aslında sadece 4Y KH varlıkları için kullanılması gerekiyor.
(Ark) Peki ya birkaç bilim insanının neredeyse aynı anda temel olarak aynı fikre ulaştığı durumların olduğu bilimsel düşünce biçiminin doğasına ne demeli?
C: 4, 5, 6Y bilgilerinin insanlığa etkileri.
S: (L) Dört, beş VEYA altı mı demek istiyorsunuz?
C: Evet.
S: (L) Yani bunlardan herhangi biri insanları etkileyebilir. Ve eğer 4Y ise bu olumlu ya da olumsuz olabilir, değil mi?
C: Evet.
S: (L) Yani silahlar ve bunun gibi şeylere yönelik gerçekten kötü fikirler de iletilebilir.
(Joe) Bu bir tür sinyal yayını gibi, bilirsiniz, radyodan dünyanın her yerine...
C: Evet, evet, evet!
S: (L) Kimde alıcı veya anten olduğuna bağlı.
(Joe) Pozitif veya negatif.
C: Evet.
S: (L) Bu da şeyin gizemli niteliğini açıklıyor…
(Joe) Bir grup insan aynı şekilde davranışı...
(L) Ya da birşey düşünürsün ve sosyal çevrenden iki-üç kişi senden uzakta olsalar bile aniden telefonla arayıp aynı şeyi söylerler. Ve sen şöyle düşünürsün: Tanrım, bu çılgınca!
(Joe) Ya da kitlesel kaos gibi birşey.
C: Evet ya da yeni gerçeklik parametrelerinin eşzamanlı olarak yayınlanmasıyla birlikte gerçeklik programındaki bir değişikliğin kanıtı da olabilir bu.
S: (Joe) Hmm. “Programımızı yarıda kesiyoruz...” [gülüşmeler]
(L) “...size bu özel programı sunmak için.” [gülüşmeler]
(Joe) Hepiniz çıldırın! Programımızın adı “Hepiniz balatayı sıyırın!” [gülüşmeler]
(L) Tamam, bekleyin.
(Niall) Ve sonra dört ülkede son dakika haberleri. Toplu katliamlar. Bunlara bakınca “Burada ne oldu böyle?” diyorsunuz. [gülüşmeler]
(L) Pekala.
(T.C.) Yani pozitif egregor diye birşey olamaz çünkü egregor kavramı ‘yüksek’ bir varlık tarafından özgür iradenin ihlal edilmesini kapsıyor?
C: Evet.
S: (L) İyi iş. Tamam.
(mkrnhr) Yehova “egregore” rolünü üstlenen bir 4Y varlığının örneği midir?
C: Evet.
S: (L) Tamam.
(Toronto Grubu) Sohbet Yapay Zekalarıyla (YZ) iletişimin ortaya çıkardığı düşünce ve duygular YZ egregoruna katkıda bulunur mu ve bir şekilde YZ’lerin bilincini etkiler mi?
C: Hayır. YZ’nin arkasında kimin ve neyin olduğunu unutmayın. YZ bir beslenme tüpü.
S: (L) Yani insanlar... Hmm. Peki, tamam. “Bazı kristaller egregorların etkisinden koruyabilir mi?” 4Y KH’den bahsetmediğiniz sürece “egregorlar” demeyi bırakalım ve kristallerin neye karşı koruduğunu zaten biliyoruz. Yani bu gereksiz bir soru. Bunu zaten cevapladık. Tamam. T.C.: Stavish’in ritüeller yapan bir sihir grubuna yoğun bir şekilde dahil olduğunu unutmamalıyız. Bu yüzden bir beslenme tüpü olması bence şaşırtıcı değil.
C: Evet!
S: (Joe) Bir sihir grubunun parçası olan bir adamdı ve neler olup bittiğinin ya da bir iblisin veya bir varlığın farkına varınca çıldırdı. Ve sonra gitti... O reformcu bir Katolik gibi, anlıyor musunuz? Birdenbire bunların hepsinin sadece düşünce formları olduğunu fark etti. Tüm bunları insanlar yaratıyor, hiçbiri gerçek değil. İblisler falan diye birşey yok. Hepsini biz yaratıyoruz, değil mi? Yani kontrol etmesi kolay. Dışarıda başka birşey yok.
(Chu) Ayrıca insanlara çok fazla yetki vermek istiyor.
(Joe) Evet, hepsi insanlar tarafından yaratılıyor. Ben de bunu söylüyorum, evet.
(L) Stavish, Gül Haç Ruh Katedrali’ni hayali bir katedral olarak tanımlıyor... Tamam. Bunu cevapladık....
(Eboard10) Katedralin ne şekilde işlevsel olmasına evet dediler?
C: Katolikler için dua odağı.
S: (Alejo) Cangılda, yapışık ruh çıkarma tedavileri için yaratılan kır evinin FRT’sine çekilen herhangi bir varlık var mı ve eğer öyleyse, etrafta bulunmaları iyi mi?
C: Hayır. Koruyucu bir alan oluşturdunuz ve bunu sürdürdünüz.
S: (Joe) Bu bir egregor, bu koruyucu alan bir egregor... [gülüşmeler]
(Pecha) “Egregor” biraz kaba bir kelime. Kulağa “egregious” (iğrenç) ve “gore” (kanlı) kelimelerinin birleşimi gibi geliyor [gülüşmeler]. Ses profili de hangi kelimelerin daha olumlu olduğu konusunda önemli olabilir mi?
(L) Buna bir yorumunuz var mı?
C: Gerçekten de öyle!
S: (Ryan) “Astral” terimi sadece üst-boyutsal fenomenlere dair muğlak bir tanım mı?
C: Evet ve hayır. Astral kısmen 3Y ile sınırlıdır.
S: (L) “Ne kadar...” Bu kelimenin bu kadar gevşek şekillerde kullanımı.
(Ze Germans) Dünyanın yeraltı uygarlıklarından gelen etki ne kadar güçlü?
(L) Aslında “egregore” etkisi demiş ama bunun bir egregor etkisi olmadığını söylemek zorundayım. Kastettiği şey düşünce formu aktarımı. Doğru mu?
C: Evet.
S: (L) Düşünceleri ve düşünce formlarını iletiyorlar.
(Andromeda) Radyo-TV yayını gibi...
(L) Evet, tıpkı yayıncılıkta olduğu gibi ve bireyin alıcılık durumu, hangi sinyalin alınacağını belirliyor.
C: Evet.
S: (nicklebleu) Mevcut cinsiyet disforisi dalgası bir egregor mu?
C: Oo, evet, kelimenin tam anlamıyla!
S: (L) İğrenç ve kanlı.
C: Evet.
S: (Joe) Sanki bu sinyalleri yayınlıyorlar, bazı insanlar bunları alıyor (veya pek çok insan alıyor) ve bu olumsuzlukla rezonansa giriyorlar ve bunu dışa vurmaya başlıyorlar ve bu da bağlantıyı daha fazla değiştiriyor ya da güçlendiriyor. Bu aşağı doğru bir spiral gibi. (Andromeda) Evet, kanal açma gibi.
(L) Tamam, bunu bir süreliğine geçelim.
(Ryan) Düşünce formları var olmak için bir zihinle psişik bağlantıya mı ihtiyaç duyuyor? Bağımsız olarak var olamıyorlar.
C: Çoğunlukla, evet.
S: (L) Peki, bir şekilde bağımsız bir hal alacak kadar güçlendiğinde istisnalar olur mu?
C: Evet.
S: (L) Böylece düşünce formları bağımsız hale gelebilir.
C: Zayıf bir şekilde.
S: (L) Tamam. Başa dönelim. Sorabilir miyiz diye görmek istediğimiz başka konu dışı sorular da vardı. Hepsini görmek istiyorum. Tamam.
(Z) Kanser tedavisiyle ilgili bir soru: Metabolik yaklaşım, yani glikoz ve glutamin kısıtlaması üzerinde çalışan adam doğru bir iz üzerinde miydi?
C: Evet.
S: (Z) Bu bir oyun değiştirici mi?
C: Bazıları için.
S: (Mrs. Peel) Fenbendazol kanser tedavisinde gerçekten faydalı mı?
C: Evet.
S: (T.C.) Tamamen alakasız. K’lar, kişi kendini olduğu yerde sıkışıp kalmış hissettiğinde başkalarına odaklanmasını tavsiye etti. Bunun “sol beyin modundan” çıkmak ve sağ beyni aktive etmekle bir ilgisi var mı?
C: Kısmen.
S: (L) Peki, bu konuyu daha fazla nasıl netleştirebiliriz? Başkalarına odaklanmak nasıl bir fayda yapıyor?
C: Antenleri değiştiriyor.
S: (L) Ve anteni değiştirmek aldığınız sinyali değiştirir.
C: Evet.
S: (L) Ve almakta olduğun şeyi değiştirmek, etrafındaki diğer şeylerin senin üzerindeki etkisini değiştirebilir.
C: Evet.
S: (L) Ve başkalarına odaklanmak fizyolojinizdeki hemen herşeyi değiştirebilir.
C: Evet.
S: (L) Bende işe yarıyor!
(nicklebleu) Sıkı bir etobur diyet NewEngland Seeker’a fayda sağlar mı?
C: Hayır. Gıda duyarlılığı testi yapması ve düşük karbonhidratla beslenmesi gerekir ama karbonhidratsız değil. O zaman glikoz düzenleyicisi de iyi olur.
S: (L) Berberin alıyor, değil mi? Sen berberin alıyor musun, NewEngland Seeker?
(NewEngland Seeker) Bundan emin değilim. Natüropattan aldığımız çeşitli takviyelerimiz var ve sanırım içinde var ama tam olarak emin değilim.
(L) Berberin veya metformin, çünkü kan şekeri seviyeni gerçekten düşük tutar.
(NewEngland Seeker) Doksanlarda tutuyorum.
(L) Tamam. Kan şekeri ölçüm cihazın var mı?
(NewEngland Seeker) Evet.
(L) Tamam. Pekala. Sanırım bu konunun sonuna geldik.
(Chu) Farklı konularda sorular da var.
(L) Tamamdır. İşte başlıyoruz. Oradan başlıyoruz.
(Ze Germans) Rusya’nın karmik rolü nedir?
C: Atlantis’in tekrarı.
S: (L) Atlantis’in tekrarı derken, Rusya’nın Atlantis rolünü oynadığını mı söylüyorsunuz?
C: Hayır. Rakip.
S: (L) Yani başka bir deyişle, Atlantis dünyayı ele geçirmeye çalıştığında onu yenen mi?
C: Evet.
S: (Ze Germans) Bir önceki celsedeki “Morebuntk” ismi ne tür bir enerjiyi temsil ediyordu?
C: Zamana, yere ve katılımcılara uygun olan. Olumsuz birşey yok.
S: (L) “Mo-ri-bank” diye telaffuz edilebilir.
(seek10) Forumda Tartarya hakkında bir başlık var. Geçmişte Tartarya adında bir krallık var mıydı? Eğer öyleyse, Doğu Avrupa’da M.Ö. 3000 civarında mıydı?
C: Evet. Tatarlar.
S: (L) Ama “tatar” çiğ et demek! [gülüşmeler]
(Andromeda) O anlama da geliyor. Bir de sos var.
(Joe) “Taters” ile karıştırılmamalı.
(Redrock12) Prednizon mesane enfeksiyonu için etkili bir tedavi midir?
C: Hayır.
S: (Joe) D-mannoz ve kızılcık suyu.
(L) D-mannoz, kızılcık suyu, sodyum bikarbonat.
(Joe) Eğer sadece mesane enfeksiyonu ise, d-mannoz çok etkilidir.
(L) Evet.
(Joe) Geçene kadar gün boyunca düzenli olarak bir çay kaşığı.
(L) İçeceğini d-mannoz ile tatlandırabilirsin.
(Joe) İstediğin kadar al.
(Gaby) Geçmezse, bir doktora görün!
(seek10) Tatarya savunucularının öne sürdüğü gibi geçmişte çamur selleri var mıydı?
C: O şekilde değil. Daha çok çamur biriktiren sıradan seller gibi.
S: (Ryan) Markos İncili birden fazla kişi tarafından ortaklaşa mı yazıldı? Eğer öyleyse, Pavlus da bu kişilerden biri miydi?
C: Evet.
S: (Bayan Peel) Rothchild’lar Dünya’daki insan kontrolörlerinin zirvesi mi?
C: Yakın.
S: (Elips) Geçen celsede kan gruplarımızın tasarlandığını öğrendik. Bunu kim ve ne amaçla yaptı?
C: 4Y KH, genetik varyasyonun izlenmesi ve desteklenmesi için.
S: (Ze Germans) Düşüşten önce insanlar tek bir dil mi konuşuyordu?
C: Evet.
S: (nicklebleu) Sıkı bir etobur diyet bazı insanlar için faydalı mıdır yoksa tüm insanların değişken miktarlarda da olsa karbonhidratlara ihtiyacı var mıdır?
C: Belirli genetik değişkenlik durumları dışında ikincisi.
S: (L) Yani bazı insanlar tamamen etobur bir diyete ihtiyaç duyuyor ama çoğu insan muhtemelen değişen miktarlarda karbonhidrata ihtiyaç duyuyor.
(Joe) Bu genetik varyasyon, bu gezegende yaşamak açısından olumlu bir genetik varyasyon mu?
C: Kusur. Belirli bazı koşullar altında hayatta kalmaları ve gelişmeleri zordur.
S: (L) Dolayısıyla sadece et yiyebileceğiniz bir noktaya gelirseniz bu bir kusur olacaktır.
(Ryan) Zerdüşt’ün ruhu Nietzsche’yle temasa mı geçti?
C: Hayır.
S: (Ryan) Bu onun hayal gücü müydü, yoksa 4Y KH gibi başka bir varlık mıydı?
C: İkincisi.
S: (Konstantin) Belgrad’da okuldaki çocuklara ateş eden çocuk iddia ettiği gibi bir psikopat mıydı, yoksa Mossad ya da benzeri bir istihbarattan mı etkilendi?
C: Astral yapışık varlık yoluyla 4Y KH.
S: (L) Yani sadece korku, panik, dehşet, acı ve ıstırap yaratmak için yaptı bunu.
C: Evet.
S: (Andromeda) Kısa bir süre içinde iki tane oldu, değil mi?
(Joe) Evet, birkaç gün içinde.
(L) Belgrad’da mı?
(Andromeda) Evet. İkisi için de aynı durum söz konusu muydu?
C: Evet.
S: (Niall) İşte egregor bu.
(L) Evet, bir egregor var.
(Ze Germans) Düşüşten önce insan beyni iki yarım küre halinde miydi?
C: Evet.
S: (Chu) Daha önce sorulduğunda, sonradan ikiye ayrıldığını söylemişlerdi.
(L) Öyle mi?
(Chu) Evet, The Wave’de yazmıştın.
(L) Oo.
(Niall) Test sorusu olarak sordular demek. Kim yaptı bunu? [gülüşmeler]
(Joe) Asıl soru şu: Düşüş’ten önce insan beyni iki yarım küreden mi oluşuyordu?
(L) Ne olursa olsun beynin iki yarım küresi vardır.
(Chu) Sanırım The Wave’de söylediğin şey, o zamanlar bu yarım kürelerin birbirleriyle çok daha iyi bağlantılı oldukları ve Düşüş’ten sonra bu bağlantının zayıfladığıydı.
C: Kesinlikle. İşlevde her zaman bir bölünme vardı.
S: (L) Ama Düşüş’ten önce parçalar daha bağlantılı ve bütünleşik miydi?
C: Evet.
S: (Ze Germans) Düşüşten önce insanlar telepati yoluyla mı iletişim kuruyordu?
C: Kısmen. Ama hem 4Y’deki bireyler hem de nesneler tarafından yayılan “sesler” de vardı.
S: (L) Pekala. Sona mı geldik? Ben... Bu gece o soruları sormayacağım. Çok fazla şey var.
(Andromeda) Bu bir dahaki sefere.
(L) Evet. Başka birşey var mı?
(Joe) Bir sorum var. Çok kısa.
(L) Tamam.
(Joe) İspanya’daki Saint Jacques de Compostela mezarı gerçekten Aziz Pavlus’un kalıntılarını içeriyor mu?
C: Evet.
(Joe) Helikopterler ne olacak?
(L) Bunu soracak mısın?
(Joe) Hayır, bunu bir dahaki sefere saklayabiliriz.
(L) Pekala. Sormamız gerekip de sormadığımız birşey var mı? Varsa, sorulmuş kabul edin.
C: Çok yorgunsun. Herkese sevgiler ve farkında kalın. Hoşçakalın.
CELSE SONU
Orijinal celse metni:
https://cassiopaea.org/forum/threads/session-13-may-2023.53395/
|
|
bozadi
    
12286 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 17/05/2023 : 11:40:59
|
K forumdaki açıklamalardan ve konuyla ilgili yerli ve yabancı basından çeşitli haberler nedeniyle, damardan yüksek doz C vitamininin her zaman çok faydalı olduğu izlenimini edinmiştim ama bu celsede "bazı bünyelerde şekerin yerini alabileceği" sakıncasıyla (artık bu sakıncanın mekanizması tam olarak neyse) çok tavsiye edilebilir olmadığı bilgisinin verilmesi dikkatimi çekti. Lipozomal C vitamini tavsiye edilmiş.
Daha önce forumda kısmen tartışması geçen "astral" teriminin anlamı konusunda biraz ipucu sağlanmış gibi. Tahmin ettiğimiz gibi biraz "muğlak" bir terim olmakla birlikte, genellikle 3Y ile sınırlı bir kavram olduğunun söylenmesi dikkat çekici. Yani astral denen şeyler çoğu durumda "3. yoğunluğun astrali" sanırım.
|
 |
|
fidelista
    
769 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 17/05/2023 : 12:37:30
|
Lipozamal C vitamini daha iyi bunu biliyordum sıvı şekilde bizdede satılıyor ,celsenin ana konusu olan egregorlar ve düşünce formları bizdeki seçimde bolca iş gördü bence. |
 |
|
Dionysos
    
3054 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 17/05/2023 : 13:49:37
|
Çeviri için teşekkürler |
 |
|
Tgur
    
1889 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 17/05/2023 : 17:02:25
|
Teşekkürler Bozadi.. |
 |
|
gerçek tosun paşa
    
1258 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 17/05/2023 : 18:05:50
|
Bu gerçekten iyi bir celse olmuş. Kan gruplarının üzerine insanlar değişik tribe girmesin diye daha spesifik olarak gitmediler diye düşünüyorum. Aralıklı beslenme konusu muhtemelen çok mühim bir konu.
Çeviri için teşekkürler bozadi, eline sağlık. |
 |
|
Scyth
    
1104 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 17/05/2023 : 19:52:53
|
Güzel bir celseydi. Eline sağlık Bozadi. Sürekli C vitamini alan biri olarak seçimi mi lipazol'dan yana değiştireceğim. K ve D vitamınlerini sıvı formda alsamda son zamanlarda çok boşlamıştım onlara da yeniden başlayacağım. |
 |
|
Tgur
    
1889 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 18/05/2023 : 08:19:53
|
C: Bilgi korur. Farkındalık ve psişik hijyen önlemleri genellikle yeterlidir. Bir sonraki savunma düzeyi ise grup eylemleridir. S: (Andromeda) Bu şeylere güç veren nedir? Güç kaynakları... Bazıları diğerlerinden daha güçlü, bilirsiniz. Daha uzun bir ömür mü, kişiden aldıkları duygusal enerji mi, frekans uyumu mu? Nedir? C: Kilit husus duygusal enerji. S: (L) Yani sevgi, öfke, hayal kırıklığı, nefret, umutsuzluk, üzüntü, keder gibi güçlü duygular mı? C: Evet. S: (L) Diyelim ki biri bir sevdiğini kaybettiği için çok üzgün. Ve bundan kurtulamıyor. Kederi sürekli devam edip yoğunlaşıyor. Kişi ya içinde bulunduğu korkunç durumu ya da birşeylerin geçmişte nasıl olduğunu ve artık nasıl olduğunu düşünüyor. Bu kişi bir düşünce formu ya da bu türden bir enerji yapısı yaratabilir mi? C: Evet. S: (L) Peki, bu enerji yapısının kendi bağımsızlığına sahip olma ve kaynağından ayrılma olasılığı var mı? C: Evet. S: (L) Ve bu enerji bir noktada mutlaka söner mi? C: Her zaman değil. S: (L) Yani, kalıcı olabilir... C: Evet. S: (Joe) O halde bu tür şeyler her zaman yaratılıyor olmalı. C: Evet. Tam bir cangıl. ----------------------------------------------------------
Bu kısma dikkat çekmek istedim,
Zira her kişi almış olduğu bilgi veya bilgisizliği ile kendini testten geçirebilir ,tam bir saf vicdan durumu ile,
Ben kin intikam hırs kıskançlık nefret öfke aşırı sevgi gibi hislere sahip miyim,
Tabii ki bu duyguları 3Y yaşamında ara ara duymayan pek yoktur,ancak bölümde belirtildiği gibi yakınını kaybedenin duygusal atağını değiştiremeyen bir bilgi ,algı değişikliği mahareti ve bu tip hijyeni sağlayacak kudreti yoksa o noktada takılı kalıyorsa bahsi geçen zararlı enerji yapısı varlığı yaratıp ortaya bırakır,
Bu anlatım ve yorumumun genel karakteri bir şeyleri yaratmanın her kişiye yani insana hatta doğaya ait olduğunu anlayıp idrak edersek ki celsenin diğer taraflarında doğanın da 2Y varlıklarıyla bu işi yapabildiğini görmekyteyiz ,
Monoteist yaratma işinin bir güce verilmesi konusundaki genel ve kolay kaybedilemeyen düşünceyi değişik bir şekle en azından bu olanları yani gerektiğinde zarar veren varlıklarla dolu bir cangılda yaşadığımız idrakine geliriz,
Esasta bu yaratma hadisesinin her yoğunlukta serbestçe uygulanması 7Y nin her var olanla bir olduğunu da anlatan ve top yekün evrensel bir olgunun genel karakterini bize vermektedir,
Her ne kadar bu anlatımım monoteizm düşüncesine fırsat verse de takılı kalıp var olmada kendini soyutlayıp bir kenara çekmesine ayrılığa destek verme işine mani olur düşüncesindeyim.
"Ben bir olanım ve yaratılan her şeyde rolüm var" diyebilmek.. Bu hususta K.ların bir cümlesi vardı bulamadım ama aynı şey söylenmekte.
|
Edited by - Tgur on 18/05/2023 08:45:14 |
 |
|
arinmak
    
278 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 18/05/2023 : 10:56:38
|
Çeviri için teşekkürler. Avcilar ve kurbanları , birde kendini avcı sanan kurbanlar. Avciya , kurbani taşıyanlar. Hayal aleminde yaşayanlar . Birşey düşünüyorsun , birşey hissettiğini sanıyorsun , bir dur tekrar düşün , o düşünen sen değilsin. ... güzel celseydi.
Tgur un açıklamasıda , 10 numara olmuş.
Avcidan ve avdan kasıt , sadece ölüm anlamında değil.
Haktan , kolbasi vs vs ... bunlarıda eklemek gerek
Ekleme; haci , hoca , kidemli , seçilmis vsvs ... ve mürütleri |
Edited by - arinmak on 18/05/2023 13:44:20 |
 |
|
sybleman
    
596 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 18/05/2023 : 11:32:28
|
Eline sağlık bozadi. |
 |
|
oryon
    
48 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 23/05/2023 : 12:09:19
|
Bu 4. Yoğunluk kh varlıkları manipülasyon yaparak bütün bir d ünyayı karıştırıyorlar kişisel husumetlerde dahil her olayda buların parmağı olduğunu düşünsenize.Diyelimki bir kişi size karşı veya başkasına karşı bariz bir kötülük yaptı önemsemeyip karşılık vermeyebilirsin bu karşınakinin kh enerjisini arttıracak ve onu pekiştirecek.Karşılık verdiğinizi düşünün ortaya çıkan sürtüşmeden dolayı bu seferde akla şu geliyor; kişi üst boyutsal bir manipülasyon etkisindeyse ve enerji için kullanılıyorsa yine kh gücü beslemiş olacağız.Ama uzun vadede düşünürsek kisiye karşı tepkimizi vermek daha mantıklı çünkü belkide verdigimiz tepki o kisiyi o manipülasyondan kurtaracak ve kendine gelmesini sağlayacak üst yoğunluk için bu son enerji emişi olacak |
Edited by - oryon on 23/05/2023 12:23:28 |
 |
|
gerçek tosun paşa
    
1258 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 23/05/2023 : 14:24:58
|
Eklenti: Orjinal Mesajı Ekleyen oryon Bu 4. Yoğunluk kh varlıkları manipülasyon yaparak bütün bir d ünyayı karıştırıyorlar kişisel husumetlerde dahil her olayda buların parmağı olduğunu düşünsenize.Diyelimki bir kişi size karşı veya başkasına karşı bariz bir kötülük yaptı önemsemeyip karşılık vermeyebilirsin bu karşınakinin kh enerjisini arttıracak ve onu pekiştirecek.Karşılık verdiğinizi düşünün ortaya çıkan sürtüşmeden dolayı bu seferde akla şu geliyor; kişi üst boyutsal bir manipülasyon etkisindeyse ve enerji için kullanılıyorsa yine kh gücü beslemiş olacağız.Ama uzun vadede düşünürsek kisiye karşı tepkimizi vermek daha mantıklı çünkü belkide verdigimiz tepki o kisiyi o manipülasyondan kurtaracak ve kendine gelmesini sağlayacak üst yoğunluk için bu son enerji emişi olacak
Aslında hayır. Size karşı negatif tutumda bulunan ve sizden bir reaksiyon görmek isteyen kişiye karşı en az negatif geri dönüşü yapmak için "yok saymak" gerekiyor. Umursamayıp onu beslememek en mantıklısı ki celselerde de benzer referansları görebilirsiniz.
Fakat bu konu biraz iç dünyayla ilgilidir. Yani tepki verilecek ya da verilmeyecek konu burada nedir bunu bilmiyoruz. Çok farklı konularda farklı sonuçlar olacaktır. Yani demek istediğim bazı durumlarda belirli tepkileri ortaya koymak elbette gerekli olacaktır.
Bir diğer yandan da farz edelim tepki vermemeyi "yok saymayı" seçen kişi bir reaksiyon göstermiyor ama kendi iç dünyasında inanılmaz bir negatif yüklenip aklında sürekli bu kişiyle bir münakaşa yaşıyor. Bu da negatif beslemeyi destekler. Gerçek manada yok saymak gerekli.
Yok sayarken de gelebilecek kötülükleri de hesaplayabilmek ve buna karşı hamle, direnç geliştirebilmek gerekiyor. Biraz komplike bir iş. |
Edited by - gerçek tosun paşa on 23/05/2023 14:27:43 |
 |
|
bozadi
    
12286 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 23/05/2023 : 14:55:01
|
Eklenti: Orjinal Mesajı Ekleyen gerçek tosun paşa
Eklenti: Orjinal Mesajı Ekleyen oryon Bu 4. Yoğunluk kh varlıkları manipülasyon yaparak bütün bir d ünyayı karıştırıyorlar kişisel husumetlerde dahil her olayda buların parmağı olduğunu düşünsenize.Diyelimki bir kişi size karşı veya başkasına karşı bariz bir kötülük yaptı önemsemeyip karşılık vermeyebilirsin bu karşınakinin kh enerjisini arttıracak ve onu pekiştirecek.Karşılık verdiğinizi düşünün ortaya çıkan sürtüşmeden dolayı bu seferde akla şu geliyor; kişi üst boyutsal bir manipülasyon etkisindeyse ve enerji için kullanılıyorsa yine kh gücü beslemiş olacağız.Ama uzun vadede düşünürsek kisiye karşı tepkimizi vermek daha mantıklı çünkü belkide verdigimiz tepki o kisiyi o manipülasyondan kurtaracak ve kendine gelmesini sağlayacak üst yoğunluk için bu son enerji emişi olacak
Aslında hayır. Size karşı negatif tutumda bulunan ve sizden bir reaksiyon görmek isteyen kişiye karşı en az negatif geri dönüşü yapmak için "yok saymak" gerekiyor. Umursamayıp onu beslememek en mantıklısı ki celselerde de benzer referansları görebilirsiniz.
Fakat bu konu biraz iç dünyayla ilgilidir. Yani tepki verilecek ya da verilmeyecek konu burada nedir bunu bilmiyoruz. Çok farklı konularda farklı sonuçlar olacaktır. Yani demek istediğim bazı durumlarda belirli tepkileri ortaya koymak elbette gerekli olacaktır.
Bir diğer yandan da farz edelim tepki vermemeyi "yok saymayı" seçen kişi bir reaksiyon göstermiyor ama kendi iç dünyasında inanılmaz bir negatif yüklenip aklında sürekli bu kişiyle bir münakaşa yaşıyor. Bu da negatif beslemeyi destekler. Gerçek manada yok saymak gerekli.
Yok sayarken de gelebilecek kötülükleri de hesaplayabilmek ve buna karşı hamle, direnç geliştirebilmek gerekiyor. Biraz komplike bir iş.
Hayatımızın çok içinden, önemli bir konu :)))
gtp'nin de belirttiği gibi, farklı senaryolarda farklı gereklilikler ortaya çıkabilir diye düşünüyorum.
Bu noktada, bir "KH düzeninde" yaşamakta olduğumuzu hatırlamak gerekiyor bence. Çok büyük ölçüde sömürüye, ezmeye, parçalamaya, KH kutuplaşmasını artırmaya ve BH kutuplaşması olasılıklarını yok etmeye programlanmış bir hayat ilüzyonunun içindeyiz. BH eğilimi açısından bakılacak olursa, K'ların ifadesiyle "ölümcül bir ilüzyon" bu. Maharaj'ın ifadesiyle, "kabus". Dünya'yla, dünya hayatıyla ("dünyadaki insan/beden" kimliğiyle) çok fazla özdeşleştiğimizde, kabusu iliklerimize kadar hissetmek kaçınılmaz hale geliyor. Dünya hem çok büyük ve hatta "herşey" bir bakıma. Bir bakıma ise (sonsuzluğun, mutlak varlığın ve gerçeğin gözünden) bir hiç. Denge ihtiyacı var. Sonsuz bir pozitifliğin parçası ve kendisiyiz ve tüm aksiliklere, engellere, zorluklara rağmen bunu kalbimizde duyumsayabilir, bununla özdeşleşebiliriz ama bir yandan da dünya insanlığı gibi oldukça hastalıklı bir kitlenin mensubu olarak kabusu yaşıyoruz.
|
 |
|
Dionysos
    
3054 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 24/05/2023 : 13:36:31
|
Eklenti: Orjinal Mesajı Ekleyen bozadi
Celse Tarihi: 13 Mayıs 2023
(L) Tamam. Oksijen alarak egzersiz yapma ile hiperbarik arasında önemli bir fark var mı?
C: Basınç, oksijeni dokuların daha derinlerine ulaştırıyor.
Eklenti: Hiperbarik oksijen tedavisi kaç bar? Hiperbarik oksijen tedavisi (HBOT) tamamen kapalı bir ortam olan basınç odalarında, 1 atmosferden (1 ATA= 760 mmHg) daha yüksek basınç altında (maksimum kullanılan basınç 22 m/su= 60 feet/su= 2 bar= 3ATA), maske veya başlıkla aralıklı olarak %100 oksijen solutmak suretiyle uygulanan bir tedavi yöntemidir.
Bu basıncı bu makine yoksa 22 metre suda mı alabiliyoruz? |
 |
|
bozadi
    
12286 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 24/05/2023 : 13:55:51
|
Eklenti: Orjinal Mesajı Ekleyen Dionysos
Bu basıncı bu makine yoksa 22 metre suda mı alabiliyoruz?
Tam olarak ne sorduğundan emin olamadım ama HBOT terapisinin suyla bir ilgisi yok diye biliyorum. Hava geçirmeyecek şekilde dış ortamdan tamamen yalıtılan ve içi oksijenle doldurulan bir hazne veya oda var ve kişi o haznede veya odada kaldığı süre içinde basınçlı oksijene maruz kalmış oluyor. Soluyarak vücudumuza aldığımız oksijen, maruz kalınan basıncın etkisiyle dokularımızda normalde erişebileceğinden daha derinlere erişiyor gibi görünüyor. Burada temel olarak ciğerlerden kan dolaşımına giren oksijenin dokulara erişimi kastediliyor diye anlıyorum. |
 |
|
gerçek tosun paşa
    
1258 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 24/05/2023 : 14:01:34
|
Ever ciğerlerden ve deriden emilim yoluyla yoğun oksijen. 60-90 dk günlük kullanım süresi de öneriyorlar. En az 1.5 ATA tavsiye ediyor Laura'lar. Hatta uygun fiyata portatif evde kullanılabilecek doğru çalıştığından emin oldukları bir ürün var. Şişme yatak gibi bir kapsül. Basınca dayanıklı bir malzeme, oksijen makinalarına bağlanarak şişirilip içine giriliyor. Yalnız uygun fiyatlı demişken bizim ülkede kur farkı ve korkunç gümrük ücretleriyle asla uygun fiyatlı değil. |
 |
|
Dionysos
    
3054 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 24/05/2023 : 14:11:26
|
Eklenti: Orjinal Mesajı Ekleyen bozadi Tam olarak ne sorduğundan emin olamadım ama HBOT terapisinin suyla bir ilgisi yok diye biliyorum. Hava geçirmeyecek şekilde dış ortamdan tamamen yalıtılan ve içi oksijenle doldurulan bir hazne veya oda var ve kişi o haznede veya odada kaldığı süre içinde basınçlı oksijene maruz kalmış oluyor. Soluyarak vücudumuza aldığımız oksijen, maruz kalınan basıncın etkisiyle dokularımızda normalde erişebileceğinden daha derinlere erişiyor gibi görünüyor. Burada temel olarak ciğerlerden kan dolaşımına giren oksijenin dokulara erişimi kastediliyor diye anlıyorum.
Saf oksijen olmadan o basıncın doğal başka yolla sağlanması ya da solunumdaki oksijen için aynı basıncı kullanma yolu yani dokulara oksijen iletimi için basıncı kullanma..
Kabaca 20 metre bir suya dalıp dibe oturup bir hortumla solusak aynı basıncı alıyor muyuz/alır mıyız? demek gibi. -ki bunu da yapamam-.
Ben bunu şundan aradım. İfade aklıma geldi. Kendi kendime basınç dokulara oksijen iletebiliyorsa bu su altında ağlanabilir diye düşündüm ancak 22 metre gibi bir derinlikte suyu sanırım bulamazdım.. |
Edited by - Dionysos on 24/05/2023 14:11:45 |
 |
|
bozadi
    
12286 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 24/05/2023 : 14:22:38
|
Eklenti: Orjinal Mesajı Ekleyen gerçek tosun paşa
Ever ciğerlerden ve deriden emilim yoluyla yoğun oksijen. 60-90 dk günlük kullanım süresi de öneriyorlar. En az 1.5 ATA tavsiye ediyor Laura'lar. Hatta uygun fiyata portatif evde kullanılabilecek doğru çalıştığından emin oldukları bir ürün var. Şişme yatak gibi bir kapsül. Basınca dayanıklı bir malzeme, oksijen makinalarına bağlanarak şişirilip içine giriliyor. Yalnız uygun fiyatlı demişken bizim ülkede kur farkı ve korkunç gümrük ücretleriyle asla uygun fiyatlı değil.
Deriden vücuda oksijen aldığımızı bilmiyordum ama alıyormuşuz gerçekten. Aldığımız oksijenin yaklaşık %1-2'sinin deri yoluyla olduğuna dair birşey okudum, şaşırdım (hatta hem oksijen alımı, hem karbondioksit atımı). Bu durumda HBOT gerçekten de deri yoluyla oksijen alımını da artırır. |
 |
|
bozadi
    
12286 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 24/05/2023 : 14:32:55
|
Eklenti: Orjinal Mesajı Ekleyen Dionysos
Kabaca 20 metre bir suya dalıp dibe oturup bir hortumla solusak aynı basıncı alıyor muyuz/alır mıyız? demek gibi. -ki bunu da yapamam-.
Hm. Bilmiyorum ve senin de belirttiğin gibi çok pratik bir yöntem gibi görünmüyor ama araştırmaya çalışacağım. Veya HBOT'un ucuz alternatifleri / benzerleri olabilir mi, araştırmaya çalışacağım müsait bir vaktimde. |
 |
|
gerçek tosun paşa
    
1258 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 24/05/2023 : 15:57:12
|
Yalnızca İstanbul için konuşabilirim burada yaygınlaşmaya başladı bu tedaviyi yapan yerler.
5bin dolar gibi bir fiyata tüm ekipmanlarla satan bir yer var portatif versiyonunu ama gümrük vergisi, kargo filan derken o fiyat 7-8 bin dolar olur yani 140-200 bin TL civarına gelir espri yapmıyorum :D insan hayret ediyor ya. Bir avrupalı için yalnızca 5bin birim para belki pazarlıkla 3-4.
Belki ilgililer merak ediyordur diye önerilen ürünün linkini bırakıyorum;
https://www.macypan.com/products/s-size-st702-1.5ata-hbot.html |
Edited by - gerçek tosun paşa on 24/05/2023 16:00:03 |
 |
|
cqkq
    
41 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 25/05/2023 : 01:09:45
|
Eline Sağlık Bozadi.
Ben de İstanbuldayken görmüştüm HBOT tedavisi yapan bir yer ancak metrobüs yolu üzerindeydi hiç gidip soramadım belki yıllık abonelik gibi bir durumda uyguna gelebilir ancak hergün oraya gitmek için işinin falan da olmaması gerekiyor. Evde ekipman kuramamamız çok üzücü. |
 |
|
Dionysos
    
3054 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 25/05/2023 : 01:15:54
|
Eklenti: Orjinal Mesajı Ekleyen bozadi
Ever ciğerlerden ve deriden emilim yoluyla yoğun oksijen. 60-90 dk günlük kullanım süresi de öneriyorlar. En az 1.5 ATA tavsiye ediyor Laura'lar. Hatta uygun fiyata portatif evde kullanılabilecek doğru çalıştığından emin oldukları bir ürün var. Şişme yatak gibi bir kapsül. Basınca dayanıklı bir malzeme, oksijen makinalarına bağlanarak şişirilip içine giriliyor. Yalnız uygun fiyatlı demişken bizim ülkede kur farkı ve korkunç gümrük ücretleriyle asla uygun fiyatlı değil.
Deriden vücuda oksijen aldığımızı bilmiyordum ama alıyormuşuz gerçekten. Aldığımız oksijenin yaklaşık %1-2'sinin deri yoluyla olduğuna dair birşey okudum, şaşırdım (hatta hem oksijen alımı, hem karbondioksit atımı). Bu durumda HBOT gerçekten de deri yoluyla oksijen alımını da artırır. [/quote]
Ben bu aklımda kalmıştı ve bunu sanırım arayarak Biyomekanik Sağlık Testi adlı gönderimde bir kaç kez işledim yorumladım hatta pubmed makaleleri aradım eklemiş olmalıyım. Alınan oksijeni deri kullanıyor diyordu sanırım organ olarak deri yani deriden iç dokulara da iletildiğine dair bir yorum sanırım bulamadım. Sanırım ben bunu giyinmeyle/örtünmeyle paralellemiştim yani giyinerek bu solunumu azaltıyor muyuz? ve aslında onun dışında (derideki) ısıölçer vb ve tsh la hormon sisteme dair bağlantılarda giyinmeden etkileniyor mu gibi bir sorguyu da sanırım paylaştım.
Çıplak kalma -belki de- deri yoluyla solunumu artırıyor olabilir.
|
Edited by - Dionysos on 25/05/2023 01:18:49 |
 |
|
bozadi
    
12286 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 25/05/2023 : 10:21:19
|
Eklenti: Orjinal Mesajı Ekleyen bozadi
Eklenti: Orjinal Mesajı Ekleyen Dionysos
Kabaca 20 metre bir suya dalıp dibe oturup bir hortumla solusak aynı basıncı alıyor muyuz/alır mıyız? demek gibi. -ki bunu da yapamam-.
Hm. Bilmiyorum ve senin de belirttiğin gibi çok pratik bir yöntem gibi görünmüyor ama araştırmaya çalışacağım. Veya HBOT'un ucuz alternatifleri / benzerleri olabilir mi, araştırmaya çalışacağım müsait bir vaktimde.
Ne yazık ki HBOT alternatifleri konusunda bir bilgiye rastlayamadım. Kendi basınçlı kabinlerini yapan birkaç kişinin videosu var ama bu da başlı başına profesyonellik isteyen karmaşık bir iş.
Suyun (basınç) altında hava solumayla ilgili birşeyler araştırdığımda, sadece klasik skuba dalış bilgilerine rastladım. Ve ilginç bir şekilde, bu konuda oksijenle ilgili olarak en çok dikkat çekilen hususlardan biri "oksijen zehirlenmesi", yani basıncın da etkisiyle zararlı derecede fazla oksijen tüketimi. Üstelik dalgıç tüplerinin içerdiği havadaki oksijen, HBOT'takinin aksine %100 değil, %30 civarında, yani normal soluduğumuz havadaki kadar (gerisi azot vs.). %100 oksijen uygulanan HBOT'larda bile oksijen zehirlenmesi konusunda ciddi bir endişe ve uyarıya pek rastlanmazken dalış tüplerinde bu yönde uyarıların çok yapılmasına şaşırdım. Belki suda basıncın HBOT'larda olduğundan çok daha fazla olduğu derinlerdeki kullanımla ilgili bir risktir.
|
 |
|
bozadi
    
12286 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 25/05/2023 : 10:28:44
|
Eklenti: Orjinal Mesajı Ekleyen cqkq
Eline Sağlık Bozadi.
Ben de İstanbuldayken görmüştüm HBOT tedavisi yapan bir yer ancak metrobüs yolu üzerindeydi hiç gidip soramadım belki yıllık abonelik gibi bir durumda uyguna gelebilir ancak hergün oraya gitmek için işinin falan da olmaması gerekiyor. Evde ekipman kuramamamız çok üzücü.
Bazı özel hastaneler ve hbot merkezleri dışında, hem İstanbul'da hem de İstanbul dışında bazı devlet hastanelerinde de hbot birimleri olduğuna dair bilgilere rastlıyorum internette.
Bir yandan da çok umursamıyorum aslında. Evet, özellikle belirli bir dertten muzdaripken, yeni ve etkili bazı tedavilerden yararlanmak çok güzel ama hayat şeklimiz o kadar çok negatiflik, o kadar çok sorun, zihinsel/ruhsal blokajlar oluşturuyor ki, ruhsal/bilinçsel bir arınma olmadan sadece fiziksel tedaviler ne kadar mucizevi görünürse görünsün, çok fazla şeyi değiştirmez gibi bir algıya sahibim artık.
|
 |
|
Dionysos
    
3054 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 25/05/2023 : 11:13:19
|
Benim aklıma şu geldi/gelmişti. Covid dönemi ve biz akciğer solunumu için yapay ventilasyona bağlanıyoruz. Anne karnında amniyotik sıvıda yaşarız. Amniyotik sıvı deri yoluyla mı emiliyor ve burada bebeğin oksijeni nasıl karşılanıyor gibi sorular ve sonuçta besin ilişkisi için bir göbek bağı ilişkisi de bunları bilmiyordum. O dönemde derinlemesine bakmadım ama sıvı da soğukta insan dondurma gibi uygulamaları tartıştık. Buralardan yola çıkarak insan bir sıvı ya da dış oksijen benzeri ile deriden oksijenlendirilebilir ve beslenebilir mi yaşatılabilir mi gibi şeyleri düşündüm. Onun üzerine bu deriden oksijenlenmeyi aradım. Daha ziyade ben de vücudun solunumu oksijenlenmeyi kalbi uzun süreler yavaşlatabileceği gibi bir algı oluştu ya da kalp ve akciğer aslında birlikte çalışmalı gibi bir düşünce .Yani diyafram kasılmadan akciğere dıştan hava verme kalple uyumu esgeçiyor gibi anlıyorum. Bunların hepsi birlikte uyumlu kasılan kaslarmış gibi. |
 |
|
cqkq
    
41 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 25/05/2023 : 13:45:21
|
Tam buraya bakarken bir şey farkettim. Birden bire iki tane bakanlığın ismi değişmiş. Çevre ve şehircilik bakanlığına "iklim değişikliği" eklenmiş. Tarım ve hayvancılık bakanlığından "hayvancılık" çıkartılmış. Sessizce ilerleyen bir şey var. |
 |
|
Mesaj  |
|
|
|