Yazar |
Mesaj  |
Tgur
    
1889 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 16/05/2023 : 08:20:00
|
YORUMLAR 112
S: (trendsetter37) Son birkaç aydır FRT’yi ve Pierre’in kitabındaki konular dahil çeşitli başka bazı hususları tartışırken, tüm maddenin bir elektromanyetik (EM) frekansı olduğu fikri geldi aklıma. Farklı bir EM frekansı uygulayarak bunu tersine çevirebilir misin? Örneğin EM frekansı biçiminde bilgi ekleyerek maddeyi manipüle etmek, hatta madde yaratmak için? C: Elbette. Buna “simya” deniyor. Soru şu: Yöntemi nedir? S: (Pierre) Evet, sorumuz bu: Yöntemi nedir? [Kahkaha] (L) Sorumuz bu mu? (Pierre) Hayır, benim sorum bu. C: Einstein’ın çalışmalarına gözatın ve gerekli enerjilerin geri mühendisliğini yapın. S: (Mr. Scott) Sorun değil! (L) Arka tarafta bir laboratuar inşa et ve bunu yap. (Approaching Infinity) trendsetter37 yapar! (Pierre) Gerekli enerjinin geri mühendisliğini yapmak mı? (trendsetter37) Bu ilginç çünkü, geri mühendislik... (L) Sanırım süreci tersine çevirme anlamında geri mühendislik. E=mc2 (Pierre) Atom bombası gibi. Madde enerji üretiyor. Ama buradaki süreç tersi: enerjiyle madde üretmek. Ama nasıl, bilmiyorum. (Andromeda) Kolay! (L) Yani ne yapacaksın? Bir tür dalga yayan bir hoparlör alıp kayayı parçalayıp altına mı çevireceksin? Teorik olarak işe yarayabilir ama bunun için nasıl bir güce ihtiyaç var? O kayanın her bir atomunun sahip olduğu enerjinin değiştirilmesi, dönüştürülmesi gerekir. Anlıyor musun? (Perceval) Eğer enerji eşittir madde çarpı ışık hızının karesiyse, geri mühendislik için sondan başlayıp ışık üretmen gerekir. (L) Işık bilgidir... (Perceval) Bilgini arttırdıkça yapabilirsin! (Pierre) Madde eşittir enerji bölü ışık hızının karesi. (Mr. Scott) Ama eğer ışık bilgiyse, enerjiyi alıp ışık hızının karesine bölüyorsun. O zaman çok çok aptal olman gerekir çünkü enerji aptallığının karesine bölündüğü zaman epeyce kütle veriyor. [Kahkaha] (L) Sanırım bunda bir doğruluk var çünkü atom bombasını yapan insanlar... Bombanın denkleminde onların aptallığının karesi kullanıldı. Hiç bilgileri yoktu. Herşeyi havaya uçurdular. (Perceval) Çok miktarda bilgi ve veri enerjiye dönüşüyor. (L) Devam edelim. Başka bir soru soralım. (Approaching Infinity) Bu konuyla ilgili ve trendsetter37’nin söylediği şeyle ilgili bir sorum var. “The Field” adlı kitapta, yazar homeopatik bir deneyde belirli bir bileşiğin EM imzasının ses kaydını yaptıklarını ve sonra da bu kaydı tekrar suda çaldıklarını söylüyor. Ve o zaman su sanki o bileşik mevcutmuş gibi reaksiyon göstermiş. Bu durumda, fiziksel bir hastalığı veya Ebola gibi bir virüsü tersine çevirmek için bir EM imzası kullanmak mümkün olabilir mi? C: Evet. Rife’a bak. S: (Perceval) Bu birinin adı mı? C: Royal Rife. S: (L) Tam da o işi yapan bir makineyi icat eden bir adam. Bir Rife makinesine ihtiyacımız var. Nicolas, bize bu makineden bir tane yap! (Nicolas) Tamam, ilgileneceğim! ---------------------------------------------------------------------
Konu çok zor anlaşılması gereken fizik bilimi unsurlarını ihtiva ediyorsa da bundan başka çıkarımlar yapabiliriz,
Yorumlarda tersine simya işinde sıra bilgiye gelince onu kullanıp kullanmamak atom bombası gibi felaket enerji çıkarımı değil de uygun teknoloji kullanılırsa madde yaratımında veya elde edilen EM enerjisisni kullanarak illüzyon dünya yaşam koşullarında bilincinize kendinize değişik gerçeklik ortamları hazırlarsınız,
Yani burada bazen oluşmuş madde üzerinde başkalaşımlar yapabilirsiniz, düşünsel düzeninizi başka algılarla ayarlayıp üst yoğunluk seviyelerine çıkarabilirsiniz,
Mesela bedenin maddesel yapısında bilgi alıp DNA değişiklikleri olunca düşünsel ve yorum yapan bilincin değişik EM bombardımanına tutulup olayları üst yoğunluk kriterlerine uygun inanışlarına geçmek,
Ne cümle gel de aç, Bedenin büyük kısmı sudur ,su moleküllerinin diğer maddelere benzemeyen iyonize edip çözelti olayını sağlaması ,taşıyıcı özelliği ve dışdan verilen tesirlerle molekül yapısını değiştirici hasletlerini hatırlıyoruz,(Japon bilim adamının Masaro Emoto buz kütleleri üzerinde yaptığı araştırmalar)
Kısaca su oluşturulan EM dalga izine göre şekil değiştiren madde özelliği veriyor,
Suyun bu harikulade akıl almaz özelliği zihinde oluşturulan bilinç halindeki değişikliklerin bedenin tümüne yayabilmesi sonuçta fiziği boş veren bir özelliği yani üst yoğunluğa geçişi maddede kalırken insan sağlar, bunu ütopya deyip bir kenara atanlara karşı işte biz, madde dışındaki ruhun macerasında olan bitenleri anlamaya başlıyoruz,
Bu bilgiden kaçarsanız ne olur,yankı odasındaki duvarlara bakan olunur, Yargıladım yine,
----------------------------------------------------------------------
S: (L) DNA’nın yapısal genleri kodlamayan kısmı neyi kodluyor? Başka ne yapıyor olabilir? C: Kesilen akış. S: (L) Neyin kesilen akışı? C: Sıvıların. S: (L) Sıvıların nereden nereye akışı? C: Senin algın nedir? S: (L) Hangi sıvılar? C: Senin girdi ekleme sıran. S: (L) Bunlardan bazıları... C: Hayır, tamam değil: sana bir soru sorduk! S: (L) Tamam. Sıvıların kesilen akışı. Bunun ne anlama geldiğini anladığımdan emin değilim. (A) Belki birşey akıyordu, birşey onu kesti ve akış durdu ve artık geliştirilemiyor. Birşeyin kesilmesi anlamına geliyor. (L) Kesilen akış, durdurulan bir sıvı akışı anlamına mı geliyor? C: Evet. Tasarımın değiştirilmesi nedeniyle! S: (L) Akışı durdurulan o sıvı, kimyasal bir aktarıcı mı? C: Evet. S: (L) Bu kimyasal aktarıcı, eğer akabilseydi, DNA’nın diğer bölümlerinde önemli değişikliklere mi neden olacaktı? C: Evet. S: (L) Yani DNA’mızın önemli bazı bölümlerinin kilidini açacak olan o sıvı akışını, kimyasal aktarıcıyı veya nöropeptidi kesmek için oraya bilinçli olarak yerleştirilen bir kod parçası var, öyle mi? C: Yakın. Biyogenetik mühendislik. S: (L) Bu sıvı akışının kesilmesinin sorumlusunun Kertişler ve onların ekibi olduğunu varsayıyorum? C: Yakın, ama daha muhtemel olarak Oryon KH tasarımcılar. (ç.n.: bunlar sanırım 4. yoğunlukta daha üst aşamada bulunan ve kertişleri yönettiği söylenen hümanoit tipler.) S: (L) Bize hangi sıvı veya aktarıcının kesildiğini söyleyebilir misiniz? C: Düşük dalga frekansı yükü için en etkili kimyasal bileşik iletkenini düşün. S: (A) Altın olabilir... (L) Asetilkolin mi? C: Hayır. S: (L) Su mu? C: Hayır. S: (L) Salin? (ç.n.: tuz veya tuzlu bir bileşik) C: Daha yakın. Doğal olarak bağlanan bir kombinasyon. S: (L) Bunu araştırmam gerekecek. 3 milyar baz çiftimiz varmış. “Çöp DNA” denen parçaların bir kısmı eğer etkinleştirilirse, 23 çiftten daha fazla çiftle kromozomal replikasyon gerçekleşir mi? C: Kısmen. S: (L) Faaliyetler veya benzer şeyler yoluyla yapabileceğimiz herhangi birşey var mı bu konuda? C: Hayır. Biyogenetik mühendislik.
------------------------------------------------------------------
Su ile anlattıklarımızı pekiştiren olarak yukarıdaki bölümü aldım, suyun akışını kesmek Orion deney dünyasında istenen başka ilgili olayları tetiklemek için KH tarafından devreye alınarak sağlanmış kısaca su DNA faaliyetlerinin bir nevi aç kapa düğmesi gibi olmuş, Diğer yandan madde olayının bir deney olduğunu ve buna inanmanın bazılarınca zor olduğunu ancak yaprak yaprak açılan bilgilerde bu biogenetik mühendisliğin çok etkin bir şekilde uygulandığını gösteren K. bilgi izleri de eksik olmuyor,
Sık sık işaret etmekten de geri durmuyorum,
"S: (L) Yani DNA’mızın önemli bazı bölümlerinin kilidini açacak olan o sıvı akışını, kimyasal aktarıcıyı veya nöropeptidi kesmek için oraya bilinçli olarak yerleştirilen bir kod parçası var, öyle mi? C: Yakın. Biyogenetik mühendislik. S: (L) Bu sıvı akışının kesilmesinin sorumlusunun Kertişler ve onların ekibi olduğunu varsayıyorum? C: Yakın, ama daha muhtemel olarak Oryon KH tasarımcılar. (ç.n.: bunlar sanırım 4. yoğunlukta daha üst aşamada bulunan ve kertişleri yönettiği söylenen hümanoit tipler.) "
DNA da başka açıklayabileceğimiz özellikler var mesela bobin özelliği, sarmal şekilde içi içe geçmiş DNA bir bobin gibi işlev görür, EM akımının bu sarmallar özelliği bir transformatör gibi çalışıp gücünün arttırılması bu yolla becerebilinecek bir çok fiziko kimyasal faaliyetler.
Ara..
|
 |
|
sybleman
    
596 Mesaj Göndermiş |
|
Tgur
    
1889 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 16/05/2023 : 11:33:51
|
Çok ilginç ,dikkatle inceliyorum..
|
 |
|
sybleman
    
596 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 18/05/2023 : 21:15:35
|
Yeni celsede psişik hijyenden bahsettiklerini farkettim. Önceki celseleri taradığımda böyle bir şeye rastladım:
Eklenti: Pekala, önceden yazılmış birkaç soru var burada. İlki: Geçen iki hafta boyunca neden hepimiz çok rahatsız/düşük enerjili/depresif/asabi hissettik kendimizi? C: Kozmik değişimler meydana geliyor. Herkes bunu kendi genetiğine ve çevresine göre farklı farklı deneyimliyor. DNA patlamalarına hazırlık niteliğindeki önceki sıkıntıları hatırlıyor musunuz? Şu sıra herkes diyet ve psişik hijyen konusunda dikkatli olmalı, çünkü doğal süreci engellemeye çalışan dış faktörler de var. S: (L) Bunun super-moon dansımızla da bir ilgisi var mı? C: Var gerçekten. Ve evrenin dengeye dayalı olduğunu hatırlayın. Her acı çekiş döneminden sonra herzaman coşku vardır. S: (Burma Jones) “Psişik hijyen” derken neyi kastediyorlar? C: “Alanınıza” neleri aldığınız konusunda dikkatli olmak. S: (L) Ne anlamda? C: Her anlamda. S: (L) “Her anlamda” derken? C: Görmek, duymak, konuşmak vb. S: (Ark) “Tüm duygularınızı kullanmakla” ilgili bir hikaye anlatayım. Birkaç gün önce dışarı çıktım ve az daha kaza geçiriyordum. İç periferik şeritte, orta şeride en yakın şeritte gidiyordum. Üç şerit var. Arkadaki şahıs benim sadece 90 km hızla sürüyor olmamdan çok rahatsızdı. Bir sağa, bir sola gidiyordu ve beni geçmeye çalışıyordu ve ben de bunu dikiz aynasından görebiliyordum. Sağa baktım ve hiçbir şey yapamayacağımı gördüm, çünkü bir araba vardı. Görebiliyordum. O yüzden bekledim. Yaklaşık iki dakika sonra sağdaki araba gitti. Başka bir yöne gitti herhalde. Sonra şöyle yaptım (Ark, sürüş manevrasını gösteren el hareketleri yapıyor). Araba tam sağ açıda, kör noktadaymış. Genç biriydi ve hızlıydı. Frene bastı ve birşey olmadı.Normalde böyle şeyler yapmam. Çok hızlı düşünüyordum ve o arabanın gitmiş olduğunu sanıyordum ama %100 emin değildim. %100 emin olana kadar beklemem gerekirdi. Birşey olmadı tabi, sadece arkadaki şahıs sinirlendi. C: Aklımızda fazlası var. Negatif enerjilerle etkileşimlerinize dikkat edin. S: (L) Bu kendi gerçekliğimizi yaratmak gibi, değil mi? C: Kastettiğimiz o değildi... Kalkanınızı aktif tutun ve negatif enerjilerin sızmasına izin vermeyin... Yalanlara inanmak... Pozitif olduğunu sandığınız negatif müzik dinlemek. ...negatif filmler izleyip bunun gözardı edilebilir olduğunu düşünmek gibi. Kendine yalan söylememek son derece önemli. Yöneliminin gerçeği bilindiği, kabul edildiği ve anlaşıldığı sürece pek çok şeyi dinleyebilir, izleyebilirsiniz. Anladınız mı? S: (L) Diğer bir deyişle: farkındalık. Birşeyi olduğu gibi görmek, negatif birşeyin sana sızmasına izin vermemek, pozitif olduğunu düşünmemek. Görebilirsin, algılayabilirsin ve varlığını kabul edebilirsin ama seni etkilemesine izin vermemelisin. Çünkü dünyayla ilgili algılarını kapatamazsın ama algıladığın şeylerin seni etkileyiş biçimini kontrol edebilirsin. Yani negatif şeyleri olduğundan farklı birşeymiş gibi düşünüp alanına alma. (Belibaste) Olduğu gibi gör. Negatifse negatif olarak gör. (L) Evet içinde pozitif değişikliklerin meydana gelebilmesi için gerçek üzerinde odaklanmak gerekir. Yani “pozitiflik” bazı durumlarda birşeyin negatif olduğunun tespit edilmesi anlamına gelebilir, çünkü bu doğrudur. (Galatea) Hangi tohumun yeşermesini istiyorsan onu sula. (L) Konuştuğumuz konu temel olarak bu mu? C: Evet.
C: Aklımızda fazlası var. Negatif enerjilerle etkileşimlerinize dikkat edin. S: (L) Bu kendi gerçekliğimizi yaratmak gibi, değil mi? C: Kastettiğimiz o değildi... Kalkanınızı aktif tutun ve negatif enerjilerin sızmasına izin vermeyin... Yalanlara inanmak... Pozitif olduğunu sandığınız negatif müzik dinlemek. ...negatif filmler izleyip bunun gözardı edilebilir olduğunu düşünmek gibi. Kendine yalan söylememek son derece önemli. Yöneliminin gerçeği bilindiği, kabul edildiği ve anlaşıldığı sürece pek çok şeyi dinleyebilir, izleyebilirsiniz. Anladınız mı?
Gün içinde maruz kaldığımız ve farketmediğimiz negatiflikler bizi zayıflatıyor. K'lar çok güzel özetlemişler. Filmler, müzikler,reklamlar, sosyal medya. Ufak ufak psişik alanımıza aldığımız negatiflikler.
Eklenti: (L) Peki bende dikkatimin dağılmasına ve kendimi bu şekilde incitmeme neden olan şey nedir? C: Senin durumunda sorun etrafındaki psişik enerjilere karşı hassasiyetin. S: (L) Peki etrafımdaki psişik enerjilere karşı nasıl daha az hassas olabilirim? C: Bunu yaparsan olağanüstü yeteneklerini de sona erdirmiş olursun. S: (L) Hangi olağanüstü yetenekler? C: Bizimle iletişim kuruyorsun! S: (Galatea) Aynı şey benim sırt ve diz ağrılarım için de geçerli mi? C: Evet. S: (Galatea) Psişik olmanın bir bedeli bu sanırım. C: Evet. S: (Pierre) Psişik insanlar için çözüm yollarından biri, psişik enerjinin iyi olduğu bir ortamda olmak. C: Evet. S: (Joe) Bu da kendini dolaba kitlemek anlamına geliyor. C: Çevredekilerin iyi psişik hijyeni anlamına geliyor.
Çevremizdeki insanların da bunlara dikkat eden kişiler olması veya ev ortamında belki bu tv ve telefonu kısıtlamak bile bir fayda sağlayabilir belki de.
Eklenti: S: (Joe) Ve az önce çevredekilerin hijyeniyle ilgili bir cevap verildi, ki bu da biz oluyoruz. Yani hayal aleminde yaşayamayız ve eğer kendini bilinçsizlik içinde sürüklenir halde bulursan, o durumdan çıkman lazım. İnsanlara o durumdan bahsetmen gerekir. (L) Bence insanların zayıflıklarını bilmeleri gerekiyor ve bunu bildiklerinde, eğer kendilerini o zayıflıklarla bağlantılı düşünceler içinde bulurlarsa, bunu birilerine söylemeleri gerekir. Bununla kendi başına boğuşmaya çalışmak iyi değil. İnsanların bu tür durumların farkına varmalarını sağlayan şeyin bundan bahsetmek olduğunu defalarca gördük. Balonu patlatıp 4KH etkilerini engelleyen şey grup farkındalığı. (Joe) Kendini birden negatif bir şekilde düşünür halde bulduğunda bunu fark edebilirsin bence... Sıradışı, istilacı ve ısrarlı bir düşünce kalıbı... C: "Hayaller" de negatif düşüncelerden oluşabilir. S: (Joe) Daha önce söylediklerine bakılırsa, objektif olarak doğru olmayan birşey hakkında fantazimsi hayal kurmak gerçek bir negatif enerjiye imkan tanıyor. Bu durumda hayal ille de negatif olmak zorunda değil. C: Besleme tüpü denebilecek şeyin yerleştirilmesini sağlıyor. S: (Andromeda) Yani sorun hayalgücünün yanlış kullanımı, gerçeğe dayalı olmaması. Birşeyin ilişmesi için bir açıklık yaratıyor. (L) Tamam, hayal dünyasında yaşayan kişi KH sinyalleri yayıyor. Ve beslenme tüpü yerleştiriliyor, peki sonra ne oluyor? Buradaki mekanizma nedir? C: Bilinçaltı programlarını etkinleştirebilir ve bu bağlantıyı kullanarak çevredekileri bu beslenmeyi artıracak şekilde etkileşim kurmaya sevk eden fizyolojik süreçleri artırabilir.
Arzulu düşünüş KH işidir mevzusu. Hayallare dalmadan anda kalmak gerek.
Eklenti: S: (L) Peki, bir kişinin zihnini işgal eden bu tür şeylere karşı geliştirebileceği herhangi bir koruma var mı? C: Diyet yardımcı olur. Ayrıca güçlü zihinsel ve psişik hijyen. Bu tür enerjilerin biriktiği yerlerde geçirilen zamandan dolayı bir “arınma” gerekir. S: (L) Yani örneğin hastanelerde zaman geçirdikten sonra, her türden tuhaf küçük enerji parçacıkları toplamış olabilirsin.
Hastane, negatif insanların olduğu toplu görüşmeler, hatta toplu taşıma, sıkışık trafik ... uzar gider bu.
|
 |
|
Tgur
    
1889 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 21/05/2023 : 09:43:48
|
YORUMLAR 114
S: (L) Yani dünyanın elektromanyetik alanı dünyanın dönüşünün bir özelliği mi? Ve dönüşü de elektriksel fenomenlerden etkileniyor. (Belibaste) Evet, bir motor gibi; eğer yavaşlarsa daha az elektromanyetik alan üretiyor. (Perceval) Bir kutup değişimine hazırlanıyor. (L) Pekala Psyche ve benim üzerinde düşündüğümüz bir soru var. Virüsler hakkındaki kitabı okuduktan sonra, virüslerin bu gezegende milyonlarca, belki milyarlarca yıldır meydana gelen genetik manipülasyonun aracı olabileceklerini düşündük (başka yoğunluklardan bilinçli olarak gönderilen şeyler olarak). C: Evet. S: (L) Yani virüs boyutlar-arası bir tezahür mü? C: Evet. Tezahür eden düşünceler! Bazı ekin çemberleriyle karşılaştırın! S: (Psyche) Atlastaki bazı virüsler gerçekten de ekin çemberleri gibi görünüyor. [rüzgar sesi Ark’ın sorusunun duyulmasını zorlaştırıyor] (Ark) ...elbette virüs saf bir DNA gibi. (Psyche) Tipine bağlı olarak DNA veya RNA olabilir ve kendini korumak için genellikle bir kaplaması vardır. Çok çeşitli virüs türleri var; sadece bir parça genetik kod da olabilir. (Ark) Pekala, benim sorum, virüsün normal kuantum fiziğinde veya kuantum kimyasında tanımlanmayan bir özelliğe sahip belirli bir parçası olup olmadığı veya bunun gibi bilinmeyen ama virüsün tüm organizasyonunu ilgilendiren bir özelliğinin olup olmadığı. C: Evet. Bilgi alanı madde topluyor. S: (düşünce ve bilgi ile ilgili konuşmalar) (Belibaste) Bilgi farklı protein veya aminoasitlerin bir virüs oluşturacak şekilde bir araya gelmesini mi yönetiyor? Virüsün materyalizasyonu? C: Evet. S: (Psyche) Bu çok ilginç çünkü “çöp” DNA’mızda kök hücrelerine ve kanser üreten hücrelere yakın konumlarda virüs özellikleri tespit ettiler. Bu çok ilginç. (Perceval) Bu durumda DNA’mız düşüncenin maddi bir tezahürü mü? C: Aşağı yukarı! S: (Perceval) Ama düşünürken herşeyi berbat ediyoruz. --------------------------------------------------------------------- (Ennio) Bilgi ve iletişim konusuna dönecek olursak... İnsanların odaklanması gereken herhangi belirli bir bilgi alanı var mı? C: Kendini ve zayıflıklarını tanıma. S: (L) Boyutlararası güçler... Yukarıda nasılsa aşağıda da öyle... Etkileşimlerin farkında olmak vb. Sanırım bu akşamlık bu kadarı yeterli. Yoruldum. C: Yardım yolda! Hoşçakalın. ------------------------------------------------------------------------ (L) Oo, evet! Bu çok ilginç. Size bundan bahsetmeyi unuttum. Ark suyla ilgili çok ilginç bir çalışma okumuş. Suyla konuşup onu programlayabiliyorsun. (Arky) İddiaya göre su o kadar akıllı ki onunla konuştuğunda onun özelliklerini değiştirebiliyormuşsun, bu doğru mu? C: Evet. S: (Arky) Pekala. Suda onu niyetlere karşı bu kadar hassas hale getiren şey nedir? Suyun kimyasal ve biyolojik işlevlerini değiştirebilecek kadar? C: Bu, suyun maddi özelliklerinin ötesinde suyun temeli olan bilgi alanına ulaşan birşey. Su, güçlü yaratıcı ve alıcı özelliklere sahip çok temel bir madde evrende. S: (Galatea) Suyun hafızası var. Kütüphane gibi. Hafızası var. (L) Oraya gelmeye çalışıyoruz. (Galatea) Bunun nedenini mi anlamaya çalışıyorsunuz? (L) Kesinlikle. (Arky) Su bu anlamda ÇOK, ÇOK, ÇOK özel mi gerçekten? C: Evet. S: (L) Yani başka maddelerde aynı özellikler yok? C: Doğru. S: (Galatea) Kutsal su fikrinin kaynağı bu. (Joe) Yani suyumuzla konuşalım mı? (Arky) Evet. C: Evet. S: (Joe) Ne diyelim? S: (L) İyi su! İyi su! (Andromeda) Güzel su! [kahkaha] (Galatea) Yağmur yağdığında yağmurun vücudumuza değmesine izin vermek iyi mi? C: Son zamanlarda çok değil, yanabilirsiniz. --------------------------------------------------------------------- (Pierre) Merak ettiğim birşey var. Bazı insanlar ayaklarında birşeyler hissediyorlar. Ayakkabılarını çıkarıyorlar. Belki de topraktan geliyor. Bazı insanlar ise başlarında, örneğin taç çakralarında birşeyler hissediyorlar. Bu Reiki enerjisi nereden geliyor? C: Topraklama en iyisi. Ama "yukarıdan" veya "aşağıdan" ziyade, "bitişikteki" bilgi alanıyla bağlantı yoluyla çekiliyor. S: (Chu) Yani temel olarak tüm çevremizde bulunuyor. (L) Evet. Ama kendi yapına bağlı olarak onu belirli bir yerde veya yönde daha fazla veya daha az hissedebiliyorsun anladığım kadarıyla? C: Evet. ---------------------------------------------------------------------- C: Semboller bilgiyle bağlantı kuruyor. S: (Pierre) Bu bana birşey hatırlattı. O sembollerin anlamlarını düşünüyordum. En azından o birkaç sembolün ve belki başka bazı sembollerin evrensel bir anlamı var gibi görünüyor. Bilgi alanıyla bağlantı kurma veya etkileşime girme biçimleri evrensel. Subjektif veya tesadüfi değil. (L) Doğru. (Pierre) Eğer bu gerçekten evrenselse, bu bilgi alanının temel dili geometrik şekiller mi? C:Evet -------------------------------------------------------------------- S: (L) Pekala, sorularını sor Pierre. (Pierre) DNA ve bilgi konusunda… bir uzvunu kaybeden bir semender tamamen aynı uzvu yeniden büyütüyor. Bu organize öz-farklılaşmanın yalnızca hücreler içindeki DNA’dan kaynaklı olamayacağını düşünmek doğru olur mu? C: Evet. S: (Pierre) Yani dışsal bir faktör var. Bu dışsal faktör bilgi alanı mı? C: Evet. S: (Pierre) Bilgi alanı ile örneğin semenderin DNA’sı etkileşiyor mu? C: Evet. S: (Pierre) Peki nasıl etkileşiyorlar? C: DNA bir tür alıcı. S: (Pierre) Bu durumda bilgi alanının DNA aktivitesini değiştirebildiğini varsaymak doğru mu? C: Evet. S: (Pierre) Tamam, yani DNA dediğimiz şey, bilgi alanı ile organizma arasında bir aracı. (L) Korkunç genetik mutasyonları olduğu halde hiçbir semptom göstermeyen insanların durumunu açıklıyor bu… (Pierre) Evet, çünkü DNA bir tür alet kutusu. Bağlantıdan dolayı, bilgi sahasından alınan bilgiden dolayı bunlardan yalnızca bazıları etkinleşiyor. Yan yana iki hücre aynı genetik kodda olsalar bile tamamen farklı şeyler yapabilirler çünkü bilgi alanı DNA’nın aktifleştirilecek ve pasifleştirilecek kısımlarını değiştiriyor. Dolayısıyla her hücrede çok büyük bir potansiyel var. (Chu) Daha önce virüslerin tezahür eden düşünceler olduğunu söylemelerinin nedeni bu. Yani sanırım birileri bir düşünce tezahür ettirebiliyor fakat sende alıcı olması gerekiyor. Yani aynı virüsü herkes kapmıyor. Herhangi bir hastalık için de geçerli… (L) Evet, birinin vücudunda o virüs olabilir ama tamamen pasif kalabilir. Aynı virüs başka bir insanı hemen yıkabiliyor. Bu genetik kitaplarında anlatılanlar akıllara durgunluk verici. --------------------------------------------------------------------- S: (L) En önemli faktör bilgi toplamak, araştırmak ve öğrenmek mi? C: Evet ve öğrenileni uygulamak. S: (L) Yani yakıt tankı bilgiyle doluyor ve öğrendiğini uygulamak da motoru çalıştırıp gaz pedalına basmak gibi mi? C: Evet. S: (Pierre) Bu aklıma birşey getiriyor. DNA dönüşümü için en önemli faktör bilgi. DNA bilgi alanının aracısı veya alıcısı. Birey bilgi topluyor ve bu bilgi onun bilgi alanıyla olan bağlantısını artırıyor ve daha da fazla bilgi toplamasını mı sağlıyor? Bir döngü gibi? C: Evet. Anten yapmak gibi. S: (L) Bilgi topladıkça antenin değişiyor. Bu o bilginin kullanılmasına bağlı çünkü anten yapmak, öğrendiğini kullanmanın bir sonucu. C: Evet. S: (L) Değişiklikleri sağlayan bu. --------------------------------------------------------------------------- (Pierre) Bu yıl yayınlanan bir bilimsel makaleye göre, bir canlı öldükten yaklaşık 24 saat sonra meydana gelen bir gen transkripsiyonu patlaması keşfedilmiş. Bunun nedenini öğrenmek istiyorum. C: Enerji alanının serbest bırakılmasıyla ilgili. S: (Pierre) Bilgi alanıyla DNA arasındaki ilişkiyi kastediyorlar. Arada bir tür bağ var gibi. (L) Sanırım ruh serbest kaldığında, genler de… (Joe) Şablon gibi… (L) Serbest kalıyorlar ve bir tür patlama oluyor… (Pierre) Kopma patlaması. Bilgi alanından kopuyorlar çünkü artık başka alışveriş gerekmiyor. ---------------------------------------------------------------------- C: Onun gibi birşey. DNA antenleriniz yoluyla, ki bunların aynı zamanda onların da DNA antenleri olduğunu hatırlamalısınız, bazı şeylerin iyileşmesine yardımcı olabilir ve güç çekebilirsiniz. S: (Andromeda) Anlamlı. (Chu) Onların alıcılarını miras aldık. (Andromeda) Böylece onların deneyimlerinden de birşeyler öğrenebiliriz. (Pierre) Onlarla nasıl ilişki kuracağını merak ediyordun. Öldüler ve uzaktalar. Aynı DNA antenlerini paylaşma durumunda, eğer DNA yoluyla bir bilgi alanına bağlıysak ve bu bilgi alanının benzer bir parçasına bağlı benzer DNA’lara sahip başka kişiler varsa ve diğer varoluş düzlemlerinde zaman aslında yoksa, o zaman ataların sahip olduğu anılara veya bilgilere de erişme imkanı olabilir mi? C: Aynen öyle. ---------------------------------------------------------------------- S: (Ark) Üç boyutlu maddi evrenimizi, daha fazla boyut içeren bir uzayda yüzen bir tür zar olarak düşünmek doğru olur mu? C: Çok yakın. S: (Ark) Eğer bu çok yakınsa, bu dış evrende kaç tane boyut var? C: Sonsuz. S: (Ark) Sonsuz! Çok iyi [kahkaha] Şimdi yatağa mutlu bir şekilde gidebilirim. (L) Neden? (Ark) Çünkü sonsuz iyi bir rakam. 5 veya 6 veya 7 gibi değil. [kahkaha] Her zaman 12 olmasını ummuştum. Ama hayır, sonsuz. Peki, eğer evrenimiz bu sonsuz boyutlu evrende bir zarsa [kahkaha], orada yüzden başka zarlar var mı? [kahkaha] C: Evet. S: (Ark) Birbirlerine temas edebilirler mi? C: Evet. S: (L) Ve bu değişken çekim dalgalarıyla mı ilgili? C: Evet. S: (L) Peki bahsettiğiniz bilgi alanı bir zarın sadece içinde mi işliyor yoksa zarlar arasında da gidiyor mu? C: Dış ve iç arasında. ---------------------------------------------------------------------- S: (Pierre) Bir hipotezim var ve doğru olup olmadığını öğrenmek istiyorum. DNA’nın spiral şekli onu bilgi alanına bağlıyor. TCAG gibi nükleotit dizileri, bu veya şu amino asidin şifresini doğrudan çözmüyor. TCAG, bilgi alanındaki bu veya şu amino asidi yaratmaya yönelik talimat kodlarını içeren belirli bir bilgi kümesine bağlanıyor. Doğru mu? C: Evet. S: (Pierre) Geçmiş bir celsede, ölümden birkaç dakika sonra, genetik bedenin bilgi alanından kopmasıyla ilgili olarak, genetik transkripsiyonda bir patlama olduğu söylendi. Ve insanların ölmeden önce ani bir enerji patlaması yaşadıklarını söyleyen tanıklar da var. Artık hasta değiller ve o zaman ölüyorlar. Neden? C: İçsel EM alanında, sınırlayıcı bağları serbest bırakan bir değişim. ----------------------------------------------------------------------
(Pierre) René Quinton’un hipotezine göre, ilk canlı hücreleri deniz suyunda gelişmiş. Bu doğru mu? C: Aşağı yukarı, evet. S: (Pierre) Normal tuzlu çözeltiyle karşılaştırıldığında Quinton plazmasının faydalı özellikleri olmasının nedeni nedir? C: Temel yaşam enerjisi damgası. S: (L) Suyun hafızası olması gibi mi? C: Evet. S: (Pierre) Ve deniz suyu da temel yaşam ortamı… C: Evet. S: (Pierre) Kimya veya başka birşeyden dolayı değil, sadece bilgi alanıyla bağlantı için doğru ortam… C: Aynı zamanda, birden fazla şekilde iletken! S: (Pierre) Burada neyi kastediyorlar? Hem bilgisel hem de elektriksel olarak iletken anlamında mı? C: Evet. ---------------------------------------------------------------------- (Ark) Bilmek istediğim şey şu: Bu kadar güçlü ve bu kadar evrensel olan bu yazılım nerede?! Arıza yapmıyor! Onun kaynağı ne? Genlerde mi? Yoksa kelebek doğduktan sonra bu yazılımı bir yerden mi yüklüyor? Nereden? (Pierre) Bilgi alanı [patentli Pierre Bilgi Alanı Hareketini yapıyor]. (L) Bilgi alanı. Öyleyse, sorun şu: Kelebeğin yazılımı nereden geliyor? (Ark) Evet. C: Pierre'in dediği gibi, proteinlerin anteni yoluyla tam ve serbestçe verilen/alınan bilgi. S: (Scottie) Peki, farklı bir antenim olursa kelebek gibi uçabilir miyim? Her zaman uçmak istedim, o yüzden... (PoB) Neden uçamıyoruz? (L) Çünkü doğru antene sahip değiliz! (Ark) Uçmak için gerekli donanıma sahip değiliz. C: Yeterince bilgi edindiğinde, elbette! ----------------------------------------------------------------------
Bilgi alanı hakkında genel bir irdeleme ve ne olduğu hakkında bir sonuca bağlanmak için bu kadar alıntı yükledim ,
Arada suyun özelliklerine atıf yapan başka bilgiler de var,
Evvellerde bilgi alanının DNA mızda olduğunu söylemiştim,bilgisayarlardaki uzun bilgilerin wınzıpp gibi sıkıştırılmasına benzetmiştim ,buradaki alıntıları inceleyince bilgilerimde zikzaklar başladı ,
Antenler vasıtası ile bilgi alanı ile irtibatlı olan bedenimizde bir alıcı verici DNA şekli oluştu ve bilgi alanını yine monoteist bir yaklaşımla ilerilere bilinmeyen bölgelere atım, sonra,
Sonra birlik bilinci veya üst yoğunluk genel bilgi karakterini hatırlayınca her şeyin illa dünya illüzyonundaki gibi "şimdi burada" değil ayrı ayrı bölgelerdeki saçma ve ilkel bilincimize adapte ettiğimi hatırladım,
Aşağı yukarı sağ sol veya uzak yakın başlangıç bitim değil her şey burada..
O halde bilgi alanı dediğimiz de burada ,konuyu açmak için bilgi bilgi al ve soğur diye feryatlarımızın ne kadar önemli olduğunu hatırlamaya başlıyoruz bütün bağlar palamarlar çözülüyor,
Atatürk Samsuna çıkmadan evvel , İngilizlerin Pontus Rumlarına baskı yapan Türk Ordusunu düzeltmek olduğu gibi terhis edip dağıtmak üzere devrin Padişahına Vahdettine Ordu Müfettişliği oluşturma işini baskılamışlar o da kuzu gibi itaat edip bu maksatla bu görevi Savunma Bakanlığı yolu ile Atatürke verilmesi konusunda yol açmış,
Dikkat edin Padişah kurtuluş Savaşını başlatmak için falan değil oradaki Türk ordusunu cezalandırıp ,terhis edip İngiliz Emrine uymak için,her neyse Atatürk bu emri Savunma bakanlığındaki arkadaşlarının yardımı ile kapsamını değiştirip bütün Anadoludaki askeri birliklere emir verecek duruma çevirtmiş ve bakanlıktan çıkınca Nutukta belirttiği gibi şöyle demiş,
"o kadar mutlu ve oldum ferahladım ki kendimi kafesi açılan bir kuşun Anadoluya uçmak için gerekli hür havayı solur hissettim ,ne büyük serbestlik dizginlerden kurtulmaktı bu.."
Bu anekdotumu neden koyduğumu anladınız ,mevsim yaz ve biz ülkece 19 Mayıs şahlanışını kutlamaktayız,
Bilinçteki bağlarını dikkatli ve farkındalıkla çözen birilerinin halini sergilemeye çalışıyorum, bilgi alanı ile ilgimiz ve bağlantımızın onda kayıtlanmış sonsuz bilgilerin çözülmesi için inanç sistemi üzerine uygulamlara ve değişimlere cesaret etmek gerekiyor,
Saplantılardan kurtulmak..
Ara..
|
Edited by - Tgur on 21/05/2023 10:39:22 |
 |
|
sybleman
    
596 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 22/05/2023 : 10:14:26
|
Eklenti: Aşağı yukarı sağ sol veya uzak yakın başlangıç bitim değil her şey burada..
O halde bilgi alanı dediğimiz de burada ,konuyu açmak için bilgi bilgi al ve soğur diye feryatlarımızın ne kadar önemli olduğunu hatırlamaya başlıyoruz bütün bağlar palamarlar çözülüyor,
Tgur abi geçen yazarken yazarken benim çıkardığım sonuca ulaşmışsın. Ben epey bir şok oldum.
Bilgi heryerde ne kadar muazzam dğil mi?
Bilgi korur dedikleri de o bence. Biz bilgi edindikçe daha çok çekim kuvveti kazanıyoruz. Kazandıkça negatiflere karşı koruma elde eddiyoruz. Saçma derdim bilgi nasıl korur. İşte böyle koruyor.
Bilgi heryerde, sadece çekim kuvveti gibi dağılma ve toplanma şeklinde.
Sufilikteki maddenin sırrı dedikleri de bu. Her maddede bir bilgi var. Sırrı var. Bilgi orada ama alabilene. Anteni açık olan alabiliyor. Dna işlevi gibi. Kaşığı bükenler, suda ateşte yürüyenler işte bu maddenin sırrına erenler. Onun bilgi olduğunu anlayıp, onu manipüle edecek düzeye gelenler.
Ve bilgi iki taraflı, çekim kuvveti arttıkça bilgi artıyor, bilgi arttıkça çekim kuvveti 1 olanla bağlantı artıyor. Çünkü kaynak bilgi ve enerji.
Forumdaki o yazımı bulamadım şimdi arayınca, ama mevzunun özü muazzam. Bilgi heryerde. Mekan önemli değil.
Ve sanırım o yaşanan haller de bilinç düzeyine bağlandıkça ortaya çıkan deneyimler. Mesela 4.boyut bilince bağlanınca birlik hali deneyimleniyor. Çünkü o bilincin hali o. 5.boyut bilince bağlanırsak, ölmeden önce ölmek dedikleri hal. 6.boyut hiçlik hali. herşey ve hiçbirşey olmak, düşünce merkezi olma hali. Genelde bu halde hiç bir şeyin mevcut olmadığını ve aynalardan kendilerini izlediklerini söylemiş insanlar.
ve K'ların da sizinle birleşmeye geliyoruz dedikleri hal de 7.boyut birleşmesi. Onu deneyimlediğimizde zaten dalga, bize çarpmış olaca, onların da o deneyimi yaşaması gerekiyor. Onlar da 7.boyuta bağlanacaklar. Bütün varlık mevcudatı 7.boyuta aynı anda bağlanmış olacak, anlık bir olacak.
Bütün boyutları deneyimledikten sonra bir olabiliriz. Onların söylediği de bu aslında.
Yunus emre ve mevlanayı okurken, şunu farekettim. İnsanı kamil olma anında deneyimledikleri de bu. Bazı insanlar hasat zamanı gelmeden de bunu deneyimleyebiliyor. 7.boyuta bağlanıyor. Bütün varlıkları, bütün mevcudatı hissediyor, bir oluyor, onun heryerde olduğunu anlıyor, ben sen yok, o var. Kaynak var, bir var.
Bütün o bilinç hallerini deneyimlememiz lazım ki, dalga gelddiğinde 7.boyut deneyimi için hazır olalım. 4-5-6 yı deneyimlemeyen bir kişi 7.boyutu birden deneyimlerse ne olur? Ya da deneyimleyebilir mi? Belki de o yüzden herkes bu dalgadan etkilenmeyecek, çünkü önceki basamakları çıkamazsa onun etkisini alamayacak.
Bizi hazırladıkları nokta o. O ana hazırlıyorlar.
Tabii bizim lineer algımızda böyle sıralı gibi görünüyor. Zaman ilüzyonu da bizden kaynaklı ama algımızın anlayabileceği nokta o.
Çok yazdım yine :) Peki tgur abi dalganın üzerinde geliyoruz dedikleri nokta ne olabilir K'ların? Neyi kastediyorlar? |
 |
|
sybleman
    
596 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 22/05/2023 : 12:10:21
|
Ve ilüzyon halini de doğrulayan bilgi ve enerji heryerde çıkarımını yapınca şu egregorlar dda öyle mantıklı ki. Zaten heryerde olan enerjiyi düşüncelerimizle bir yere odakladığımızda orada bir enerji ve çekim birikmesi oluşturuyoruz, resmen 7y katmanında bir varlığın geçici de olsa oluşmasına sebep oluyoruz.
Ara ara tepe çakra ve üçüncü göz aniden açılıyor. Sesler öyle rahatsız ediyor ki. Sesi hem kulaktan hem de üçüncü gözden duyup tepe çakradan göndermek gibi bir şeye dönüşüyor. Çok acı verici bir durum.
Şimdi bu durumda da aslında işittiğimiz sözler bile bizim süzgecimizden geçiyor aslında. Geçen bir yerde okumuştum, duyduğumuz sözleri nasıl yorumladığımız bile bizim ilüzyon algımızı değiştirir diye.
Bu manada sözleri bile kendi süzgecimizden geçirip ilüzyonumuza salıyoruz gibi duruyor. İyi algılayabilirsek, o sözlerin enerjisini çeviririp ilüzyonumuza o şekilde salabiliriz o sözleri.
Sanırım görüntülerde de bu doğru. |
 |
|
Tgur
    
1889 Mesaj Göndermiş |
|
sybleman
    
596 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 22/05/2023 : 17:53:35
|
HİPER KİNETİK DUYUMSAYIŞ konusuna hiç rastlamamıştım. Hemen okuyorum çok teşekkürler :) |
 |
|
sybleman
    
596 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 23/05/2023 : 10:29:03
|
C: Çekim dalgasının anlık olma özelliği herhangi biri tarafından yalnızca bu konuda gerekli kişisel donanıma sahipse kavranabilir. Bununla birlikte; çekimin, zamanı, uzayı, ışığı vs. "bükme" özelliği olduğunu sen artık öğrenmiş durumdasın.
Çekimin ışığı bükme özelliği. Burada takıldım.
Bu cümle çok muazzam bir cümle. Zamanı, uzayı, ışığı bükme. Zamansızlık, mekansızlık ve şekilsizlik imkanı.
C: Doğru, Laura. S: (L) Doğru hatırlıyorsam , onun 'hiperkinetik duyumsayış' özelliğine sahip bir dalga olduğunu söylemiştiniz. [ç.n. bkz. 3 Aralık 1994 tarihli celse] C: Evet. S: (L) Hiperkinetik duyumsayış ne anlama geliyor ? C: Varoluşunuz hiper uzaysal enerji ile karışıp birleşiyor. S: (L) Harika! C: Madde ve antimadde. Birincisi atomik parçacık temelli maddeyi ortaya koyuyor, ikincisiyse bilinç formundaki saf enerjiyi. Çekim ise herşeyin dengeleyici bağıdır.
7.boyuta bağlanmanın bir yolu gibi.
|
Edited by - sybleman on 23/05/2023 10:39:06 |
 |
|
sybleman
    
596 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 23/05/2023 : 13:34:01
|
SORU: Bu gezegen bana bir sapmalar yuvası gibi geliyor. Burada genel olarak fiziksel bedenin her türlü hastalığı ve fonksiyon bozukluğu bulunuyor. Bana öyle geliyor ki, bir sıralama yapılsaydı ve bütün bu sorunların toplam miktarını göz önüne alsaydık, ortalamaların sıralamasında bu gezegen listenin en başlarında yer alırdı. Bu varsayımda haklı mıyım?
RA: Daha önceki bilgileri gözden geçireceğiz. Varlığa bir katalizör sunulur. Bu varlığın akıl bileşimi tarafından kullanılmazsa, beden bileşimine süzülür ve bir fiziksel sapma olarak tezahür eder. Katalizör ne kadar verimli kullanılmışsa, fiziksel sapmaya da o kadar az rastlanır. Sizin Gezgin dediklerinizde ise sadece üçüncü yoğunluk derecesi titreşim modelleriyle başa çıkmakta doğuştan gelen bir zorluk bulunmakla kalmayıp, bir yandan da, çok belirsiz de olsa bir anımsama vardır. Onlar bu sapmaların kendi yurtlarındaki titreşim düzeyinde alışılmadık ya da gereksiz olduğunu anımsarlar. Her zamanki gibi aşırı genelleme yaptık, çünkü fiziksel ya da zihinsel sınırlılıklarla ve sapmalarla sonuçlanan birçok enkarnasyon-öncesi seçim durumu vardır, ama sizin acı çekmenin çeşitleriyle ilgili ve bununla sonuçlanan sapmalardan genel olarak söz ettiğinizi ve sorduğunuzu algıladık. Gerçekten de, bazı üçüncü yoğunluk derecesi gezegenlerinde katalizörler daha verimli olarak kullanılmıştır. Sizin gezegen kürenizde ise katalizörlerin verimsiz kullanımına çok rastlanmaktadır, dolayısıyla da pek çok fiziksel sapma ortaya çıkıyor. Şimdi sizi Tek Sonsuz Yaratan’ın sevgi ve ışığı ile terk ediyorum. O’nun gücü ve huzuru ile mutlu olun. Adonai.
Güzel bir kısımdı paylaşmak istedim. Aslında bize sunulan katalizörleri doğru kullanmadığımızdan bu hastalıklara yakalanıyoruzun kanıtı gibi. Şu aralar çok popülerleşen iyileşme için ruhsal sıkıntıların çözümü ile ilgili çalışmalar yapan kişilerin bahsettikleri aslında.
Her deneyim, her sorun bize bir şeyi öğretmek için geliyor, biz ondan faydalanamayınca o bizde hastalık olarak tezahür etmek zorunda kalıyor. |
 |
|
Tgur
    
1889 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 24/05/2023 : 08:01:13
|
Çok yerinde Sybleman, Bazı katalizörleri enkarnatif sürecin başlangıcında seçeriz sırf gelişim veya ödeme dengeleme niyetiyle,onun için fazla genelleme yaptık demekteler,
Söylediğin gibi her müsibeti hastalığı ders veren bir unsur olarak kabul edersek ilacının yüzde ellisini almış tedeaviye başlamışızdır..
|
 |
|
Tgur
    
1889 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 24/05/2023 : 08:24:33
|
YORUMLAR 115
(Mikey) Benim sorum da benzer. 1994'teki celselerden birinde K’lar kişinin bunu seçmesi halinde yalnızca olumlu duygulara sahip olabileceğini söylediler. Ve sonra inanç merkeziyle bağlantı konusuna değindiler. İnanç merkezini geliştirmenin yararlı olup olmadığını bilmek isterim çünkü fizikselliğimizi ve realitemizi değiştirmek için gereken en fazla gücün inanç merkezinde olduğunu da söylediler. Bu ilginç görünüyor. Üzerinde çalışmamız gereken birşey mi bu? Ve nasıl yapılır? İnanç bir gerçek midir yoksa ilüzyon mu? (L) Önceki bir celsede Joe böyle bir şey sormamış mıydı? (Joe) Tüm inançlarından kurtulman gerekiyor, eğer sınırlayıcı inançların yoksa gerçekliği değiştirebilirsin. Tamamen açık olmalısın, o zaman bilgi alanını okuyabiliyorsun veya bunun gibi birşey. O zaman birşeyi değiştirebilirsin belki. (L) Şeylerin nasıl olacağına dair beklentilerden veya varsayımlardan kurtulmak gibi. (Joe) Çünkü bunlar kısıtlayıcı ve resmin tamamına sahip değilsin. Öyle işlemiyor. İnsanlar adeta kafalarından çıkan bir ışınla gerçekliği veya istedikleri herhangi birşeyi değiştireceklerini falan sanıyorlar. Ama bu daha ziyade, bir şeye angaje olduğun çift yönlü bir süreç gibi. Zaten var olan, objektif bir şekilde gerçek olan birşeyle uyumlanman lazım o değişim potansiyelini tezahür ettirebilmek için. Birşey hayal edip onu gerçekleştirmek gibi birşey değil bu. Doğru mu? C: Evet. S: (L) Gerçekliği değiştirme gücünün aklın inanç merkezinde olduğunu söylediler. Ama sonra duygularla ilgili bir şey söylediler. Sınırlayıcı olan duygular ve ilerlemeye yardımcı olan duygular... Yani, belki de, eğer varsa, geliştirilmesi gereken inanç, sınırsız olasılıklara inanç ve aynı zamanda evrenin ve sürecin iyiliğine. Öyle mi? C: Evet evet evet! S: (Joe) Kullanılan bir diğer ifade, 4Y'ye geçmeden önce yapman gereken şeyin tamamen sınırsız bir şekilde düşünmek olduğuydu. Bu, var olan herşeyi düşünmek zorunda olduğun anlamına gelmiyor, ama... (L) Açık olman gerekiyor. (Joe) Evet, beklenti yok. Şeylerle ilgili katı ve dogmatik inançlardan kurtulmak gerektiği anlamına geliyor. (L) Ve sanırım konu ilginç bir şekilde bu "Gelişimsel Travmanın İyileştirilmesi" kitabına geri gelmiş oluyor. Erken travma sorunlarından biri, çocukların evrenin güvenli bir yer olmadığına veya korkunç olduğuna inanmaya başlamaları. Düşünme hatalarına yol açan tamamen yanlış fikirlere sahip oluyorlar. Daha konuşmaya bile başlamadan önce meydana gelen bir şey bu.... (Pierre) Ve çok sınırlandırıcı. (L) Ve bunlar muhtemelen nörolojik geri bildirimin başka herşeyden daha kolay düzeltebileceği şeyler, çünkü bunlar zamanla devam eden belirli bazı beyin dalgaları üreten şeyler. Onlara ulaşmanın başka yolu yok, çünkü daha konuşma yeteneği gelişmeden önce meydana gelen birşeyi konuşarak halledemezsin! Bir çeşit vücut terapisine girebilir, terapistle yıllar geçirebilirsin, fakat gidip doğrudan beyin dalgalarını değiştirmek varken bunu neden yapasın? Beyin dalgalarını değiştirirsen, beyin değişecektir. Doğru mu? C: Evet evet evet! S: (Mikey) Yani yapılması gereken, olumsuz inançlardan kurtulmak, sonra olumlu inançları bulmak ve böylece herşey yoluna girecek, öyle mi? (Artemis) Hayır. (Joe) Hayır, olumlu inançlar değil. (Andromeda) İnançlar sınırlandırıcı. (Joe) Herhangi sabit, katı inançlar. Okuduğumuz tüm o kitapları düşünün. Bilgi toplamıyoruz, bildiğimizi sandığımız şeylerin yanlış olduğunu keşfediyoruz. Okuduğun kitaplardaki bilgiler, daha sınırlı olan inançların yerini alıyor, bu da sana herşeyle ilgili daha geniş bir perspektif sunuyor. Ancak bu hala gerçeğin tamamı değil. Ne kadar çok kitap okursa oku, "Bunu kesinlikle biliyorum!" diyemezsin. Aslında öğrenme süreci, sınırlandırıcı inançlarla ilgili şeylerden kurtulmakla ilgili. (Pierre) Bu tartışmadan anladığım, sağlıklı inançların sınırları kaldıran inançlar olduğu... (L) Neden herhangi birşeye inanalım? (Pierre) Evet, inançlar tanımı gereği sınırlayıcıdır. Buna inanmıyorsan, şuna inanıyorsun. Sanırım sınırsız inançlar, inanç kavramının kendisinin ötesine geçiş gibi. İnançların ötesine geçiyor. C: Küçük çocuklar gibi olun... S: (Artemis) Meraklı, ama önyargı veya inançlar olmadan. (L) Ve maceracı, deneyime açık ve herhangi bir inançla şekillenmemiş. Ve umulur ki, gelişim sürecinde travmaya uğramamış küçük bir çocuk! [kahkaha]
----------------------------------------------------------------------
İnanç hakkında çok şeyler söylemiştim ,beğenen takdir eden olduğu gibi eski inancına sımsıkı sarılıp bırakamayanlar oldu,nereden biliyorsun derseniz bazı dost yorumlarından bunun sızıntısını alıyorum, her neyse kişi özgür iradesine saldırmak tam KH hali bundan kurtulmalıyım,
İnanç sisteminin çok samimi bir hal ancak köklü bağlarla olduğu yere çakılmış sınırlandırıcı durumda olmaması gerektiği üzerine durmuştum zemini kaygan çünkü,
Neden kaygan demekteyim ,kişi tekamülünde veya yeni terimi ile ruhsal gelişiminde yaşadığı olaylarla yeni açılımlara açık bir zihnin yolunu izlemezse olduğu yerde kalır, olayları takılmış olduğu ve terk etmenin büyük zarar vereceğini sandığı tabular altında sıkışır,
Hiperkinetik duyumsayış bahsinde de anlatılmıştı ,evrende sonsuz bilgi boyutları var "zarlar" deniliyor ve gezegenler bunların arasından içsel ve dışsal mutlaka geçiyorlar ,yani bilgi alanı içinde seyahat evrenin en tabii ve rutin faaliyeti,
Kendini sınırlamış fasit daire içine girmiş yankı odasındakiler bunların etkilerini yani sorgulama ve zihni muhakeme ile yapılacak anlamaya idrake doğru olan faaliyetleri ellerinin tersi ile itmekte boş vermekteler,
Zira o kutsal bilgilerin bir kısmı sana bizden başka bilgi verenleri yok say şeklinde müeyyidelerle de çerçevelenmiş KH bilgi paketlerini araya serpiştirmişlerdir ,korkuyla sınırlanmış birey bunu her zaman aklına getirir ve o harikulade beyin kıvrımlarındaki nöronları harekete geçirmekten çekinir,
Zira KH bu yolda iyi çalışmıştır tapınmaktan başka şey bilmeyen bu biçareye bir sürü müeyyide koymuş ve dinin gerekleri diye saptamış temellemiş ve bunu monoteizm bağları ile bağlamış kıskıvrak bırakmıştır,
Bana biat edip inanıyorsan şunu yapmalısın ,göreyim,
Kişi bunlara sarılmış ve olanları bu gözle görüp sorgulamaktan aciz bir zihinle kendini mutlu sanır ve bu fasit daire içinde gelişmeden uzak her istenileni yapan bir duruma gelir,bu yolda çevrelenmiş almış olduğu bu kutsal bilgilere kişi yorumları ile iyice saptırılıp insan öldürmeye doğru yönelen çılgın yollara dahi savrulur,
Dini kabul etmeyenlerin yaptıkları saldırılara karşı öldürme emri ,daha sonra aynı dinden olanları kabul etmeyenleri yer yüzünden silme şekline dönüşmüş hale geldi,
Bunun örneklerini halen yaşamakta olduğumuz ülkede görmekteyiz olanları ve olabilecekleri kimse inkar edemez,
Açmaya çalıştıklarımda güncel örnekler vererek daha etkin bir anlatım sergiledim sanıyorum veya yanılıyorum,
Her neyse anlatmak istediğimi inanç hakkındaki düşüncelerimi boşuna sermemişim K.ların bu konuda son derece özgün bir anlatımını yakaladım, evvelden de bol okudum ama her halde iz bırakmış öylece geçmişim şimdi başka şeyler ararken önüme çıktı,
Ben o yazılarımda sonuçta inancı "Değişime İnanç" kalıbında bırakmıştım ,burada da aynı şey çok daha etkin vurgulanıyor, yani
"(Joe) Herhangi sabit, katı inançlar. Okuduğumuz tüm o kitapları düşünün. Bilgi toplamıyoruz, bildiğimizi sandığımız şeylerin yanlış olduğunu keşfediyoruz. Okuduğun kitaplardaki bilgiler, daha sınırlı olan inançların yerini alıyor, bu da sana herşeyle ilgili daha geniş bir perspektif sunuyor. Ancak bu hala gerçeğin tamamı değil. Ne kadar çok kitap okursa oku, "Bunu kesinlikle biliyorum!" diyemezsin. Aslında öğrenme süreci, sınırlandırıcı inançlarla ilgili şeylerden kurtulmakla ilgili. (Pierre) Bu tartışmadan anladığım, sağlıklı inançların sınırları kaldıran inançlar olduğu... (L) Neden herhangi birşeye inanalım? (Pierre) Evet, inançlar tanımı gereği sınırlayıcıdır. Buna inanmıyorsan, şuna inanıyorsun. Sanırım sınırsız inançlar, inanç kavramının kendisinin ötesine geçiş gibi. İnançların ötesine geçiyor.
C: Küçük çocuklar gibi olun..."
---------------------------------------------------------
S: (D) S ’ye ayrıca ruhsal bilgilerden, tanrıdan ve benzer şeylerden bahsettim ve ilk olarak günah diye birşey olmadığını anlamasını gerektiğini söyledim... (L) Herşey sadece bir ders... (D) Günah diye birşey yok ve sonra negatif duyguları sıraladım ve yapmamız gereken şeyin bunları mümkün olduğu kadar azaltıp sevgiyi, şefkati, paylaşımı ve benzer şeyleri arttırmak olduğunu anlattım... ve gerçekten dinledi! Ona öğretmeye başladım. Aklıma iyi bir soru geldi: S___’nin okumasının iyi olacağı bir kitabı belirlememe yardım edebilir misin C: Hayır, bu S___’ye bağlı. Herşey her birey için birer ders. Varolan herşey bundan ibaret. S: (L) Sanırım bu dansetmek gibi, hareketleri ve müziği izleyerek bir sonraki adımını belirliyorsun. İpuçlarını S___’den al. C: Derslerden başka hiçbirşey, tekrarlıyoruz hiçbirşey yok. S: (L) Sanırım evren büyük bir laboratuar ve biz de deney fareleriyiz... C: Hayır, tüm yaratılışta mevcut olan herşey sadece bir derstir, laboratuar yok.
Ara..
|
Edited by - Tgur on 24/05/2023 10:54:43 |
 |
|
sybleman
    
596 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 24/05/2023 : 17:49:12
|
Eklenti: İnsanlar travmalarından ve programlarından arınıp ilüzyonlardan kurtulduklarında, realiteyle daha iyi bir şekilde yüzleşebilecek ve düşünce güçleriyle çakralarını birleştirebilecek. Sanırım bu, üst entellektüel merkez ve üst duygusal merkezle bağlantı kurmak anlamına geliyor. Elbette önce duygusal merkezle bağlantı kuruyorsun ve zeka da onunla birlikte geliyor. Diğer bir deyişle, insanlar bu yolla bir anlamda gelecekteki kendileriyle birleşiyorlar. Doğru izde miyim? C: Evet. Ama tüm “ruhlu” bireylerin, parçalı bir 6Y ruhunun/varlığının üyeleri olduğunu belirtmek istiyoruz. Gelecekteki/yüksek merkezleriyle bağlantı kurmaya başladıklarında, bu aynı zamanda, ruh gruplarının diğer üyeleriyle de doğal bir bağlantı kurulması anlamına geliyor. S: (L) Tamam, ve insanlar bu bağlantıları yapmaya başlar başlamaz, bu spiral veya labirent hareketini yapmaya başlıyorlar... Aman tanrım, bu tıpkı insanların, toprak üzerinde ekin çemberleri haline gelmesi ve dünyanın zihninde veya bedeninde sinir devreleri yaratması gibi birşey. Veya şu anda anladığım şey böyle. Ve bu da onların zihinsel blokaj gibi şeyler yapmalarını sağlıyor... Bu zihinsel bloklamayı etkili bir şekilde nasıl yaparsın? Sadece “Ben zihinsel blokajım! Ben zihinsel blokajım” diye düşünüp dans mı edersin? C: Hayır hayır hayır! “Ruhun Duası”nı hatılıyor musun? S: (L) Yani dans ederken bunu söylememiz gerekiyor, öyle mi? C: Bazen. Bazen de kelimeler farklı olacaktır. Bazen ilahi, bazen şarkı gibi olacaktır. S: (L) Peki bu kelimeleri nereden bulacağız? C: Bunları rüyalarınızda size veriyor olacağız.
Ama tüm “ruhlu” bireylerin, parçalı bir 6Y ruhunun/varlığının üyeleri olduğunu belirtmek istiyoruz. Gelecekteki/yüksek merkezleriyle bağlantı kurmaya başladıklarında, bu aynı zamanda, ruh gruplarının diğer üyeleriyle de doğal bir bağlantı kurulması anlamına geliyor.
Geçen gün yaptığım çıkarımlarda ulaştığım sonucu doğrulamış oldum. Dünya üzerindeki insanlar ya 6y varlığının üyeleri, veya OP dediğimiz ruh kabını dolduramamış olanlar.
Eklenti:
S: (L) Tamam, Marutlar belirli özel bir soydan geliyordu, dans ediyorlardı ve dansları tüm kabile için bazı faydalar sağlıyordu. Gökler açılıyordu, içi yiyecek ve ihtiyaç duydukları şeylerle dolu sepetler iniyordu. Gökyüzünden kudret helvası inişiyle ilgili hikaye gibi. Ama Marutlarınki tatsız-tuzsuz birşey değilmiş. Tam istedikleri veya ihtiyaç duydukları şeymiş. Çıtır çıtır (lezzetli mısır gevreği)! (gülüşme) C: Tekno-spiritüel tekniklerin işe yaraması için, “soydan” insanların arınması/saflaşması ve çakralarının “birleşmesi” gerektiğini aklınızda bulundurun. Eğer bu yapılırsa, daha da önemli işlevler vardır. Örneğin: 4Y KH saldırılarına karşı zihinsel blokaj. 200 kadar insanın bu biçimde toplanıp yağmacılara karşı bir blok oluşturabileceğini düşünebiliyor musunuz? Üstelik dalga yaklaşıyor ve “dansçılar” bunun gezegeninizi ve realiteyi nasıl etkilediğini çok iyi bir şekilde anlayabilirler. Dünyanızın “eliti”nin 4Y KH güç kaynaklarının kesilmesi durumunda ne olacağını hayal edebiliyor musunuz? Uyguladıkları zihin kontrol teknikleri ve frekans çitleri “bozuluverirse”? S: (L) Wau, bu çılgınca! (Ark) Güç kaynaklarının kesilmesi nasıl olabilir? Anlamadım. C: Zihinsel blokaj. S: (DD) Kendi kendilerini mi bloke ederler? (önceki yanıt yeniden inceleniyor) (A ) Danstan bahsediyorlar. Birlikte bu dansı yapan insanların bir tür blok meydana getireceğini söylüyorlar. C: Kesinlikle. S: (A___) Bu, dans yapmayı öğrenmek için iyi bir neden! (Ark) Blokajı yeterince sürdürmek için ne kadar uzun süre dans etmek gerekir? C: Bunu dansla, ilahiyle, müzikal halle yaratırsınız ve sonra sadece ihtiyaç duyulduğu kadar güç eklersiniz.
Birlik hali deneyiminden bahsetmiş aslında gibi. Birlik halini deneyimleyenlerin bir araya gelerek zihinsel blokaj uygulayarak 4kh çitini pasifleştirmesinden bahsetmişler.
Demek ki birlik hali deneyimindeki kişilerle bir araya gelinirse ve buna benzer bir çalışma yapılabilirse, bu oldukça etkili olabilir. |
 |
|
Tgur
    
1889 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 26/05/2023 : 07:36:43
|
YORUMLAR XCIX
S: (L) Tamam. Sorusu olan insanlar var. Sorabilirsiniz. (Craig) Bu benim için çok önemli bir soru. İlk ruhsal öğretmenim Maharishi Mahesh Yogi’ye yapılan suikast girişiminin ardında ne vardı? C: Yanıttan hoşlanmayacaksın. Bazı istihbarat teşkilatları unsurlarının bu olayla ilişkili olduğunu söyleyelim sadece. S: (L) O unsurlardan herhangi biri bilinen ama muhtemelen bir istihbarat teşkilatının parçası olarak görülmeyen kişiler miydi? Yani, bu işle ilgili olanlar arasında, olaya maruz kalanların iyi bildiği, güvendiği birileri de mi vardı? C: Evet. S: (Craig) Bu cinayet girişiminin nedeni, onun dünya barışını etkileyecek meditasyon grupları kurmaya yönelik çalışması mıydı? C: Kısmen. S: (Craig) Şu anda bilmemin faydalı olacağı başka herhangi bir neden? C: Dikkat saptırmak ve dikkati yanlış yönde odaklama dışında, hayır. Ama bu her zaman böyle değil midir? S: (L) Dikkati neyden saptırmak? C: Ruh kavramından. S: (L) Dikkati neye odaklamak için? C: Şahsa. S: (L) “Şahıs üzerinde odaklanma” derken neyi kastediyorsunuz? Çok hassas bir alana girdiğimizi düşünüyorum. (Joe) Sadece şahıs üzerinde odaklanıp onu bir şehit, bir tanrı haline getirmek için sanırım. Bir fikir veya kavram ileri süren insanlar var ve belirli bir takipçi kitlesi var ama aslında o yol herhangi bir yere varmıyor olabilir. Sonra o insanı öldürüyorsun ve birden herkes “Aman tanrım! Öldürüldüğüne göre doğru birşey üzerindeydi!” der. (Craig) Yani bunun dikkati ruh kavramından saptırmaya yönelik bir teşebbüs olduğunu mu söylüyorsunuz? C: Evet. S: (Joe) Maharishi’nin savunduğu ruh kavramı doğru bir kavram değil anladığım kadarıyla. Çünkü onu öldürme girişimiyle dikkatler onun üzerinde odaklandırıldı. Böylece sahte bir spiritüalite fikri yaratıyorlar... (Craig) Onun öğretisi konsorsiyumun veya diğer nahoş veya arzu edilmeyecek unsurların öğretisiyle mi uyumlu? C: Bu soru biçimi tam olarak uygun değil. S: (Simon) Evet. Şöyle birşey sorman lazım: Maharishi’nin öğretisi bilginin arttırılması için faydalı mıydı? C: Hayır. S: (L) Ama bu senin spesifik soru biçimindi. (Craig) Onun bakış açısı olan, Eski Vedik bilgilerin tekrar canlandırılmasında herhangi bir değer var mı? C: Evet. S: (L) Yani göze görünenden biraz daha fazlası var. (Craig) Sri Sri Ravi Shankar bunu doğru yönde götürüyor mu? C: Hayır. S: (Craig) Sri Sri Ravi Shankar’ın çalışması tamamen yeni bir yön mü getiriyor? C: Olabilir... S: (L) Peki bu Sri Sri neyin peşinde? (Craig) “Yaşama Sanatı” soluması/meditasyonu öğretiyor. Bu insanlığın faydası için değerli bir program mı? C: Belirli bakımlardan, evet. Ama denge eksikliği var. S: (Craig) Dengenin hangi alanda geliştirilmesi gerekiyor? C: Altmış yıl önce neredeyse tüm dünyanın savaşa karşı olduğunu ama savaşın yine de geldiğini hatırlayın. Aklı sakinleştirmeye ve üst alemlerle bağlantı kurmaya yönelik meditasyon, bu alemin dengelenmesi için işe yaramaz. S: (L) Benim deneyimlerime göre, kendine ve reaksiyonlarına hakim olmak, ustalaşmak için meditasyon yapmak çok faydalı birşey. C: Evet. Ama birey o ustalıkla ne yapar? S: (Craig) Akıllarını veya duygularını nasıl kontrol edeceklerini bilmeyen insanlara faydası oluyor. C: Evet. Ve insanlara, değişim için o duyguları ne zaman, nerede ve nasıl kullanacaklarını öğretiyor. Görünürde ve olayların içinde olan bitenlerden etkilenmemek için duyguları yenmek, bir otomat haline gelmekten çok farklı birşey değil. S: (Craig) Bu soluma tekniklerinin, yani Sudarshan Kriya’nın faydası olur mu? C: Kesinlikle!!!!!!! S: (Craig) Bu, insanların insanlığını tekrar canlandırmada kullanabileceğimiz en iyi araçlardan biri mi? C: Evet. Ama dengeyi unutmayın. Gerçeklikle yüzleşme ve kendi üzerinde ustalaşma ve bununla dengeli bir şekilde, iyileşme için meditasyon.
----------------------------------------------------------------------
S: (Joe) Hadi ağzındaki baklayı çıkart Laura! (L) Ehh, yani hiç bir zaman bunun özellikli bir şey olduğunu düşünmedim, sadece bende işe yaradı! Yani, nasıl olur da böyle bir şey, şu Art of Living [ç.n. Yaşama sanatı] Sudarshan Kriya şeyiyle karşılaştırılır ? C: AoL (Yaşam sanatı) başlayanlar ve robotlar için! S: (gülüşmeler) (L) Eee peki neden o zaman Craig bize bunu öğretmeyi teklif ettiğinde bu konuda o kadar heveslendiriciydiniz ? Yani söylemek istediğim; Craig bize bu Sudarshan Kriyayı öğretmeyi teklif ettiğinde , size sorduğumuzda , sonunda 7 tane ünlem bulunan bir "Evet" dediniz. C: Sizi bunu yapmaya teşvik etmemiz ve düşüncenizi sıçratmaya başlatmamız gerekiyordu, öyle yapmadık mı ? S: (L) Yani asıl nokta bu yöntemin en iyi olduğu değil, dikkatimizi nefes alma düşüncesine çekmekti, ya da nefesin kontrol edilmesi, bir tür duygusal şifalandırma yolu olarak. Böyle mi ? C: Kesinlikle! X7 S: (gülüşmeler) (L) Kısaltma, ha, umm.. C: Hatırla senin kullandığın yöntem çok güçlü bir "tohumu" kullanıyordu. S: (DD) Tohum mu ? (L) Evet, bu tohumla ve ya tohum olmadan meditasyon yapma konusuna bir gönderme.b (joe) Tohum neydi ? (L) İçimden tekrar ettiğim söz öbekleri. (Allen) Bunlar özellikle sana özel şeyler miydi, yani sanki herkes kendisininkileri bulmalıymış gibi ? (L) Açıkçası bilmiyorum, bu sözcükler özellikle benim için miydi ? C: Süper güçlülerdi! S: (C) Dua gibi şeyler miydi ? (L) Evet, ve işin komik tarafı önce İsa duasıyla başlamıştım [ç.n. İsa Duası-Lord's Prayer- İsa'nın takipçilerine öğrettiği bir tür dua]. Sonra bundan pek memnun kalmadığımı düşündüm, çünkü yeterince açık değildi. Ve bir takım spesifik dinsel ögelerle bağıntılıydı ve ben de oturup bunu yeniden yazdım. Şunun gibi bir şeydi: Yapmak zorundaolacağım şey şudur ki... (DD) Bu sözleri bir tür kalıp olarak mı kullandın ? (L) Evet. (Joe) Ben de bir tür İsa duasının modifiye edilmiş halini söylerdim. Geceleri, bir mantra gibi bunu sürekli tekrar eder dururdum. (L) Bunu yaparken nefes olayını da gözönünde bulunduruyor muydun ? (Joe) Bilinçli bir şekilde değil. (L) Benimkisi öyleydi. Çok planlı bir şekilde kontrol edilen bir nefes alma tekniğiydi. Bunu aylar boyunca her gece yaptım. (DD) Nasıl nefes alıyordun ? (L) Craig'in öğrettiğine çok benzer [ç.n. Sudarshan Kriya' yı kastediyor], buna Zafer (utku) Solunumu (nefes alması) diyorlar. [ç.n. İng. Victory Breathing] (Joe) Hem nefes alma hem de verme burundan mı ? (L) Burundan alıp, ağızdan verme. (Joe) Çünkü ben Zafer Soulunumunun biraz garip oldugunu düşünmüştüm, çünkü bize kursta ikisinin de burundan olduğunu öğretmişlerdi. (A_) Evet, eksik olan bu kısmıymış. (L) Evet, burundan alıp, ağızdan veriyordum. Şöyledi : nefes al ve say, tut ve say, nefesi ver ve say. Ve bunu çok kontrollü bir şekilde yapıyordum...Yani şu Ujjai Solunumu, veya Zafer Solunumuna oldukça benzer bir teknikti. Bu bana bir şekilde yabancı değildi, çünkü bunu yıllar boyunca uygulamıştım. (C) Ve buna yaparken de bir yandan da diyordun ki... (L) Bu sözcük öbeklerini tekrar ediyordum. Ve öyle ayarlanmıştı ki, her bir öbek nefes alışa ve nefes verişe tamtamına denk geliyordu. Yani ilk sözcükler için nefesi alıyordum, ve bir sonraki sırasında nefesi veriyordum vs. Ve o zaman koyduğum hedef bunu 20 kere tekrarlamaktı. Hiç 20 ye ulaşabildim mi bilmiyorum, çünkü 11.-12. ye geldiğimde, sanki bir şekilde bedenimi terkediyordum. Ve bunu bir çok sefer tekrar ettikten sonra, tam olarak nasıl adlandıracağımı bilemiyorum, şöyle birşey yaşadım, bilemiyorum ; buna kundalini deneyimi mi demeliyim yoksa başka bir şey mi, ama hissettiğim şey muazzam bir arınma yaşadığım ve bu duygunun saatler boyunca devam etmesiydi. Bunu daha önce tarif etmiştim. Birşey oluverdi. Herneyse, bahsettikleri öykü bu. Bilemiyorum şimdi neyi sormalıyız ? (Joe) Bahsettiğiniz fikir bu mu ? C. Evet ve diğer amaçlar için bir diğer mükemmel teknik de sizin "güç solunumu" adını verdiğiniz şey. S: (L) Oh, benim Güç Solunumum. (C) Bu nedir ? (L) Benim için bu kısaca enerji kazanımı tekniği. Koşu bandı üzerinde hızlı adımlarla koşarken bir yandan çok özel ve hızlıca bir nefes alıp verme. Bu kafadan çok bedene uyumlanan bir şey. Sanki beden zeka ve yürek gibi ve Güç Solunumu da sanki hareket merkezi ve yürek... Bedenin hareketlerinin, senin nereye gitmen gerekiyorsa götürmesine izin veriyorsun. C: Bu tekniğin ne sonuç verdiğini hatırlıyor musun ? S: (L) oh, evet! (Joe) Ne sonuç verdi ? Uçtun mu ? Süper güçler mi sağladı ? (A_) Bu, şu geçmiş yaşantı olayı değil mi ? (L) Evet jimnastik sırasında geçmiş yaşantı anısına gittim. (Joe) Nerede, burada mı ? (L) Hayır, Florida'dayken. Ama kanımca birileri böyle bir şey yapacaklarsa ortamda başka biri de bulunmalı. Yani sonuç olarak diyorsunuz ki, bu duygusal katmanlara geçebilmek için bir çok yöntem var ve bunlar bir şekilde Yaşam Sanatı öğretisinden biraz farklılar. ------------------------------------------------------------------
S: (L) Sanırım o ilk iki videoyu tekrar tekrar izlemeniz gerekecek. (A____) Kolayca çözeriz. (L) Pekala millet, bitiriyor muyuz? Yoksa, sadece bir mola mı veriyoruz? (Mola) (L) İnsanların solumayı öğrenmeleri gerektiğini vurgulamamız gerek. Soluyuş, fizyolojilerinde birşeyleri değiştirebilir. Ayrıca kendilerini meditatif bir hale veya biyoenerjitik soluma yapabilecekleri bir duruma getirecek şekilde soluma yapmalarıgerekiyor. Bu da karmik ve mevcut yaşam programlarından kurtulmalarına ve arınmalarına yardımcı olacak. Temizlenmeye başlar başlamaz, sürekli veri ve bilgi girişine müsait hale gelecekler ve geldikçe de temizlenecekler. Bu meditasyon ve soluyuş bir kaçış değil,iyileşme. Ayrıca gün boyunca, realiteye dikkat etmeniz ve ilüzyona düşmemeniz gerekiyor. Tamam, programın bu bölümünü hallettik. İnsanlar travmalarından ve programlarından arınıp ilüzyonlardan kurtulduklarında, realiteyle daha iyi bir şekilde yüzleşebilecek ve düşünce güçleriyle çakralarını birleştirebilecek. Sanırım bu, üst entellektüel merkez ve üst duygusal merkezle bağlantı kurmak anlamına geliyor.
Elbette önce duygusal merkezle bağlantı kuruyorsun ve zeka da onunla birlikte geliyor. Diğer bir deyişle, insanlar bu yolla bir anlamda gelecekteki kendileriyle birleşiyorlar. Doğru izde miyim? C: Evet. Ama tüm “ruhlu” bireylerin, parçalı bir 6Y ruhunun/varlığının üyeleri olduğunu belirtmek istiyoruz. Gelecekteki/yüksek merkezleriyle bağlantı kurmaya başladıklarında, bu aynı zamanda, ruh gruplarının diğer üyeleriyle de doğal bir bağlantı kurulması anlamına geliyor. ---------------------------------------------------------------------
KH nın saptırma tekniklerinden bir tane daha,süikast,kişiyi silme,
Sadece tarihte ileri geri gidip olayların ve kişilerin karıştırılıp yeni bir şey olmuş gibi dejavu oluşturmalar ve tarihi kaydırıp sahte gerçeklik köprüsü yaratarak yaşamsal olayları karıştırmak değil önemli şahsiyetlerin süikasti ile onların yerleştirmeye doğru yönlendirildikleri bilgilerin eksik hatalı olsa dahi bilinçlerde sabitlenmesi yoluyla ,
Ayrıca dengeyi göz ardı eden meditasyon usulleri ve onun getirdiği anlayışı bayraklaştırmak için,
Gösterilen meditasyon yolları ile denge işinin ne olduğunu insanlara yaşamdaki negatif saldırının her zaman olabileceği fikrinden uzaklaştırmak ve böylece sadece iyi davranışların olmasını sağlayacak yollar olduğuna kandırmak,
Ruh kavramını unutturup şahsa kilitlenmeyi sağlamak,
Öğretilen meditasyon yoluyla negatifi algılamak yok, onlar sadece insanların yaşamdaki aksak tarafları ve kazanılan bağışlama teknikleri ile hoş görülebilinir göz ardı edilir gerekirse tokat atana diğer yanak uzatılır ,bağışlanır ,böylece iyi yolda yaşama devam edilmelidir,
Kutsal ve dinsel öğretilerin çoğunda baz fikir olarak bu vardır, Oysa objektif gerçeklikte saldırı devamlı vardır ve yaşarken denge faktörünün en önemli öğesi negatifin var olduğunu bilmek ancak paranoya yapmadan dikkatli , fark eden olmak ve hayatın işlerlik halinde olması için gereken en doğal hal olduğunu anlayabilmek,
Meşhur bir ressam hatta Tv lerde kısa zamanda resim en uygun bir şekilde nasıl yapıldığını öğreten programları vardı çoğunuz seyretmiştir ,onun şu mealde sözü var, (Ros Boss)
"Karanlık olmadan ışığı ele alıp renkleri bulup resmedemezsiniz"
Şu yazıları hazırlarken kendimde oluşan farkındalık halleri ve bunu yayınlamaya doğru gayretime rağmen neler çekiyorum, bel fıtığım aşırı hale geldi öyle kolaylıkla geçeceği yok bildiğim ilaç ve tedavi yolları ile alt etmeye çalışıyorum halledemezsem bir nöroşirürjiyene gideceğim,
Kısaca bütünlüğün içinde kendim de olduğundan olayı yani kendimi tedavi faaliyetini bütünlüğün genel uygulaması olarak kabul ediyorum, Konudaki hassasiyeti anlatmak istediğim nüansı fark edebiliyor muyuz bütünlük denilince bu oluşumdan kendimi ayrı görmüyorum,
Sudarshan kriya ve ondan ruhun duasına geçiş için hazırlık konusu üzerinde bir alıntı da ilave ettim,"Eiriu Eolas"olarak sitemizin içinde ayrı ve geniş bir malümat alanı var, orada olay daha geniş anlatılmış,gerçekten o soluma tekniğini her gün yapmaya çalışırım ama bazen kısa bırakırım ve ruhun duasını her uykuya dalarken tekrarlarım, faydalıdır tavsiye ederim,
Bahsi geçen tohum "Ruhun Duası" dır,eski yorumlarıma bakarsak çok tekrar etmişim ,
Tarikatçıların zikiri gibi gelse de farkında olan bilinç bunun tapınılacak yani bir şeyleri ritüelden isteyip önünde diz çökerek ilahlaştırmak olmadığını bilir,
Kişiyi bu özgün yoğun soluma tekniği ve alınan yoğun oksijen ile ruhun hapsolduğu bu beden kalıbında ilgili organları uyarıp nöron bağlarınındaki iletişim yollarını daha da açarak DNA da gizlenmiş kilitlerin daha doğrusu kafeslerin parçalanarak birlik bütünlük dokusundaki gizletilmiş benliği ortaya çıkarmak,
Onunla buluşabilmek,ilgili dörtlüklerim,
Unutmaya kapılmış bu anlayışlar Her şey budur sanılan kavrayışlar Kafesi yarattı telleri sağlam Feryatla ,figanla çırpınışlar
Oysa zihin var ,bilgi ile dolduğunda Kopuk şuurun telleri birbirine kavuştuğunda İzafiyeti sıfırlar ,zamansızlığı kavrar Gerçeğin bu yüzüyle buluştuğunda..
***
"Ruhun Duası (Prayer of the Soul) için yaptığımız bir çeviri:
Ruhun Duası Ey Yüce Evrensel Akıl! Tüm yaradılışın kutsal farkındalığı; Yüreklerde taşınan, Akılları yöneten, Ruhların kurtarıcısı, İçimde yaşa bugün. Gıdam ol başkalarıyla paylaştığım. Tüm varoluşun bilgisi içinde büyümeme yardım et. Gözlerimi arındır ki görebileyim, Kulaklarımı arındır ki duyabileyim, Kalbimi arındır ki Gerçek Varoluşun Kutsallığını İdrak edip sevebileyim. Yüce Evrensel Akıl! "
----------------------------------------------------------------------
C: Hayır hayır hayır! “Ruhun Duası”nı hatılıyor musun? S: (L) Yani dans ederken bunu söylememiz gerekiyor, öyle mi? C: Bazen. Bazen de kelimeler farklı olacaktır. Bazen ilahi, bazen şarkı gibi olacaktır. S: (L) Peki bu kelimeleri nereden bulacağız? C: Bunları rüyalarınızda size veriyor olacağız. S: (A____) Çok güzel. (L) Çok şey aldık... Çok kapsamlı bir program. Son zamanlarda forumda, 4. yoğunluğa geçmek için insanların ölmek zorunda olup olmamasıyla ilgili bir tartışma vardı. Ve sanırım siz, bazılarının öleceğini, bazılarının ölmeyeceğini söylemiştiniz. Doğru mu? C: Evet. (ç.n.: henüz çevrilmeyen bir celsede, “birkaç şey almak üzere” 5. yoğunluğa hızlı bir ziyaret yapılıp dönülebileceği de söylenmişti.) S: (L) Bazı insanlar 4. yoğunluğa geçecek. Daha önce de söyledikleri gibi bir çeşit gençleşme yaşayacaklar ve yeni kozmik ortamda DNA’ları açılacak ve bedenleri değişecek. Doğru mu? C: Bazıları. S: (L) Ve bunun nasıl birşey olabileceğiyle ilgili şeyler sormuştuk zaten. Tamam... (A____) Bunun bize olup olmayacağını sormamamız gerekiyor sanırım, değil mi? (gülüşme) C: Size yapacağınız işi söyledik. Gelecek seçenekleriniz var. Hangisi olacak? Karanlık bir yıldız mı, yoksa yeniden kurulan cennet mi???
---------------------------------------------------------------------- Labirent dansı ve onun sağlayacağı faydalar hakkında ve özetle hakkıyla yapılabildiğinde ve hatta 200 kişilik genç gurupları ile zor olabileceğinden en az yedişer kişilik guruplar halinde KH nin unsurlarının yani dünyayı kontrol eden elitlerin bir nevi zihin blokajına uğrayabileceklerinden bahseden çok ilginç bölümün sonundan bu kısmı aldım (16.Temmuz.2009 celsesi),
Ruhun duası olarak belirttiğim kısmın açılımı için bu bölümü ilginç bir uygulamadan bahsediyor ,dua meğer ilgili dostların rüyalarında verilmiş ,
Onu sık sık yaptığımda uykuya dalarken veya başka zaman neden birden medite oluyorum diye kendimi sorguluyordum,sebep gerçekten çok algılayıcı ve ilginç,
Olayları görüldüğü gibi gizlemiyorum apaçık anlatıyorum çekinmeden,bazıları bu tip gizleri açıklama büyü bozulur derler,hayır,
Her şey yani farkındalık standına gelen her şey açıklanacak zira uğraştığımız konu dünya illüzyon mantığı dışında tamamen ruhsal manada asil ve gerçek,ortada uyanışı gerçek manada besleyecek şeyler var ve ağ çalışmasının önemi bundan,
Bu arada bel fıtığım ile bu yorumu yazdığım bir ay öncelerde anlattıklarım beni çok daha bozuk durumlara götürdü ,
Belirteyim,
Mr çektirdim belde lumbor daralma varmış ameliyattan başka yol yok denilip beyin cerrahının bıçakları altına yatmayı beklerken içimden bir ses, sezgi kan tahlili yaptırt şeklinde ısrar hissettim ve eski romatolog yokmuş yenisine gittim ve tahliller yapıldı fakat kıymetli genç doktor bir şeyler bulamadı,bu arada benim dizlerim bacaklarım ve omuzum komple tutuk vaziyete geldi yürümek için koltuk değneği kullanmaya başladım,
Tablo oldukça kötüydü, bir şey bulunamıyor ameliyat stresine bürünmeye başladım, o sıralarda tanıdığım bir tabip eski romatoloğunu bul ona git zira beldeki bu daralma omuzlarda tutukluk yapmaz dedi ,doğruydu, o doktoru başka hastanede buldum ve yaptığı teşhis ve ilaçlarla şimdi normal bir hale geldim ve beldeki omur daralması tehlike vermez şekle geldi zira kilo da vermeye başladım belde basınç azladı, konu otoimmun rahatsızlığımın seronegatif romatoid artrit şeklinde tezahürü imiş ,
Kısaca yapılan tecrübeli ve bilen bir tabip ile teşhis ve verilen ilaçla tahminen iki saat içinde tablo birdenbire düzeldi etrafımdakiler uzaydan gelmişim gibi hayretle hala beni izliyorlar,koltuk değneği atıldı ,sanki bir mucize oluştu,
Bunları anlatmamdan kasıt ülkemizdeki tabiplerin artık yozlaşmış mesleği yutamamış gençlerle dolduğunu görmek ve göstermek, tabii üzülmek,tıp eğitimindeki bu eksikliğin diğer branşlarda olduğu gibi süregelmesi ve tabiplerin ülkeden kaçması hepimizi oldukça zor sahnelere sürüklüyor,
Bizim feryadımız siz gençleri uyarmak ve ülkenin gittiği bu feci durumdan kurtulmak için ne yapmamız gerektiğini yine kendi benliğimizle sorgulamak ve ilgili tedbirler neyse bir vatandaş olarak çekinmeden gecikmeden ele almak ,
Ara..
|
 |
|
Tgur
    
1889 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 29/05/2023 : 07:43:08
|
Ülkelerin de kaderi planı vardır,bu iş seçimle devreye girer,hayatın dersler manzumesinden ibaret olduğunu idrak etmiş bilincimiz bu dersleri alırken sıcak sobaya elini değip hemen çeken değil de bazen iyice sarılıp sıcağı ancak tümden hissedip yanıp denemeyi seçer ,
Her ne şekilde olursa olsun ülkemiz de dersini alacak bir ortama girmiştir artık kurunun yanında yaş da yanacak falan dememek saygıyla karşılayıp bu izafi zamanı geçirmek görmek gerek..
YORUMLAR 116
S: (Joe) Sığırcıklar neden sürü halinde adeta anlık iletişimlerle o şekilde hareket ediyorlar? C: Sevgi. Akış ve akışkan hareketler hayattan alınan keyfin ifadesidir. S: (L) Bu genel anlamda değil sanırım, ama… C: Her zaman değil ama genel olarak, evet.
---------------------------------------------------------------------- C: Tekno-spiritüel tekniklerin işe yaraması için, “soydan” insanların arınması/saflaşması ve çakralarının “birleşmesi” gerektiğini aklınızda bulundurun. Eğer bu yapılırsa, daha da önemli işlevler vardır. Örneğin: 4Y KH saldırılarına karşı zihinsel blokaj. 200 kadar insanın bu biçimde toplanıp yağmacılara karşı bir blok oluşturabileceğini düşünebiliyor musunuz? Üstelik dalga yaklaşıyor ve “dansçılar” bunun gezegeninizi ve realiteyi nasıl etkilediğini çok iyi bir şekilde anlayabilirler. Dünyanızın “eliti”nin 4Y KH güç kaynaklarının kesilmesi durumunda ne olacağını hayal edebiliyor musunuz? Uyguladıkları zihin kontrol teknikleri ve frekans çitleri “bozuluverirse”? S: (L) Wau, bu çılgınca! (Ark) Güç kaynaklarının kesilmesi nasıl olabilir? Anlamadım. C: Zihinsel blokaj. S: (DD) Kendi kendilerini mi bloke ederler? (önceki yanıt yeniden inceleniyor) (A ) Danstan bahsediyorlar. Birlikte bu dansı yapan insanların bir tür blok meydana getireceğini söylüyorlar. C: Kesinlikle. S: (A___) Bu, dans yapmayı öğrenmek için iyi bir neden! (Ark) Blokajı yeterince sürdürmek için ne kadar uzun süre dans etmek gerekir? C: Bunu dansla, ilahiyle, müzikal halle yaratırsınız ve sonra sadece ihtiyaç duyulduğu kadar güç eklersiniz.
----------------------------------------------------------------------
S: (Ark) Bu tıpkı şamanların yağmur yağdırmak için dans etmesine benziyor, değil mi? C: O yozlaştırıldı. Bunun bir grup işi olduğu ve 3Y’de hiçbir bireyin (4Y’ye karşı) tek başına duracak “varlığa” sahip olmadığı bilgisini çoktan yitirmişlerdi. S: (L) Ama Kızılderililer yağmur dansını birlikte yapıyorlardı, değil mi? C: Evet. Ama onlar da çok bilgi yitirdiler. S: (L) Bulunulan yerin, dansın etkililiği üzerinde bir etkisi var mı? C: Olabilir, ama üzerinde çok fazla düşünecek kadar önemli değil. Ama negatif enerjili yerlerinden sakınmak isteyebilirsiniz. S: (DD) Buradaki gibi göle doğru yeraltı sularının aktığı bir yerde değil belki... C: Akan su iyi.
---------------------------------------------------------------------
Dans etmek üzerine ilgim sığırcıkların sürü halinde o tek ruh havuzunundan aldıkları güçle yaptıkları harikulade şekilsel toplu hareketleri K.larca dansı tarif ederken belirttikleri şu cümle ilgimi çekti,
"C: Sevgi. Akış ve akışkan hareketler hayattan alınan keyfin ifadesidir."
Dansın üzerine olan müşterek yapılan hareketlerin teşvik edilmesi ve hatta gençler yönünden en az yedi kişilik guruplarla yapılması istenmesi bu işin bir ritüelden çok evrensel olaylara tek başına karşı durmaktan ve birlikle yapılması icap ettiğini belirten müşterekliğin özellikle sevgi bazındaki beraberliklerle oluşunun kuvveti üzerinde bizi hareketlendirdiğini fark ettim,
Şamanların tekil olarak yaptıklarının yozlaşmış bir hal ve etkisiz olduğunun belirtilmesi ile dansın guruplar halinde yapılması birleşimi beraberliği sürdüren ve o topluluğu kaynaştıran bir sevgi ve hayattan keyif almanın tezahürü olduğunu göstermektedir,
Ayrıca istenen bazı güçlerin topluca kazanılıp bu yolla KH davranışına karşı durmayı sağladığını da anlıyoruz,
Anadolunun folklorik halk dansları yönünden nasıl zengin olduğunu ve bundan son derece hoşnut olunduğunu söylemeden geçemeyeceğim,
Çocukken Erzurum halk danslarına hayrandım ve bazılarını yarım yamalak imkan ve kişi bulursam oynardım, genelde mevsimleri ve başka toplu keyif olayını açıklayan mesela kışdan çıkıp baharı müjdeleyen hareketlerde tedrici açılımlarla bunu imzalayan beden hareketleri ile mana taşıyan halleri var,
Örneğin dadaş oyununun başlangıcında son derece asil duruş sergileyen bireylerin sadece karın içeri çekmeleri kışı ifade ediyormuş sonra ayaklarla yapılan kıpırtılar ve ileridelki sekme çökme işleri baharı ve yazı, sonbahar ve bağ bozumu ise çılgınca zor hareketler,
Birdenbire bu detaylı anlatıma ne lüzum var diye 3Y bilincim şaha kalktı ,tamam sevgi tezahürü falan anladık da diğer ayrıntıya ne lüzum var,
Burada özellikle yazılarımda aktüel konuları ortaya serip yar bana bir eğlence diyen zihnimin sathi bakan tarafından çok sorgulayan ve verilen bilgilerdeki derin manaları anlamaya çalışan örneklemeler yapıyorum,
Zira bilgi alanının derinliklerine işlenmiş bilgilerin büyük kısmı baştan kaotik gibi gelen ama derinlerde olayların başka yüzlerini de gösteren genişletici idraki çoğaltıcı zenginlikler de ihtiva eder, Mesela şu alttaki diğer konuyu projekti açan bilgi gurubuna bakın lütfen evvel okuyun ,ilk cevap,
"Kertenkeleler.dolaylı yoldan "şeklinde belirsiz,
Cevabını tatminkar bulamayan celse sorgulayıcı dostların daha geniş malümat almak için yaptıkları diğer soru ve verilen cevabı inceleyin konu sorgulamanın detayına girince nasıl tamam hale geliyor,ikinci cevap daha derin,
Hitleri aldatmak için "Projekte edilen insan türü varlıklar ilhamlı büyük Ari ruhları,"
Buradan KH güçlerinin bir insanı nasıl aldattıklarına dair bir metodu da görüyorsunuz ,dinleri monoteizmi yaymaya çalışan peygamberlere ve bir çok insanlarca kutsal görülen gurulara yaptıkları manipülasyon tekniklerini de, hatta benim gibi ağzı açık ayran budalası gibi ruhsal arayışlara fazla sorgulamadan girip bazı kuruluşlara geçici takılı kalanlara,
Neden bu şekilde izaha başladım,
Konuları böyle detaylı açmaya çalışırken başka şeyler önüme dökülüyor ve sebepleri hakkında idrak getiriyor,
KH vari olduğunu sonradan anladığım bir vakıfta böyle üst görev aldığımda bana o son derece güya cafcaflı ve değerli tutulan kısımda evvelce çalışmış kişilerin büstler şeklinde vizyonları sırayla gösterildi bir kısmı sarıklı sakallı eski insanlar bir kısmı profosör görünümlü bilim adamları ve beni kutladılar evet vizyonda , aldığım o görevle emin ve gururlu bir tavıra büründüm yani geçici olarak aldatıldım,
Ta ki bir sebeple ayrılıp neden böyle ayrıldım deyip boşta sersem sersem arayışa devam ederken K. celselerini büyük bir sadakatle ve safiyetle tercüme eden Bozadi gibi kıymetli ve kadim sandığım Tiversonus ve diğer dostlara ve onlarla beraber olduğum sitelere rastlayana kadar,
Bunları şimdi şu anda tam idrak ettiğim için belirtiyorum,ilginç.. Gerçekten o vizyonlara ait sorgulamalar bana şu ana kadar kesin bir cevap verememişti, olanlara gördüklerime başka yakıştırmalar yapıyordum,
-------------------------------------------------------------------- S: (L) Adolf Hitler, yaptığı şeyleri yaparken hangi etki altındaydı? Onu yönlendiren şey neydi? C: Kertenkeleler. Dolaylı yoldan. S: (L) Onu etkilemek için hangi bağlantıları kullandılar? C: Projekte edilen insan türü varlıklar, ilhamlı büyük Ari ruhları. -------------------------------------------------------------------- S: (L) Kaç düzey ve türde kaçırılma var? C: Altı. S: (L) 3’üncü düzey nedir? C: Bilincin “alfa” durumuna getirilmesi. S: (T) Perde anılar mı yani? (Ç.N.: “Perde Anı” ya da “Perdeleyici Anı” [Screen Memory], bu cümledeki haliyle, negatif dünyadışılar tarafından kişinin belirli bir negatif etki altında tutulması sırasında o kişinin bu olayı olduğundan daha olumlu ve hatta tamamen olumlu birşey olarak algılamasını sağlamak üzere kişinin zihninde uyandırılan veya projekte edilen düşünce veya görüntüler. ) C: Yakın. S: (T) Yani gerçekte olandan başka birşey görüyor oluyorum, öyle mi? C: Evet ama çocukluktaki gibi fiziksel değil. ----------------------------------------------------------------------
S: (L) Zaman yolculuğunun nasıl gerçekleştiğini öğrenmek istiyorum. C: Karmaşık. S: (L) O zaman bir ipucu verin. C: Zaman döngüsü kavuşumunu değiştirmek için atomik yapının elektromanyetik olarak düzenlenmesi yoluyla boyutötesi transfer. S: (L) “Siyahlı Adamlar” (Men in Black) olarak tanımlanan kişiler kim? C: Kertenkele projeksiyonları. S: (T) Yani sadece bir görüntüyü mü projekte ediyorlar? C: Evet. S: (T) Yani Siyahlı Adamlar fiziksel bakımdan gerçek değiller? C: Kısmen doğru. Bu teknolojiyi bilmiyorsunuz ama isterseniz tanımlayabiliriz. S: (L) İsteriz. Lütfen tanımlayın. C: Pekala. Hazır olun. Önce zamanda “yolculuğu” biraz daha tanımlamamız gerekiyor çünkü iki kavram birbiriyle yakından ilişkili. İlk adım yapay olarak elektromanyetik bir alan oluşturulmasıdır. Bu, gerçekliğin boyutları arasında bir kapı açar. Sonra, gerçeklik iliştirme kanalına erişim için katılımcının düşüncelerini kanallaması gerekir. Sonra da enerjiyi uygun boyut köprüsüne odaklaması gerekir. Elektronlar doğru frekans dalgasında düzenlenmelidir. Bunun ardından tüm yoğunluk seviyelerindeki algıları dengelemek için boyut “perdesi” içinden üçlünün gönderilmesi gerekir. S: (L) Üçlüyü açıklar mısınız? C: Üçlü şu şekildedir: 1. Madde, 2. Enerji, 3. Gerçekliğin algılanması. İşte böyle millet. -------------------------------------------------------------------------- S: (D) Sanırım sorduğu şey şu; eğer telepatik olarak iletişim kuruyorsan... (D) 4. yoğunlukta... (L) Ve eğer zaman yoksa, şimdi olan olaylarla daha sonra olan olayları nasıl ifade edersin? (J) Sıralama nasıl oluyor? C: Çeviri. S: (D) Çeviri mi? Tamam, kastettiğim şeyi açıklayayım. Örneğin 1907’de olan birşeyden bahsediyoruz... C: Bu şekilde yapılıyor. S: (T) Çeviri yoluyla yapılıyor. Deneyimi mi çeviriyorsun? C: 4’ten 3’e ve tersi. S: (L) Diğer bir deyişle, film yapmak gibi birşey. (J) Doğrusal düşünce süreçleri kullanılıyor mu? Yani doğrusal ve eğrisel? C: Yalnızca 3Y ilüzyonunun bir parçası. S: (L) Yani eğer bir 4. yoğunluk varlığıysan, herşey bir şekilde oluyor, herşey eşzamanlı ve eğer bunları tartışmak veya aktarmak veya bu birleşik boyutun herhangi belirli bir yönü üzerinde odaklanmak istersen bu deneyimleri bir şekilde 3Y’ye projekte ediyorsun... C: Yakın. S: (L) ...tıpkı bir film gibi. C: Ama oraya gidene kadar tam olarak anlamayacaksınız. S: (T) Yani bu noktada, 3Y’de tam olarak kavrayabileceğimiz bir kavram değil? C: Bir köpek soyut matematiği kavrayabilir mi? Anladınız. S: (L) Yani berbat durumdayız! Ve bu adamlar da bir anlamda bizimle oyun oynuyorlar... C: Subjektif. S: (T) Berbat bir durumda olup olmadığımız mı subjektif? C: Evet. S: (T) Ben de tüm bunların berbat durumda olduğumuz anlamına gelmeyeceğini söyleyecektim... (L) Nasıl bir durum içinde olduğumuza baksana. Bu zaman döngüsünden çıkmanın tek yolu başka bir yoğunluğa geçmek mi? Diğer yoğunluklarda da böyle bir döngü var mı? C: Hayır. S: (L) Diğer yoğunlukta böyle bir döngü yok mu? C: Yogiler bunu yapabiliyor. S: (L) Yogiler bunu yapabiliyor... (T) Zamanı aşabiliyorlar. (L) O zaman şunu sormak... C: Fizikselliklerini kontrol altına alış biçimleri.
---------------------------------------------------------------------- S: (L) Bir celsede özgür iradenin, yaratılıştaki en önemli bilinç yasası olduğunu söylemiştiniz. Neden özgür irademizi kullanıp kaçırılmayı ve üzerimizde deneyler yapılmasını reddedemiyoruz? C: Kaçıranlar özgür iradelerini kullanıyor. S: (L) Neden onların özgür iradesinin bizim özgür irademiz üzerinde bir önceliği var? C: Neden sizin özgür iradenizin 2’nci ve 1. yoğunluk varlıkları üzerinde bir önceliği var? S: (L) Bir başka celsede, havuzumun üzerinde gördüğüm bir UFO’nun, bir “çoklu gerçeklik projeksiyonu” olduğunu söylemiştiniz. Bunu daha basit bir şekilde nasıl ifade edersiniz? Gerçek bir araç mı gördük yoksa projekte edilen birşey mi? C: Zihnin sana kullanmak için verildi, biz ipuçlarını veriyoruz. S: (L) Çoklu gerçeklik mi? Bu olayda, mekan/zamanda 3. yoğunluk ile 4. yoğunluk arasında bir birleşme oldu. Onlar muhtemelen 4.yoğunluktaydı ve biz de 3’üncüde ama evimin etrafındaki alan bir çoklu gerçeklik istasyonu olarak şekillendiği için böyle bir olay oldu, doğru mu? C: Bravo!
---------------------------------------------------------------------- S: (L) Pekala, geçen hafta celseyi sonlandırmadan önce Kurtuluş Günü adlı film hakkında bir soru sormuştuk ve bunu daha sonra sormamız söylenmişti. Bu filmle ilgili önemli bir şeyler olabileceğine dair bir ipucuydu bu sanırım. Tam olarak ne sorduğumu hatırlayan var mı? (T) Kurtuluş Günü filminin herhangi bir önemi var mı? C: Elbette. S: (L) Bu filmi yapanların temel niyeti neydi? Aktarmaya çalıştıkları temel mesaj neydi? C: Dünyadışı varlıklar kavramıyla ilgili düşünce kalıpları aşılamak. S: (L) Dünyadışılar kavramıyla ilgili düşünce kalıpları aşılamaya çalıştılar. Bu filmin yapımında özellikle dünyadışı varlıklara vurgu yapma eğilimi mi vardı? C: Eğilim? S: (L) Yani insanların aklını karıştırmak için dünyadışıları doğru olmayan bir şekilde sunmayı mı istediler? Onları aşırı biçimde korkulacak ve savaşılması gereken, tamamen zıt varlıklar olarak gösterip gerçek dünyadışılar ortaya çıktıklarında negatif görülmemelerini sağlamak mı istediler? C: Fikir aşılama. S: (L) Fikir aşılama. Yani yalnızca kavram, genel olarak dünyadışı varlık kavramı. Tamam... C: Daha büyük bir projenin parçası. S: (L) Peki bu proje nedir? C: “Uyandırma Projesi” deniyor. (ç.n.: Project Awaken) S: (L) Peki bu projenin ardında veya başında kim var? C: Pek çok. S: (L) Başlıca grup, gruplar veya bireyler kim? Bize bireylerden bahsedeceğinizi sanmıyorum, sadece gruptan bahsediyorum. C: Thor’un Panteumu. (ç.n.: Thor’s Pantheum) S: (L) Thor’un Panteumu nedir? C: Aydınlanma frekansı mezuniyet transferi için seçilmiş adaylar. S: (L) Aydınlanma frekansı mezuniyeti nedir? C: Düşün! S: (L) Aydınlanma frekansı mezuniyeti... Yani seçilen adaylar... C: Kendini açıklıyor. S: (L) Bu grup KH mi yoksa BH mi? C: Her ikisi. S: (L) Tamam... (T) Birbirlerine karşıt olarak mı çalışıyorlar? C: Hayır. S: (T) Birlikte mi çalışıyorlar? İki taraflı mı? C: Hayır. S: (J) Birbirlerinin farkındalar ve bunun üzerinde çalışıyorlar, öyle mi? C: Evet. S: (J) Birbirlerine saldırıyorlar mı? (L) Hayır, sanırım farklı bir durum... C: Bu konu hayal edebileceğinizden çok fazlasını kapsıyor. S: (L) Hayal edebileceğimizden çok daha karmaşık bir konu... (T) Bunlar kim? Thor’un Pantemu? Adaylar... Bu filmin arkasındaki grup... C: Ari psişik projeksiyoncular ordusu. S: (L) Bu Thor’un Panteum’unun seçilmiş adaylarından çok daha açıklayıcı! Bir psişik projeksiyoncular ordusu. (L) Peki projekte ettikleri şey nedir? C: Kendileri... Doğrudan insanların zihnine. S: (T) Doğrudan insanların zihnine... Bu bayağı eğlenceli olmalı! (L) Doğrudan insanların kafasına yapılan bir projeksiyon. Yani insanlar bu projeksiyonlara maruz kalıyor, öyle mi? C: Evet. S: (L) Kendilerini birinin zihnine projekte ettiklerinde o kişi ne algılıyor? C: İlham. S: (L) Birşey yapmayla ilgili bir ilham mı? C: Evet. S: (L) Birşey yapmayla ilgili bir ilham... C: Ve... S: (L) Belirli bir anlama ve algılama şekli ve birşeyler yapma... C: Evet. S: (J) Ve birşeye inanmaları için mi? (L) Evet. Peki bu orduda kaç kişi var? C: 1.6 milyon. S: (L) İnsanların beynine bu projeksiyonu nereden yapıyorlar? C: Çoğunlukla yeraltından. S: (L) Yeraltından... Yani bunlar tünellerdeki, yeraltı üslerindeki ve bu tür yerlerdeki insanlar. Peki 3. yoğunluk mu yoksa 4’üncü mü? C: Her ikisi. S: (T) Önceki bir soruya dönmek istiyorum. Eğer insanların doğrudan beynine belirli ilhamları projekte edebiliyorlarsa filmin anlamı ne? C: Hayır, yanlış anladın. Bu çok yoğun bir faaliyet. Yüksek seviyeli yaratıcı güçleri etkilemeye yönelik. S: (T) Yaratıcı güçlere karşı mı? İnsanlar sürekli bu filmden bahsedip duruyorlar. Son yıllardaki herhangi bir filmden çok daha fazla tekrar izlenen bir film. İnsanlar bu filmi on-yirmi kere izlemiş! (L) Bu filmde subliminal mesajlar var mıydı? İnsanların zihinlerindeki birşeyleri açan? ... C: Elbette. S: (L) Peki bu filmdeki subliminal unsurlar daha fazla bir açıklık meydana... C: Sizin için değil, diğerleri için. S: ... (L) Bizi bu etkilere karşı bağışık kılan şey nedir? C: Çünkü o bilgilere zaten sahipsiniz. S: (T) Film bize yönelik bir film değildi; biz bununla ilgili bilgilere zaten sahibiz. Bu film yalnızca bu konularda bir farkındalığa sahip olmayanlara yönelikti.
---------------------------------------------------------------------- S: (Madara Horseman) K’lar, HAARP sisteminin şiddete yönelten belirli düşünce kalıpları uygulamaya çalıştığını söyledi. Ayrıca düşünceler ve elektromanyetizma arasında bağlantılar olduğunu da belirtmişlerdi. Öyleyse soru şu: Malum güçler elektromanyetizma yoluyla bir şekilde bir düşünceyi mi kaydediyor yoksa birinin düşüncesini bir şekilde tekrar tekrar güçlendiriyor mu? C: Projekte ediyor.
----------------------------------------------------------------------
Projekte konusu üzerine oldukça fazla alıntı,daha var fakat doldurmayacağım,
Projekt olayını ve buna benzer düşünce ve bildiklerimizin üstündeki bu tip olguları okuyup biraz anladık zannedip ilerde 4Y a kavuşunca daha iyi anlarız deyip zihnimizin depo kısmına atıyoruz ama üzerinde yoğunlaşmadan çekiniyoruz,
Bu tip izah bekleyen çok şey var bizce imkansız gibi gelen, Oysa yaşamımımızın bu yakın zamanlarında elimizin altındaki bazı cihazlarla zaten bunu kolayca burada şimdi yapabildiğimizi fark ettim,
Air Play işi,
On sene evvel ve benim bilgisayar kapasitemdekiler için düşünülemeyecek uygulaması imkansız bir olaydı,
Ama şimdi 5 yaşındaki çocukların bile sık sık kullandıkları bir olay, Önündeki video yu yine önünde başından ayrılamadığımız Tv e projekte etmek, mekanizması için nasıl bir elektriksel ve EM bazlı silikon bazlı devreler ile yapılıyor uzmanlığını bilmiyoruz,
Esasta radyo dalgalarının, resimlerin Tv e aktarma işlerinin uzun zamandır icat edildiğini ve uygulandığını etraflıca düşünmeden kabul etmiş yaşıyoruz ama bu Air Play işi artık bana şu projekte etme işleminin nasıl kolaylıkla yapılabildiğini göstermekte,
4Y de hazırlanan tasarlanan şablonların hazırlanan fikirlerin düşüncelerin veya buna benzer unsurların bir madde yaratma sahası olan dünyamıza nasıl adapte edildiğini gönderildiğini, gösterdiğini rahatlıkla izah eden 4Y vari bi teknolojik uygulama,
Kısaca "şol balıklar derya içindeler deryayı bilmezler.."
Zira bedensel yapımızda son derece komplike yapıda Von Economalar ile izah ettiğimiz detaylı oluşumları da ihtiva eden bir radar alıcı verici beyin dediğimiz nöron yapılaşması var ayrıca her hücremizdeki proteinin birer anten taşıdığını bilmekteyiz ve bu yolla mükemmel bir helezonik yapıda olan o alıcı verici kabiliyetle bir çok imkansız dediklerimizi şifreleri çözüp yaparak işleyen harikulade yapıdakı DNA mız var,
Kurtuluş günü filmi özeti,
"Özet 2 Temmuz’da dünyanın her yerindeki komünikasyon sistemleri, tuhaf bir atmosfer olayı sonucu bozuluverir. Hemen sonrasında silahlı kuvvetler tarafından, devasa nesnelerin dünyaya doğru yaklaşmakta olduğu açıklanır. İlk başta meteor olduğu düşünülen cisimlerin esrarengiz uzaylıların kumandasındaki dev uzay gemileri olduğu ortaya çıkar. Uzaylılarla her türlü iletişim denemesinin başarısız olmasının ardından, şimdi kablo teknisyenliği yapan eski bilimadamı David Levinson, uzaylıların bir günden daha kısa süre içerisinde dünyanın önemli noktalarına büyük bir saldırı gerçekleştireceğini farkeder. Temmuz’un 3’ünde, uzaylılar gerçekten de New York, Los Angeles ve Washington’a saldırı düzenlerler. Hayatta kalanlar konvoylar halinde Area 51 adındaki, hukümetin tuhaf test alanına doğru yola koyulurlar. Dedikodulara burası ordunun kendi başına ele geçirdiği bir uzay gemisini de barındırmaktadır. Hayatta kalanlar uzaylılarla savaşmak üzere bir plan yaparlar. 4 Temmuz tüm insanlığın kurtuluş için savaşacağı gün olacaktır."
Ayrıca "Yaratmanın Seyri" yorumumda bolca işlediğim bölümden Ruhların Yolculuğu bilgisi ile ilgili ufak bir kısım aktaracağım,maksadım , 4Y a ulaşmış yani madde beden duygusal ve sair prangalarından kurtulmuş DNA sındaki o gücü rahatlıkla kullanabilen ve projekte işini rahatlıkla gezegenimizde yapabilen bir deneğin söylediklerine bakalım,
"Dr. N: Şimdi ben bir toparlayayım ve eğer yanlışım varsa lütfen düzelt. Fiilen hayat yaratmada yetkinleşen bir ruh hücreleri bölebilmeli ve DNA'lara talimat verebilmelidir ve bunu protoplazmaya enerji parçacıkları yollayarak yapar, öyle mi? D: Bunu yapmayı öğrenmemiz zorunludur, evet, onu bir güneşin enerjisiyle koordine ederek. Dr. N: Neden? D: Çünkü her güneşin etrafındaki dünyalar üzerinde farklı etkileri vardır. Dr. N: Peki, bir güneşin bir gezegene kendi enerjisiyle doğal olarak yaptığı bir şeye girişim yapmak niye? D: Bu girişim değildir. Yeni yapıları inceleriz... mutasyonları... bu şekilde izler ve neyin uygulanabilir olduğunu görürüz. Maddeleri değişik güneşlerle en etkin kullanıma göre ayarlarız. Dr. N: Bir gezegende bir hayat türü evrimleştiği zaman, seleksiyon ve adaptasyonun gerçekleşmesinde mevcut koşullar doğal mıdır, yoksa zeki ruh zihinlerinin olan bitene katkıları var mıdır? D: (baştan savarcasına) Hayatı misafir eden bir gezegen genellikle ruhların izlemesi altındadır ve yaptığımız her şey doğaldır. Dr. N: Ruhlar erken evrelerdeki bir dünyada milyonlarca yılda evrimleşen biyolojik gelişim niteliklerini nasıl izleyebilir ve etkileyebilir? D: Zaman bizim için yeryüzündeki yıl hesabı gibi değildir. Onu deneylerimize uyacak şekilde kullanırız."
**** "D: Hayır, dediğim gibi, benim işim bana verilenleri karıştırarak.., şeyleri dönüştürmek. Enerjimin frekansıyla ve dozajlarıyla oynayarak... ustalık istiyor ama çok karmaşık değil... Dr. N: Karmaşık değil ha! Bu şeyleri doğanın yaptığını düşünüyordum. D: (gülerek) Sen doğanın kim olduğunu zannediyorsun?"
Var oluştaki birliğin hiç bir ünitesi ayırımı kabul etmez, oluşan her şey birliğin tezahürüdür, rollere bürünmüş her bir kırıntı yaratım işinde devreye girer,
Bunu bu bireysellik ortamında bir kabul edebilsek, o da kendi yetersizliğimizin KH tarafından inşa edilmiş indirgenmiş DNA yolu ile yaptıklarına bilirsek inanırsak olur,
Evvelce çok aktardım ve vurguladım Yaratmanın Seyrini iki bölümde verdim tekrar işaret ediyorum ,ilk defa okuyanların ilgisini çeker sanırım, https://baskalarinahizmet.com/topic.asp?TOPIC_ID=29&whichpage=36#27363
Ara..
|
Edited by - Tgur on 29/05/2023 10:20:07 |
 |
|
sybleman
    
596 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 29/05/2023 : 13:01:43
|
Tgur abi eline sağlık, linkteki bilgileri de okuyorum. Bu arada geçmiş olsun, umarım daha iyisindir.
Biraz uçuk olabilecek bir teorim var, sizce çok mu tuhaf bir çıkarım mı olur? Doğru olma ihtimali olabilir mi???
Mevzu şu. Ya 4kh daki oryonlular biz isek? Humanoid olduklarını biliyoruz. Şunu da biliyoruz, zaman bir ilüzyon. Nasıl üstbenlik bh ile bağlantımız var ise. Aynı anda kh olarak devam etme olasılığımızın da şuanda mevcut olduğunu düşünürsek.
Zamanı hep şöyle algılıyorum. Sonsuzluk işaretini düşünürsek ortadaki nokta şuan. O anı yaşıyoruz. Ve gelecek ve geçmiş olasılıklar sonsuz. Öyleyse gelecekteki bizle iletişim kuruyorsak, bu hep bh hem de kh halimizle de bağlantıdayız demek değil midir?
S: (L) Ben de öyle düşünmüştüm. Herşeyin döngüsü var. Son zamanlarda rüyalar hakkında pek çok kişi mesaj yolladı. Gökyüzünden bizim gerçekliğimize giren varlıklarla ilgili rüya gören pek çok kişi var sanırım. Pek çok garip şeylerle ilgili rüyalar. C: Varlıklar herzaman gelip gidiyor. Asıl önemli olan insanların farkındalığının artışı. S: (L) Diğer bir rüya konusu da takip edilme, saldırılma, aileden koparılma, konsantrasyon kamplarına konma gibişeyler. C: Hepsi olası gelecekler. Sadece bekleyin ve görün. Sizin fiziksel araçlarınızı yeni bir “modelle” değiştirme planları olan dünyadışı bir ırk var. S: (L) Eski modelleri ne yapacaklar? C: “Emekli edecekler.” S: (T) Hangi ırk bu? C: Oryon KH. S: (L) Neandertallere olan şey bu muydu? C: Evet! S: (L) Neandertaller bir süre dünyada yeni modelle, yani kro-magnon’la veya hangisiyse, o türle birlikte yaşamaya devam etmişler gibi görünüyor. C: Bazıları. S: (L) Neandertal “yeni model”le ne kadar süre birlikte var oldu? C: 233 yıl.
S: (L) Peki Oryonlar tarafından yönetiliyor veya manipüle ediliyorlar mı? C: Evet. S: (L) Bu yönetici Oryonlar başka yoğunluklardan mı? C: Evet ve hayır. S: (L) Anlamadım. Bazıları 4’üncü bazıları da 3. yoğunluk mu? C: İnsan türleri “çift yoğunluk.” 9 Haziran 2009 S: (J) Bir keresinde çift yoğunluklu varlıklardan bahsetmişlerdi. 4. yoğunluk varlıklar ile 3. yoğunluk varlıklar arasındaki melezler gibiler denmişti. Yoksa bu tür birey genetik olarak gelişmiş bir insan mı aslında? C: İnsanlar bir zamanlar “çift-yoğunlukluydu.” Ve bazıları doğal şekilde tekrar olabilir. 4 KH “üretimi” olanlar da benzer nitelikte. Onları motoru güçlendirilmiş bir tür OP olarak düşünün.
Sizce de bu bağlantı tuhaf değil mi??
Bu olasılık olabilir mi? İki gelecek olasılığımız da kendi gerçekliklerine doğru yol almamız için bizi yönlendirmeye çalışıyor olabilir mi? Biz kutuplaşmamızı değiştirdikçe, etki aldığımız bağlantılı üst benlik de değişiyor olabilir mi? Yani daha çok bh'a yaklaştıkça daha çok BH üst benliğimizden kontrol alıyoruz. KH'a doğru dönersek ondan yönlendirme alıyor olabilir miyiz??
Çok mu uçuk bir teori oldu?
Ya böyleyse ve K'lar bize söylemişse aynı isanın sezar olduğunu söylememiş oldukları gibi. |
 |
|
sybleman
    
596 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 29/05/2023 : 16:43:04
|
Sanırım farklı bir konuya girdim. Bu tezim doğru mu değil mi bilmiyorum ama sabahtan beri kulaklarımda çınlama durmadı, sağ sol sürekli. Başıma gelmeyen iş de kalmadı. Çok tuhaf.
Ya çok kurcalama demek istiyor, ya da kurcalarsan sonunda bir bilgi açılacak demek istiyor ama bu bilginin doğruluyla ilgili değil sanırım. Belki ulaşacağım bir nokta var.
Oryon'un insanların ilk yaratıldığı yer olduğu bilgisi geçmişti.
S: (L) Bize Kertişlerin görünümünü tanımlar mısınız? C: Yüzlerinde bazı hümanoit özellikler bulunan, arka ayakları üzerinde dik duran timsahlar. S: (L) Kertişlerin asıl olarak dünya gezegeninde evrimleştiklerini duymuştum, bu doğru mu? C: Hayır. Ne onlar, ne de siz. S: (L) Siz derken insanların ilk prototiplerini mi kastediyorsunuz? C: Bütün prototipler. S: (L) Bu prototipler diğer gezegende geliştirildiği sırada ruhları var mıydı? C: Sonradan eklendi. S: (L) Diğer gezegendeki o prototiplerde hangi ruhlar bulunuyordu? C: Aynı. S: (L) Yani ruhların fiziksel hayata girmelerini betimleyen ‘Lüsifer’in Düşüşü’ efsanesi aslında bu diğer gezegende meydana gelen bir olaydı, öyle mi? C: Evet
Peki ya kertişler de oryonluların deneyleri sonucu insan prototipi ve hayvan dna sı denemeleri sonucu ortaya çıkan bir tür ise. Mısır tanrısı sobek gibi bir görüntü düşünürsek. Timsah yüzlü insan gibi.
"Sobek, bazı efsanelerde Nil'ten Horus'un dört oğlunu bir lotus çiçeğinden ağa yakalayarak çıkardı. Horus'un oğulları karaciğer, mide, akciğerler ve bağırsakların koruyucularıydı. O genellikle Horus'la yakından ilişkiliydi. Bazen doğduğu zaman Horus'u kurtarmaya yardım ettiği belirtildi; Horus, Horus'la da ilişkiliydi, çünkü Horus, Set onları yeryüzüne saçarken babası Osiris'in parçalarını almak için bir timsah haline geldi."
Lotus çiçeği, reankarnasyon simgesi. Horus'un oğullarını lotus çiçeğinden çıkarmış, ağa yakalayarak. Yani o reankarne olan ruhları tespit etti.
Ki Mısır'da böyle bir gelenek varmış. Firavun'lar kız kardeşleriyle evlenirler ve gelen çocuğun kimin ruhu olduğunu bilirlermiş. Çocuk dünyaya gelmeden onlara görünürmüş.
Kulağım çınlamaktan fena oldu. Sanırım bir kurtçuk kavanozu açmış olabilirim kendime. Bakalım ne çıkacak.
Peki kertişleri Sobek ile benzetirsek, onu o türün simgesi gibi görürsek. Belki de enkarnasyon ile gelen KH yönelimli kişileri tespit ediyorlar. O kişiler onların ruhları. Onları tespit edip bu dünyada onlar üzerinde çalışıyorlar.
Aslında evet bu bildiğimiz bir bilgiydi. Bunu yapıyorlar zaten. Ama demekki bizim KH olma ihtimalimizi görebilmeleri için gelecekteki KH biz olmaları lazım. Bu geleceği nasıl görüyorlar? Düşünsenize 6bh dan gelen ruhları düşünün. Amaçları neydi, dünyanın frekansını yükseltmek. 6bh'dan gelip bunu yapıyorlarsa aynı şeyi 6kh dan da yapmış olamazlar mı? Olamazlar, bununla ilgili Ra'da bir bölüm geçmişti, KH yolunu seçen kişi tekrar bedenlenip bu riske girmez diyorlardı. Onlar da tespit ettikleri kendi KH versiyonu olma potansiyeli olan kişilere çalışıyor olabilirler.
İlginç olan bir fikir daha geldi şuanda. Tamamen saçmalıyor da olabilirim.
4y de dünya diye bir şey olmayacağını biliyoruz. 4kh olma ihtimali olan insanları büyük ihtimalle bir gezegene götürecekler ve orada kh yolunda devam etmeleri sağlanacaksa. Lineer bakış açısısıyla o gezegende 4kh'a yükselecek, 6kh'a doğru gidecekler.
Zamanı ilüzyon olarak düşünürsek şuanda 4kh-6kh da da mevcut bizler var olabilirler. Farklı bir gezegende farklı bir düzlemde. Ki 6kh olunca zaten gezegensel bir oluşuma ihtiyaç kalmıyordu sanırım. Yani oryon olarak tanımladıklarımız ya dünyadan giden kh yönelimli insanlarsa ???
Ya kertişleri insanlar meydana getirdilerse. Ve onlar da 4kh'a o bedenle yükseldilerse.
C: Size ayrıca “Amerikan Yerlilerinin” Avrupalılarla yaşadıkları deneyimin de mikrokozmik bir önizleme olabileceğini söylemiştik. Ayrıca, 3. yoğunluk dünyanın 2. yoğunluk dünyaya yaptıkları da ipuçları sunuyor olmalı. Diğer bir deyişle, özel değilsiniz, bakış açınızın öyle olmasına rağmen. Dünya insanlarının 4. yoğunluğa çevrilmesinden sonra da Oryon 4. yoğunluğun ve onların müttefiklerinin sizi “orada” kontrol etmeyi umdukları konusunda da sizi uyarmıştık. Şimdi tüm bunları birleştirince ne görüyorsunuz? Şimdiye kadar en azından şunu anlamış olmanız gerekiyor ki, önemli beden değil, ruhtur. Diğerleri sizi genetik olarak, ruhsal olarak ve psişik olarak beden-merkezli olmaya yöneltti. İlginçtir ki, 4 BH’den 6 BH’ye kadar olanların tüm çabalarına rağmen “bu perde hala kalkmış değil.
Şimdiye kadar en azından şunu anlamış olmanız gerekiyor ki, önemli beden değil, ruhtur. Diğerleri sizi genetik olarak, ruhsal olarak ve psişik olarak beden-merkezli olmaya yöneltti. İlginçtir ki, 4 BH’den 6 BH’ye kadar olanların tüm çabalarına rağmen “bu perde hala kalkmış değil.
:)
S: (L) Piramit metinlerinin odağı gibi görünen “Ağzın Açılışı” seremonisi, yani bu kitabın yazarlarının piramitlerin oluşturulma nedeni olarak gösterdiği bu ritüel neydi? Belirli bir gün ve zamanda, yıldızlar uygun şekilde hizalandığında, ölen kralın piramide götürüldüğünü, mumyalandığını, ayağa kaldırıldığını, ve oğlunun ve halefinin onun ruhunu özgür kılmak, hava bacalarından geçip Oryon’da bir yıldız olabilmesini sağlamak için bir aletle onun ağzını açtığını anlatıyorlar. Sanırım bunu cevaplayamazsınız. C: Hayır. S: (L) Ölen Osiris’in Ağız Açma ritüelinin, oğlu Horus tarafından demir bir keserle yapıldığı söyleniyor... C: Ruhların birleşmesi, veya en azından umulan şey buydu. S: (L) Bu ritüel neden bu özel olarak belirtilen demir keser ve Horus’un dört oğlunun “demir parmakları”yla yapıldı? C: Eğer iletmiyorsa, demir ne yapar? S: (L) Demir aynı zamanda mıknatıs olabilir ve mıknatısların kutupları vardır. Lotus çiçeği veya dört oğul neyi temsil ediyordu? C: Açık.
Az önce değindiğim lotus ve 4 oğul. 4 oğul ne acaba? Ağzın açılışı teorisi de aslında dediğimi doğruluyor. Ruhun tekrar ait olduğu Oryon'a dönmesini istemişler. Demekki Mısır uygarlığındaki bu ilk firavunlar, Oryon'dan enkarne olan ruhlardı. Piramitleri de vücutları yeterliliğini yitirdiğinde ruhu geri döndürmek için kullandılar. Ama bunu nasıl tercih ettiler acaba? Üst seviye KH'da bu çok riskliydi. bu riskli görevi almışlar demek ki. Yanlız benim tahminim bunu ölmeden önce yapmaları lazımdı, ölen bir kişinin ruhuna müdahale edilemez. Gümüş kordon güvenlidir. Ruh merkeze geri döner. Demek ki ölmeden önce ruhunu transfer edebilmek için piramitleri kullandılar.
Ama sanırım teorim doğru olabilir. Mısır tanrıları oryonlular tarafından oluşturulan genetik tanrılardı, ve belki de bilerek o şekilde yapıldılar. İnsanları etkilemek için. Ve firavunlar da Oryon'dan gelen ruhlardı, onların enkarnasyonları. Farklı kişilerle evlenmiyorlardı, çünkü genetik değişirse, gelen bilinç farklı genetiğe sahip ruh parçalarını çekecekti ve görev yapılamayacaktı. Aynı genetik devam etmeliydi.
Atlantis'den gelenlerin Mısır'ı kuranlar olduğunu düşünürsek, demek ki belki de oryonluların müdahalesi mu-atlantis döneminde başlamış da olabilir. Botini kodex deki insanlar üzerinde yapılan deneyler, birleştirmeler vs. ile ilgili görsellerde, deneyleri yapanlar hep insansıydı. Hiç farklı şekilde yaratık vs. yoktu. Ne yaptıysak kendimize yaptık demek ki. Cennetten kovulma hikayesi de belki budur. Kendimizi ikna ettik. Bakın bedenli olabilirsiniz, arzular, eğlenceler, dünyayı keşfetmek var mı dedik acaba kendimize. Ve kendimizi gösterdik, bakın böyle olabilirsiniz mi dedik acaba? Böyle mi ikna ettik.
|
 |
|
sybleman
    
596 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 29/05/2023 : 17:29:17
|
Teorim üzerinden devam ediyorum.
S: (T) Yerlerini genişletmeleri gerekiyor! Kendilerine gösterildiğişekilde dediniz... (L) Onlara bu talimatları verenler kimdi? (T) Yapıp oraya girmelerinisöyleyenler kimdi? C: Kendilerini “Antareanlar” olarak tanımlayanlar. (ç.n.: “Antaresliler” (akrep takımyıldızındaki bir yıldız) olarak ifade edilmesi belki daha uygun olur.) S: (L) Peki Antareanlar kim? C: Oryon hümanoit KH soyundan varlıklar. S: (L) Oryon hümanoit KH soyu nedir? (T) Sanırım bu... (L) Yeni bir kavram bu. (T) Bunlar, bunlar... (V) Mutant Irk! (T) Evet! C: Hayır. S: (L) Peki Oryon hümonoit KH soyu nedir? [Kasetin burasında bazı kayıplar oluşmuş görünüyor. [] işaretleri içindeki sorular sonradan hatırlanarak yazılanlar] C: Oryon’dan gelen hümanoit KH ırklarından biri. S: [Nazilerle nasıl bağlantı kurduklarıyla ilgili birsoru. Muhtemelen Hitler’i “yönlendiren” grupla ilgili birsoruydu.] C: Teması Thule Topluluğu kurdu. S: [“dünyayı kontrol altına almayı beklemeleriyle” ilgili bir soru] C: Beklemek mi? S: [TR’nin Amiral Byrd’in kutupta ne gördüğüyle ilgili bir sorusu olduğu kesin.] C: Evet, ama Byrd peşine düştüğü şeyin yalnızca ayrık bir Nazi grubu olduğuna inandırıldı. S: [o halde Byrd GERÇEKTEN birşey görmüş olmalı ve sonra da farklı birşeye saptırıldı...] C: Evet.
S: (L) Oryon hümanoit KH soyu nedir? (T) Sanırım bu... (L) Yeni bir kavram bu. (T) Bunlar, bunlar... (V) Mutant Irk! (T) Evet! C: Hayır.
Mutant Irk! Hayır!
KH olan insanlar ne yapmak isterdi? Onlar gibi düşünmeye çalışırsak, bireysel güçlerini geliştirmek isterdi. Daha güçlü olmak isterdi değil mi? Tule örgütü ile bağlantıya geçip ari ırkını ortaya çıkarmaya çalıştılar, çünkü genetikleri güçlüydü. Güçlü bir genetik beden elde ederlerse kendileri de bireysel yeteneklerini açığa çıkarabilirlerdi.
"C: Evet, ama Byrd peşine düştüğü şeyin yalnızca ayrık bir Nazi grubu olduğuna inandırıldı."
Zaten insandılar, kolaylıkla ayrı bir insan nazi grubu olduğuna inandırabildiler.
S: (L) Geçen celsedekisorum hakkında düşünüyordum ve şu şekilde sormak istiyorum: Hitler’in bir “Üstün Irk” yaratma konusunda üst yoğunluk varlıklarından talimatlar aldığını söylediniz. Bu Germen “üstün ırkının” yaratılması için Ari genetik tipleri neden uygun görüldü? C: Hem benzerlik, hem de Oryon 3’üncü ve 4. yoğunluk genetik neslinden en az sapmaya uğramış miras bağlantısı. S: (L) Yani temel olarak kendileri gibi bir insan grubu mu üretmeye çalışıyorlardı? C: Evet.
S: (L) Doğu ırklarını elde etmek için hangi genetik kombinasyon kullanıldı? C: Doğulular efsanelerinizde “Lemurya” olarak bilinen bir bölgeden getirildiler. Dünya’nın o zamanki iklim ve kozmik ışın koşullarına iyi uyum sağlayacak şekilde Oryon Birliği içindeki 7 genetik kod yapısının önceki bir melezlemesi yoluyla tasarlandılar.
Şimdi bu alakasız gibi ama insan türleri açısından da bakmak gerekirse. Geçen gün rüyamdaki eğitimlerde 7 kök soydan bahsettiler. Biraz inceledim Madam Balavatski de bundan bahsetmiş. Doğruluğundan emin değildim. Demek 7 kök genetik kod olayı var gerçekten de. Demekki oryon da zaten insan kodları vardı. Sadece melezleme yapıldı.
C: Lyra’da kalan yok. Tüm yerlerde evler olmuştur, fakat bazıları geçicidir ve bazıları ise değildir. Oryon’u dikkatle inceleyin! Bu sizin soyunuzun evi ve nihai hedef konumunuz. Şimdi Oryon’un mutlak doğru profili geliyor: Samanyolu galaksisinin en yoğun nüfuslu bölgesidir! 3’üncü ve 4. yoğunluk alanına, onunla aranızdaki mesafe kadar geniş bir ölçekte yayılan bir bölgedir. Bu bölgede iskan edilen 3444 gezegen var. Bazıları sizin bildiğiniz gezegenler. Bazıları yapay olarak inşa edilmiş gezegensiler. Bazıları boşlukta süzülen ev-gemiler. Ve bazıları da “uydu”lar. 2’nci, 3’üncü ve 4. yoğunlukların tümünde birincil evler, seyahat istasyonları ve kuluçka laboratuarları var. 5’inci ve 6. yoğunluklarda denetim bölgeleri var. Yaklaşık yarısı BH ve yarısı da KH. Başka yerlerdeki diğer pek çok kolonilerle birlikte, çeviri olarak Oryon Federasyonu deniyor. Oryonlar, Grileri sibergenetik varlıklar olarak 5 türde yarattı ve onları Zeta Retikuli 1, 2, 3 ve 4’e ve Barnard Yıldızı yörüngesinde dönen 2 gezegene yerleştirdi. Sürüngenimsiler de (ç.n.: reptilians / kertişler) 4. yoğunlukta Oryon bölgesindeki 6 gezegende kalıyor ve Oryon KH’nin köleleri ve hatta bazı durumlarda evcil hayvanlarıdır!!! “Oryon” adı bu bölgenin gerçek yerel adıdır ve bu ad dünyaya doğrudan getirilmiştir. Paralellikler için “tanrı” Oryon efsanesini inceleyin. S: (L) Oryon KH, şu kötü şöhretli kırmızı kafalı Nordik dünyadışılar mı? C: Evet, ve diğer tüm hümanoit kombinasyonlar
Sürüngenimsiler de (ç.n.: reptilians / kertişler) 4. yoğunlukta Oryon bölgesindeki 6 gezegende kalıyor ve Oryon KH’nin köleleri ve hatta bazı durumlarda evcil hayvanlarıdır!!!
:) Siz bu kısımları okumuş muydunuz? Ben şimdi düşüne düşüne ulaşayım diye bu cümleye geldim de. Neyse aklın yolun birdir. Demekki doğru düşünüyorum. Çok da farklı değil.
C: 3’üncü ve 4. yoğunluk evreninizin bu kısmında, özellikle sizin “galaksinizde”, İnsan tipinde varlıkların tek tabii mekanı Oryon olarak bilinen bölgedir... bunun üzerinde düşünün! Tek yer değil, doğal merkez üs. Yeniden incelemeye en çok ihtiyaç duyduğunuz şey, “dünyadışı varlık” verilerinizde doğru bir profil oluşturmak
Bu cevapları ile demişler ki :) Dünyadışı deyip durmayın. Onlar da insan :D :D Aynı yerden geldiniz, kökeniniz de aynı.
Bunları okuyup bu sonucu çıkarmam çok ilginç gerçekten arkadaşlar. Siz okuyup anlamış mıydınız. Ben mi yeni anlıyorum bunları.
Yani oryon kh da insanlar. Bizi cennetten düşüren de insanlar :D
S: (L) Oryonlar dediler. İkincil yaratıcılarımız Oryonlar mı? (RC) Onları getirenlerin Pleyadesliler olduklarını okumuştum. Ve İbraniler de aslında Siryus’tan getirilen Huvidlerdi. C: Şimdi sizin için bir şok edici geliyor... bir gün, 4. yoğunlukta, yeterli bilgiye sahip olduğunuzda, 3. yoğunluk evrenini tohumlama geleneğini ve görevinisürdürmek soyunuzun bir misyonu olacak!!!
:D Ne diyebilirim ki. Zamansızlık boyutuna gittikçe oryonlular biziz arkadaşlar. BH mı KH olacağız o mesele sadece. Onların yaptığı gibi genetik çalışmalar yapıp, yeni dünyaları nüfuslandırmaya çalışacağız yani.
Biz gidip bh nüfus oluşturucaz, sonra kendimiz gidip bakın kh da güzel deyip kandırıp insanları çeviricez, sonra uğraşıp dursunlar bakalım. Yükselmek nasılmış, kolay mıymış? 
Neyse uzatmayayım çok saçmaladım gerçekten de ya. Bütün çınlama buna mıydı. İyi de kötü de op de onu yöneten de biziz.
İnsan ruhu bir değil miydi? Biriz işte, hepsi biziz. |
Edited by - sybleman on 29/05/2023 17:40:13 |
 |
|
sybleman
    
596 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 29/05/2023 : 18:38:00
|
Tgur abi bir el at şu mevzuya :) Ben çok yazdım üşenirseniz okumaya işin özü şu.
6kh oryonlular da insan, kertişleri de biz kullanıyoruz, grileri de biz yaptık. Kaçıran eden de biziz. KH halimiz. İstiyoruz ki yine KH kalalım, aman gözümüz açılmasın.
İkiyi bir edemiyorum deyip kıvranıyordum cins insanlarla karşılaştıkça. Sanırım işin özü insan ruhu birleşik ruh ise iyi de biziz kötü de biziz. Bir fark kalmamış.
Dünyayı nüfuslandıran da biziz, nüfuslandırdığımız insanları kontrol eden de biziz. Zaman döngüsü gibi. KH boyutta olduğumuz için Kh dan daha fazla tesir alıyoruz işin özü. BH'da kıvranıp duruyor, çıkın şu hengameden/döngüden bakın böyle bir yol da var diyor. KH'da yok griydi, kertişti kullanıp kendisini göstermeden yönetime devam ediyor. O da insan. Ön plana kertişleri atmışız. Ki o da bizim deney ürünümüz muhtemelen. İnsanla timsahı karıştırmışız. Sanki uzaydan birileri gelmiş de bizi yönetiyor sanıyoruz. Kendi kendimizi yönetiyoruz, yanıltıyoruz. Uzaydaki de biziz, uzaydan gelip müdahele eden de biziz.
Düşünsenize OP leri nasıl kullanıyorlar? Onlar da insan olduğu için kullanabiliyorlar. Ruh genetiği uyuşuyor çünkü. Ruhu insan olmasa insan bedenini kullanabilir mi? Ya da walk-in ler nasıl geliyor. O da BH boyuttan insan çünkü.
Dualite yasasından dolayı bu boyutta ikisine de izin var, ikisi de tesir etmeye çalışıp duruyor. İki farklı gerçekliğimize bizi çekmeye çalışıyor.
Zamansızlık boyutundan bakınca çok mantıklı. Kulaklarım gitti bu arada. Bip bip bi durmadı. O gezegen bu zaman şu ırk hepsini silmemiz lazım kafamızdan. Hepsi insan, sadece potansiyel geleceklerimiz ve geçmişlerimiz. Biz ise şuandayız. Güç bizde şuanda. Seçim gücü.
|
 |
|
Tgur
    
1889 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 29/05/2023 : 19:56:36
|
Sybleman telaşını anlıyorum bilgilenme ve bu hususta gelen farkındalığa ulaşmada samimi bir heyecan, kulak çınlamasının bu işte beraberliği gösteren KH dinleme izlem veya saldırı olması muhtemel,aldırış etme doğru yoldasın,
Sağlık durumum bahsettiğim gibi iki saat içinde kendini gösteren ve devam eden bir durumda çok iyi ,hala yakınlarımın içten hayret ettiklerini hissediyorum, böyle devam edecek gibi ümit ederim,
Yorumunda doğrusun sabah bu konuda yarım yamalak hazırladığım aktarımımı sunuyorum,
Özetle o hissettiğin gibi insan oluşumu ve üzerinde oynama işi Oryonun ana faaliyeti ve biz kimiz Oryon veya Nefilim v.s. kim aynı birlik bilinci içinde mütalaa edilmeli ,
Ve zaten tohumlamalar ve insan formu Oryon benzeyişi ile mütalaa edersek orijinin tam bilincinde olmasak da maddede oluşma işini ele alanların ve onda kalmayı çıkmamayı isteğinin tamamen bu deney mülahazısı ile devreye alındığını gösteriyor,
Gerisini zaten keşfetmişsin ,birliğin çeşitli kademelerde genel tezahürleri,
YORUMLAR 117 S: (L) O üç güce dönelim. Pek çok ruhun fiziksel varoluşu arzuladığını söylediniz. Çok sayıda ruh bunu arzuladıktan sonra fiziksel varoluş nasıl gerçekleşti? C: Önce maymunumsuydu. S: (L) Sonra ne oldu? Bu maymunumsu varlıklar birden bire mi ortaya çıktılar? Ruhlar bu maymunumsu varlıklarla ne yaptılar? C: Ruhlar transferle onları değiştirdiler. S: (L) Neyin transferi? C: Tohumlanan bedenlere ruhların transferi. Oryon birliği önce Neandertal’i kullandı. S: (L) Oryon ruhları Neandertal bedenlerine mi girdi? C: Hayır. Kuluçkalama için insan ruhlarını onlara yerleştirdiler. S: (L) Değiştirilen maymunumsuların embriyoları gebelik için dişi maymunumsulara mı yerleştirildi? C: Hayır. Yalnızca ruhlar. S: (L) Ruhları bu maymunumsu bedenlere mi koydular? C: Yakın. S: (L) Ruhun mevcudiyeti maymunumsu bedenin genetiğinin ve DNA’sının değişmesine mi neden oldu? C: Evet. S: (L) Ardından da önce Oryon Birliği tarafından değiştirildiler... C: Size benziyorlar. S: (L) Kim bize benziyor? C: Oryonlar. S: (L) Oryonlardan pek bahsetmemiştik.. C: Oryon Birliği. Oryon Toplumunda başkaları da var. S: (L) Oryonların bazıları bizim deyişimizle kötü adamlar mı? C: Evet S: (L) Bazıları da iyi adamlar mı? C: Evet. S: (L) Yani asıl yaratıcıların veya genetik mühendislerin Oryonlar olduğunu söylüyorsunuz. C: Yakın. Asıl mühendisler ama Dünya’da kalmıyorlar. S: (L) Dünya gezegenindeki bedenlere giren ruhlar nereden geldi? Buraya gelmeden önce başka bir gezegendeki bedenlerde miydiler? C: Bu grup değil. S: (L) Evrende bir yerlerde dolaşıyorlar mıydı? C: Bir’le birlik halinde. Süper eski Lusifer, Düşen Melek, efsanesini duydunuz mu? ---------------------------------------------------------------- Oryon deney hadisesinde insanı oluşturan olarak baş rolde ve daha sonraları genetik mühendislikle çeşitli ayarlamalar değişiklikler ve oluşan ırkları karıştırarak mesela neandartalları kro mognon ,homo sapiens gibi ,veya sarı ırk ariler,samiler kızılderililer astekler mayalar şeklinde müşterek yaşamlar oluşturarak madde yoğunluğunda oldukça etken varlıklar,
Anlatılanların geneline bakınca bizleri Oryon ,Oryonluların biz olması arasında fark kalmıyor,neticede insan formu üzerindeki çalışmaların tümü,
Yine eski çalışmalardan,
https://baskalarinahizmet.com/topic.asp?TOPIC_ID=29&whichpage=35#27229
|
Edited by - Tgur on 29/05/2023 20:02:27 |
 |
|
arinmak
    
278 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 29/05/2023 : 20:10:24
|
sybleman celseleri baştan sona okudun mu ? |
 |
|
sybleman
    
596 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 29/05/2023 : 20:37:34
|
Hemen bakıyorum linkteki bilgilere.
Arinmak, tamamını baştan sona okudum diyemem. Ama sanırım %80'inini okumuşumdur. Konu belirleyip oradan 3-4 celse giderek çoğunu okudum.
Bu oryon konusu tam olarak dillendirilmemiş. Gerçekten ben bunun farkına şuanda varıyorum :) belki de benim eksikliğim veya sınırlı bakış açımdan kaynaklanmıştır.
Bazen de okusak da o sonucu çıkarmak mümkün olmuyor. Bazen aynı yeri 4 kere okusam 4 ünde de farklı şeyler alıyorum. Sizde de olmuyor mu bu şekilde? Bağlantıları kurmak zaman alıyor, bu celse akış yapısında. |
 |
|
Tgur
    
1889 Mesaj Göndermiş |
|
gerçek tosun paşa
    
1258 Mesaj Göndermiş |
Mesajın Eklenme Tarihi - 30/05/2023 : 11:55:39
|
sybleman ben de kafa karışıklığını ve heyecanını anlayabiliyorum. Aslında fena noktalara değinmiyorsun. Evet bir varlık 3Y de bilinçlendikçe alternatif gerçekliğini yaratmaya sürekli devam eder ve bu BH ya da KH olabilir. Eğer bu farkındalık seviyesi bir 4Y adayı olmaya yaklaşmışsa hem mevcut bedeninde fiziksel değişiklikler başlar hem alternatif gerçekliğin daha hızlı şekillenerek ilerler.
BH varlığı birlikle neredeyse tam bir uyum sağlandığı düzeye gelince gerçek bir BH varlığı olabilir. Bundan önce bir nevi köprüdür. İşin içinde gezginler var onu şimdilik karıştırmıyorum ama tek bir biçimde üst yoğunluğa geçiş yok, üst yoğunluğa geçişte şimdiyle alakalı diye basitçe özetleyebilirim.
KH'a geçişte 4Y de tam anlamını bulur. 3KH olmak daha çok seçim arenasında olmak gibidir fakat düzen, sistem BH ile mukayese edilemiyor çok daha fazla 4KH'a benziyor diye biliyoruz.
Oryon merkez celselerden bildiğimiz kadarıyla galaksinin capitali. Yani çarşısı, merkezi. Orasının yönetimini en üst düzey 4KH varlıklar alıyor ve muhtemelen genetik olarak bedenleri sürekli düzenliyor ve bu reenkarnasyonlara yön vermeye, hakimiyet kurmaya devam ediyorlar. KH diyince aslında genel olarak yaratıcının düzenini sürekli manipüle eden bir işleyiş düşünmelisin.
Uzaydan gelip bizi manipüle eden de biziz dediğin ifade bir bakış açısına göre doğru evet. Bu varlık tek ve bir olmasından kaynaklıdır. Bu temel varlık gerçeğini evrensel yasalar sırasıyla takip ederler. Hümanoid oryonlular galakside önemli bir yere sahip. Fakat kertiş dediğimiz kertenkelemsi, timsahımsı varlıklar da aslında bir nevi hümanoid varlık grubu. Yani hümanoid diyince insana aşırı benzeyen türler gelmesin sadece aklına. Mesela kertişlerin de bizim galaksimizde orta sınıf KH varlıklar olduğunu Oryon merkezin izniyle dünyaya yoğunlaştıklarını biliyoruz. Teknoloji olarak ileri KH bilinç seviyesi olarak orta düzeydeler. Orada muhtemelen korkunç bir hiyerarşi var, bilemiyoruz.
Kısacası dünyada OP konusunu ve düşük bilinç düzeyini tam anlayamadan üst yoğunluk sistemleri kavrayabilmeyi mümkün görmüyorum. Bu "dünyada nüfusu arttıran da biziz" ifadenin hangi noktada yanlış olduğunu anlayabilmen için de çok önemli. Tabi aynı zaman da neden doğru olduğunu da. Nasıl ki bir hayvan ya da bitki ekoloji için son derece mühim olmasına rağmen bilinç olarak bunun farkında olamıyorsa, gerekli bilinç düzeyine erişemeyen insan ruhu da o kadar etkisiz ve kullanılmaya açıktır. Bu düzey senin "biz" kavramında etki eden değil etkilenen grubun en altında yer alır. |
 |
|
Mesaj  |
|
|
|